Gündem

Nihal Bengisu Karaca: O töreyi alın ve Güney Kutbu'na yürümeye başlayın

"Kamu yararı güdüyormuşsunuz gibi davranmayın da sizi idare edelim"

23 Temmuz 2019 11:28

Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Türkiye’nin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması açısından kabul ettiği İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasına ilişkin yürütülen tartışmaları değerlendirdi. Karaca, "Söyleminiz ne olursa olsun, işe ne kadar Allah’ı, İslam’ı, adaleti, kamu yararını katarsanız katın, asıl meseleniz ‘aile’ filan değil. Meseleniz kendinize fazla aşık olmakla ilgili. Yaptığınız da berbat bir cinsiyet dayanışmasından ibaret. Hiç değilse kamu yararı güdüyormuşsunuz gibi davranmayın da sizi idare edelim. Bir nesil sonra yoksunuz çünkü" dedi.

Karaca, İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkan çevrelerin çocuk evliliklerin yasaklayan düzenlemelerden rahatsız olduklarını söyledi. Karaca yazısında, " Efendim neymiş,  erken evlilikleri yasaklamak Ak Parti’ye tepki duyulmasına neden oluyormuş. KADEM’in çocuk gelinler ve erken yaşta evliliklere karşı mücadeleyi desteklemesi insanların zoruna gidiyormuş.  Recep Tayyip Erdoğan’ın hatırına, KADEM’in bu ‘töre bilmez, örf tanımaz’ tutumuna susuluyormuş ama insanlar içten içe yumruklarını sıkıyormuş" ifadesini kullandı.

'Aile kurumunu koruduklarını için İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkanlara Karaca, "Madem ailenin yıkımı kadının, ‘kadın’ ve ‘aile’ konusundaki ciddiyetsizliği yüzünden oluyor, ailesinin ve kendisinin şerefini korumak için tecavüzcüsünü ortadan kaldıran Nevin Yıldırım’a müebbet ceza verilirken neredeydiniz?" sorusunu sordu.

Karaca'nın yazısının ilgili bölümü şöyle:

"Medeni Kanun’da evlenme yaşı zaten ‘aile izni’ ile 17’ye indirilebiliyor. Bu sınır, bazı özel durumlarda mahkeme kararı ile ‘16’oluyor.
Yani çocuk gelinler, erken yaşta evlilik sorunları derken aslında 16 yaş altı evliliklerden bahsediyoruz. Çocuklarını 14-15 yaşında evlendirmekte israr eden bir zahmet o kafayı da, töreyi de değiştirsin. Çünkü bu kadar erken yaştaki insanları aile meclisi kararıyla ya da ebevyn zoruyla evlendirip sonra ‘aile yıkılıyor’ diye ağlaşmak, yapacak iş bulamamaktır. Gizli işsizliktir. Aptallıktır. Zira şu an muhafazakar çevrelerde  yaşanan ve Türk müslüman tipi aile yapısının köküne asıl dinamiti koyan faktörler arasında yer alan dini nikahla ikinci-üçüncü evlilik yapma, yahut dini nikaha bile üşenip seriye bağlayarak aldatma vakalarına girişenlerin çoğunda erkeklerin mazeret olarak kullandığı gerekçe şu: ‘Ailemin zoruyla erken yaşta evlendirildim. Eşime karşı hiçbir zaman hiçbir şey hissetmedim. Aşk benim de hakkım’  Erken dedikleri de 14-15-16 değil bu arada. En kötü ihtimalle 22-23. Gözünü açmasıyla yuva kurmak zorunda kalması bir olmuş genç kızların nasıl hayatsızlaştırıldıklarına, ileri yaşlarda katlanmak zorunda kaldığı şartlara girmiyorum bile.

Yanlış olmasın, reşid olmak şartıyla genç evlilik yapanların hepsi mutsuzdur diyemeyiz. Birbirini destekleyerek büyüyen, beraber olgunlaşan ve sağlam aileler kuranlar elbette var. Ama gençler hakkında nihai kararlar veren aile meclislerinin ve onların ‘din’ konuşan borazanlarının evlenme yaşını rüşd yaşından daha aşağı çekme niyetlerinde teşrihe muhtaç bir tekinsizlik var: Hayatı hakkında karar verecek olgunluğa ulaşmamış çocuklara bir ömür boyu sürmesi istenen bir durumu dayatmak. Böyle bir dayatmaya maruz kalan ama hala avantajlı pozisyonunu koruyam erkek bir yana, erken evliliği kadını kontrol altına alma aracı olarak kullanmak.  
Tekrar düşünün:  Ailenin kararıyla ve dayatmasıyla erken yaşta evlendirilen kız ve erkekler güçlü aileler mi kurmuş oluyorlar, yoksa tatminsizliği nedeniyle sürekli arayış ve çelişki halinde olan erkekler ve pasifize edilmiş kadınlar mı imal ediyorlar?"  

Yazının devamı için tıklayın

Ne olmuştu?

Türkiye’nin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması açısından kabul ettiği İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili son dönemdeki tartışmalar sürüyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, sözleşmeyi gündeme getirerek, “Muhafazakâr camianın rahatsız olduğu hükümler var. Eleştiriler duyuyorum” dedi. Erdoğan’ın maddelerini revize edilmesini talep ettiği öğrenildi. Yeni Akit ile Yeni Şafak gibi gazetelerin “sözleşme yuva yıkıyor, kaldırılsın” çağrılarının ardından, Memur-Sen de yayımladığı yazılı bir açıklama ile İstanbul Sözleşmesi’nin iptali için Meclis’e çağrıda bulundu.

Kadın örgütlere tartışmalara sert tepki gösterdi.