Kendileri için tutulan "Umut Nöbeti"ne katılan gazeteci Nedim Şener'in, beraberinde getirdiği kitapları teslim etmek için cezaevine girmesine izin verilmemesinin ardından bir not gönderen Can Dündar, "Keşke dizi çekmeye gelseydin. Kolay olurdu" dedi.
Şarkıcı Deniz Seki, kaldığı cezaevinde çekilen dizide rol almış, Adalet Bakanlığı konuyla ilgili açıklamasında, Seki'nin dizide rol almasına "sosyal faaliyet" kapsamında izin verildiğini belirtmişti.
Adana'da durdurulan MİT TIR'larının içinde silah ve mühimmat bulunduğunu ortaua koyan haber ve görüntüleri yayımladıkları için "terör örgütüne yardım, askeri ve siyasi casusluk, devlet sırlarını ifşa etme" gerekçesiyle tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül'e destek olmak için Silivri Cezaevi önünde başlatılan "Umut Nöbeti"nin sekizincisini Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi ve Türkiye Barolar Birliği İkinci Başkanı Avukat Başar Yaltı ile gazeteci Nedim Şener tuttu.
"Yalnızlığa mahkum edilseniz de sakın ola umudunuzu yitirmeyin"
Nöbette, Gül ve Dündar'a yönelik yazdığı notu okuyan Türenç, "Yaşamınızın anlamlarından olan yazmanızı size çok görseler de her geçen gün çoğalan yalnızlığa mahkum edilseniz de sakın ola umudunuzu yitirmeyin. Hayal kurmaya lütfen devam edin" dedi.
Pınar Türenç, Nedim Şener ve Başar Yaltı, saat 11.00'da Silivri Cezaevi önüne gelerek nöbete başladı. Türenç elinde sembolik olarak bir kalem tutarken, yere "Susmayacağız", "Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin", "Gazetecilere özgürlük hemen" yazılı dövizler bırakıldı. Açıklamasında "Umut Nöbeti"ne katılmak için Türkiye'nin çeşitli yerlerinden gazetecilerin başvuruda bulunduğunu belirten Pınar Türenç, "Her gün nöbet çizelgesi hazırlıyoruz ve birer ikişer nöbet tutulsun istiyoruz. Bu nöbetlere başlamamızın amacı tutuklu arkadaşlarımıza 'biz umutluyuz, siz de sakın umudunuzu yitirmeyin' demektir. Onlar içeriden çıkıncaya kadar bu nöbetlere devam edeceğiz" dedi.
"Varsın sizi tecrit etsinler, haklarınızla haklı olmakla ısının"
Türenç, Dündar ve Gül için yazdığı notu da gazetecilerle paylaştı:
"Tutsak olan meslektaşlarıma, size sesleniyoruz. Sakın umudunuzu yitirmeyin. Kış ayazı kapınızın altından üflemeye başladı. Bu toplama kampının kalın betonlarından soğuk güneş, avlunuza girmiyor. Bir insan sesine mahkum bırakıldınız, bunu da biliyoruz. Yaşamınızın anlamlarından olan yazmanızı size çok görseler de her geçen gün çoğalan yalnızlığa mahkum edilseniz de sakın ola umudunuzu yitirmeyin. Hayal kurmaya lütfen devam edin. Varsın sizi tecrit etsinler, haklarınızla haklı olmakla ısının. Sizi dışarıda bekleyen ve haklılığınıza inanan gazeteci dostlarınız olduğunu sakın unutmayın. Bunlar da geçecek. Biz buradayız."
"İddiaların arkasında olan iktidar dahi bu tutuklamaları savunamıyorken..."
Odatv soruşturması kapsamında yaklaşık 1 yıl Silivri Cezaevi'nde kalan gazeteci Nedim Şener de "Can Dündar ve Erdem Gül'ün yaptığının gazetecilik olduğunu herkesten fazla bu iddiaları ortaya atanlar biliyor. O yüzden iddiaların arkasında olan iktidar dahi bu tutuklamaları savunamıyorken, artık bu zulmün son bulması gerekiyor" dedi.
Tecrit koşullarının son derece yanlış olduğunu belirten Şener, "Eminim ki bütün koğuşlarda kapasitenin üzerinde insanlar tutuluyor. İnsanlar yatacak yer bulamıyor. Ama Erdem'le Can, ayrı koğuşlarda yan yana tutuluyorlar. Oysa onların aynı koğuşta kalması en doğal hakları, çünkü aynı suçtan yargılanıyorlar" diye konuştu.
Cezaevinde kaldığında yazdığı "Baba Seni Neden Oraya Koydular, Gerçekler Hapsedilemez" adlı kitaptan 3 adet getiren Nedim Şener, "Birini cezaevi müdürüne, ikisini de Erdem Gül ve Can Dündar'a hediye etmek için getirdim. Bu kitapta Silivri anılarını paylaştığım için belki onlara biraz faydası olur diye düşünüyorum" dedi.
"Toplumun bilgilenme hakkı engellendi"
Tutuklamaları hukuki açıdan değerlendiren avukat Başar Yaltı ise şunları söyledi:
"Can Dündar'a ve Erdem Gül'e yapılan haksız tutuklama ki onun hukuksal koşullarının oluşmadığını görüşündeyiz. Gazetecilere yapılan bu haksız muamelelerin tümünü kınıyoruz. Bunların tüm topluma yönelmiş bir tehdit olduğunu, toplumun bilgilenme hakkını engellendiğini düşünüyoruz. Topluma gözdağı vermek için bu haksız uygulamalar gazetecilerin üzeriden yapılıyor. Önceki yargılamalar kumpasla sonuçlanmıştı. Önceki yargılamalarda topluma yönelik tehdit vardı. Şimdi bunu gazeteciler üzerinde yapıyorlar. Bunun demokrasi ve insan haklarıyla bir alakası yoktur. Anayasamıza açıkça aykırıdır. Darbe Anayasası olarak bilinen 82 Anayasası, mevcut Anayasa 'Basın hürdür sansür edilemez' diyor. Hatta 'basın araçlarına el konulamaz' diyor. Bütün bunlar anayasada olmasına rağmen yapılıyor. Tutukluların hükümlülerden farklı bir statüsü var. Tecrit uygulanamaz. Gerçi adalet bakanlığı bunun olmadığı yönünde bir açıklama yaptı. İçerden gelen bilgiler bunu doğrulamıyor. Tutuklu birisine, hükümlülere de belli koşullar oluşmadığı zaman tecrit uygulanamaz. Tecrit insanlık suçudur ve işkencedir. Tecrit uygulamalar hukuk kurullarına aykırıdır."
"Keşke dizi çekmeye gelseydin, kolay olurdu; var ol dostum"
Açıklamaların ardından Türenç, Şener ve Yaltı, kitapların Erdem Gül ve Can Dündar'a ulaştırılması amacıyla cezaevi müdürüyle görüşmek için cezaevi kampüsüne girdi fakat kendilerine izin verilmedi.
Bunun üzerine Can Dündar Nedim Şener'e içeriden bir not gönderdi. Dündar notunda hükümlü sanatçı Deniz Seki ile hapishanede dizi çekilmesine göndermede bulunarak şu ifadeleri kullandı: “Sevgili Nedim, gelmişsin girmene izin vermemişler. Keşke dizi çekmeye gelseydin. Kolay olurdu. Varol dostum. Sevgiyle. Can Dündar."