BirGün'de yazan Nevşin Mengü, NATO'nun Norveç'teki Ortak Harp Merkezi'nde yapılan 'Trident Javelin' tatbikatında Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarının 'karşıt kuvvet liderleri' arasında gösterilmesi olayının hükümet için '15 Temmuz' görevi gördüğünü belirtti. NATO skandalıyla birlikte "Yeni bir 15 Temmuz sürecine giriyoruz" diyen Mengü, Erdoğan'a itiraz dile getirmenin artık ihanet ile eşdeğer olarak görüleceğini öne sürerek "Her türlü itiraz, her türlü muhalefet Erdoğan karşıtlığı değil Türkiye karşıtlığı olarak damgalanıyor. Erdoğancı olmayan herkesin ve her yapılanmanın bundan sonra Türkiye’de işi çok zor" dedi.
Nevşin Mengü'nün "Batı’dan kopmak dünyanın sonu mudur?" başlığıyla yayımlanan (21 Kasım 2017) yazısı şöyle:
Böyle anlı, şöyle şanlıyız, bir vursak yarısı boşa gider; biz değil onlar kaybeder…atmak tutmak kolay. Batı’dan kopmak dünyanın sonu mudur? Vallahi aslında sonudur. Zira NATO’nun bir üyesi olarak Rusya ile pek çok konuda masaya oturmak başkadır, elinde NATO kozu olmadan Putin’le baş başa kalmak başkadır. Putin hali hazırda pek çok konuda süregiden görüşmelerde sadece Türkiye ile değil NATO üyesi, Batı’nın bir parçası Türkiye ile görüşüyor. Bunu unutmamak gerekli.
Rusya’nın İran’da inşa ettiği Buşehr nükleer santralı, 10 yıl gecikmeyle tamamladı. Bu gecikme yüzünden kimseye hesap vermedi. Çünkü İran’ın ambargolar nedeniyle Rusya’dan başka şansı yoktu. Bunu bilen Rusya sadece bu değil pek çok konuda İran’a ona göre muamele yaptı, tüm anlaşmalar bu denge üzerine kuruldu.
Sırbistan, Ulusal Petrol Şirketini, 2008 yılında 400 milyon avroya sattı, ederi 3 milyar dolayındaydı. Bu kârlı anlaşma karşılığında Rusya, Kosova’nın BM’ye girmesini veto edecekti, Güney Akım’dan da Rusya Sırbistan’a pay verecekti. Anlaşma buydu. Sırbistan’ın evdeki hesabı çarşıya uymadı zira Rusya fikir değiştirdi. Kosova muhtemelen yakında BM üyesi olacak çünkü Rusya bu konuda tutum değiştiriyor. Güney Akım projesi de iptal edildi, yerine şimdilik Putin Türk Akımı projesi sözünü Türkiye’ye verdi.
Dünyada “yapayalnız” olmanın bedeli var, çoğu zaman da ağır. Türkiye şu anda Batı bloğunda Doğu’nun bir temsilcisi olarak var. Bu nedenle de değerli. Batı’nın en doğusunda Batı’ya angaje bir demokrasi olarak değerli Türkiye. Doğu’nun batısında, içe kapalı bir otokrasi olarak değil.
İkinci 15 Temmuz
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından, kısa bir süre için de olsa, Fethullah Gülen örgütlenmesine yönelik alınan yeni tedbirlere, en çok bu örgütlenmeden en çok zararı gören sol laik çevreler destek vermişti. Ancak hep birlikte tanık oluyoruz; post 15 Temmuz sadece Gülenistleri değil Erdoğancı olmayan tüm çevreleri hedef alıyor.
Yeni bir 15 Temmuz sürecine giriyoruz. NATO’ya haddini bildiren!!manşetler birbirini izliyor. NATO sanal tatbikatında kullanılan Atatürk silüeti ve sahte Recep Tayyip Erdoğan sosyal medya hesabı, iktidar için bir 15 Temmuz görevi görüyor. Oluşan yeni atmosferde Erdoğan’a itiraz dile getirmek, ihanet; Erdoğan rejimine başkaldırı Türkiye düşmanlığı olarak şekilleniyor. Çizilen bu yeni “milli birlik ve beraberlik” düsturu, vatanseverlik sosuyla önümüze sunuluyor. Her türlü itiraz, her türlü muhalefet Erdoğan karşıtlığı değil Türkiye karşıtlığı olarak damgalanıyor. Erdoğancı olmayan herkesin ve her yapılanmanın bundan sonra Türkiye’de işi çok zor. Muhtemelen pek çoğu, vatan haini, ajan vb olmakla suçlanacak.