Hürriyet yazarı Nedim Şener, "Türkiye’deki Dinî-Sosyal Teşekküller, Geleneksel Dinî-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Dinî Akımlar' raporundaki ifadeler herkesi rahatsız etmeli. Elbette bu konuda uyarı yapması, tedbir alması gereken devletin yetkili organlarıdır ama ikinci olarak asla böyle bir ilişkisi olmayan ve bunu tasvip etmeyen tarikatlar ve cemaatler olmadır." düşüncesini dile getirdi.
Şener, "Temelde uyarı yapılan konu, FETÖ gibi devletin içine sızmaya çalışan, devletin kanunu yerine liderinin talimatına bakacak, hatta bir gün ihanetin içinde yer alacak, bazıları da yabancı istihbarat ile ilişkisi olan yapılardı. Kaynağımız, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 'Türkiye’deki Dinî-Sosyal Teşekküller, Geleneksel Dinî-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Dinî Akımlar' raporu olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Şener, "Eminim konuyu takip edenlerden bazıları belki de, 'Diyanet’in böyle bir raporu yok' diyecek. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın '35. İl Müftüleri İstişare Toplantısı Tutanakları' kitabı bu konudaki araştırmaları, böyle bir raporun varlığını şu cümlelerle kayda geçirmiş: 'Dini-Sosyal Teşekküller, Geleneksel Dini-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Dini Akımlar Araştırması kapsamında Türkiye’de dini alanda faaliyet gösteren bütün yapıların incelemeye alındığı ve inceleme sonucunda raporlar hazırlandığı...' Nitekim aynı toplantıda, din istismarı ile mücadele kapsamında, 'Olağanüstü Din Şûrası'nın gerçekleştirildiği, 'Kendi Dilinden FETÖ (Örgütlü din istismarı), FETÖ-PDY Dini ve Psiko-Sosyal Çalıştayı'nın yapıldığı da tutanaklarda yer almış." ifadesini kullandı.
Şener yazısında şunları kaydetti:
İlgili tüm kurumlar ve şahısların bildiği hatta ilk başta raporda adı geçen gruplara sızdırılan üzerinde “Gizli” ibaresi bulunun bu araştırma yapılmış, basılmış ama resmen kabul edilmemiş.
Geçen yıl basına yansıyan raporda, onlarca, tarikat, cemaat, hareket, yapı, gruptan söz ediliyor. Basına yansıyan hatta kitap olarak piyasada satılan, tasavvuf geleneğinden gelen, üzerinde hiç kimsenin tartışması olmayan tarikatlarla ilgili olumlu tespitler yapılırken, bir cemaat için şu uyarılar yapılıyor.
“Süleymancıların, Kuran kurslarına Diyanet’in ismini kullanarak yardım topladıkları, cenazelerde para karşılığı Kuran okuma ve ıskat hususlarında da oldukça aktif davrandıkları bilinmektedir. Süleymancılarla ilgili olarak, onların, birtakım yabancı istihbarat örgütleriyle bağlantısı olduğu iddialarının ciddiye alınması ve yeni bir FETÖ ile karşılaşmamak için gerekli incelemelerin yapılması, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur.
Zira uzun yıllar cemaat bünyesinde çalışmış, içyüzlerine vâkıf olduktan sonra onlardan ayrılmış olan ve cemaat içinde “Kozan imamı” olarak bilinen Mustafa Akyıldız, oluşumun din anlayışı ve yapılanmasıyla ilgili oldukça ciddi iddialarda bulunmaktadır. Buna göre cemaatin Türkiye genelinde bölgeler bazında “kolordu kumandanlığı” ismi altında yapılandıkları öne sürülmektedir. Cemaat hakkında dile getirilen bir başka iddia da 16 yıldır derin güçler tarafından kontrol altında tutulduğudur.
Sırlarını açığa vuran ya da kendilerine hasım gördükleri kimseler için (yetmiş bin kuru fasulye okuyarak) beddua seansları düzenledikleri, menfaatleri icabı çok kolay yalan söyleyip iftirada bulundukları öne sürülmektedir.”
Böyle bir rapor var mı, yazılan çizilenler doğru mu çokça tartışıldı eminim çok da tartışılacak. Bu alandaki araştırma hakkında eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bir açıklamasında şunları söylemişti: “İstihbari bir dille yazılan raporun bizimle alakası yoktu. Biz o dönem cemaat/tarikatları anlamak, aynı hatalara düşmemek için bir çaba içindeydik. O çabaları birileri bir rapora dönüştürmüşse onu bilmem.” Zaten raporun gündeme gelmesi de kendisinden sonraki dönemdir.
Bu rapordaki ifadeler bence herkesi rahatsız etmeli. Elbette bu konuda uyarı yapması, tedbir alması gereken devletin yetkili organlarıdır ama ikinci olarak asla böyle bir ilişkisi olmayan ve bunu tasvip etmeyen tarikatlar ve cemaatler olmadır.
Yazının devamı için tıklayın