Nimet Demir*
Seni hiç tanımıyorum Hurşit.
Kimsin, ne yapar, ne seversin. Hangi takımı tutar, rüyalarında neler görürsün, hiç bilmedim.
Ama bir evlatsın, belki sevgili, belki baba, belki kardeş. Ama kaybolduğunu duyduğumdan beri seni düşünmeden, nerede, nasıl olduğunu merak etmeden dakikam geçmiyor.
Anneciğinin fotoğrafını gördüm Hurşit. Onun için ağlıyorum, en az senin kadar onun adına da korkuyorum Hurşit. O da benim gibi, "şimdi izbe bir koridorda işkence mi görüyor Hurşit? Çok görüp duyduğumuz gibi, delinip deşilip ıssızlıklara mı atılmıştır bedeni? Beni bırakın veya beni bulun çığlıklarına ses alamamanın kuyularında mıdır" sorularıyla geçiriyorsa dakikalarını.. (biliyorum aslında, başka türlüsü imkansız!)
Ah, anacık.. Ben bile nefes alamıyor, uyuyamıyor, yemek yiyebiliyor olmaktan utanıyorsam, anacığın neler yaşıyor biraz tahmin edebiliyor ve ağlıyorum Hurşit, Senin ona bakan gözlerini görmedikçe, eline dokunamadıkça, hangi ağıt, hangi umutlu veya dilekli söz birazcık bile teselli edebilir onu!
Ben tıpkı tanıdığım sevgili kayıplarım gibi çoğu zaman acıyla, endişeyle, uykusuzlukla, korkuyla, ama bazan da umutla ve dileklerle anıyorum seni. Ahhh! ya anneciğin, diyorum..
Sevenlerin.. Tanıyanların.. Bir bitkinin dalı kırıldığında bile içi yanan insanların..
Neredesin Hurşit? Daha doğrusu şimdi nerede ne yapıyorlar sana Hurşit? Bulmalıyız, bulunmalısın sen. Annen için, kendimizi kaybetmememiz için, tüm kayıplar için...
* Nimet Demir'in Facebook'taki hesabında paylaştığı mesaj