Yeniçağ yazarı Arslan Bulut, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 2023 Gençlik Şurası'nda yaptığı konuşmaya tepki gösterdi. Erdoğan'ın "Tükçülük bölücülüktür" sözünü hatırlatan Bulut, "Necip Fazıl ve Arif Nihat Asya da bölücü müydü yoksa?" dedi.
Bulut'un "Türkçü Turancı Arif Nihat Asya ve Tayyip Erdoğan!" başlığıyla (23 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Tayyip Erdoğan, İstanbul'da AKP Gençlik Kolları'nın düzenlediği, 2023 Gençlik Şurası'nda konuşurken söze Arif Nihat Asya'ya atıfla, "Sizleri Fatih'in İstanbul'u fethettiği ruhla selamlıyorum" diyerek başladı. Konuşmasını bitirirken de "namazı dosdoğru kıl" gibi ayetleri zikrederek dini vaaz niteliğinde sözler söyledi. Necip Fazıl'dan mısralar da okudu. Bu arada gençlerin 600 yıllık kitapları, belgeleri okuyamadığından söz ederek, yabancı dil olarak sadece İngilizce değil Arapça gibi dillerin de öğrenilmesi gerektiğini belirtti.
Aynı Erdoğan, üç-dört gün önce de "Türkçülük bölücülüktür" demişti!
***
Tabii, millî şairlerden yararlanarak konuşma yapmak kimsenin, hele hele hiçbir siyasi temsilcinin tekelinde değildir. Bu itibarla Tayyip Erdoğan da her Türk vatandaşı gibi, millî şairlerden faydalanabilir. Dini siyasete vasıta kılmamak ve tutarlı olmak kaydıyla!
Zira Arif Nihat Asya, Türk Milliyetçisiydi, Turancıydı. Türkçülük, Türk Milliyetçiliğinin tek kelimeyle ifadesidir. Tayyip Erdoğan, fikrine bölücü dediği bir şairin şiirlerini kullanırsa kendisiyle çelişmez mi?
Ayrıca Necip Fazıl da Türk Milliyetçiliğine uzak değildi.
Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek, "Necip Fazıl ve Türk Milliyetçiliği" başlıklı makalesinde "üstad"ın şu sözlerini hatırlatıyor:
"Allah ve Resûlünü en çok sevdiği, yahut en çok seveceği, yahut da en çok sevmeye memur edeceği için Türk'ü sevmek, onun şahsî ve kavmî ruh hazinesini bu aşk zemininin üzerine serpiştirmek ve bütün zaman ve mekân boyunca bu ruhu geliştirmek, kalıplaştırmak, billûrlaştırmak ve maddeye nakşetmekten ibaret olan üstün milliyetçilik, ruhî muhteva dışı ırk ve kavim sebebine değil, ruhî muhteva içi ırk ve kavim neticesine bağlı o mefkûredir ki, usul ve sistemini de her millete veren, böylece darlık ve hasislik çemberini kıran, dünya çapında bir yenilik belirten ve hudut içinde hudutsuzluğa ulaşan büyük oluşun en gerçek yapıcısıdır.".
***
Prof. Dr. Nurullah Çetin, Arif Nihat Asya'nın milliyet meselesini nasıl gördüğünü incelerken "bayrak şairi"nden şu nakli yapıyor:
"Sevgili peygamberimiz buyuruyor ki 'Kişi kavmini sevmekle suçlanamaz.' Ben de kendi kavmimi seviyorum. Biz asırlarca Devlet-i Aliyyede, Araplardan hep 'kavm-i necib' diye bahsetmedik mi? Kavm-i necib, soyu sopu asil, yüksek ahlaklı, üstün kavim demektir. Kendi camilerimizde, Arap kavmini övmek suç değil de ırkçılık değil de kendi kavmimizi sevmek neden suç, neden ırkçılık? Ben de kendi kavmimi seviyorum efendim!"
***
Yine Nurullah Çetin anlatıyor:
"Arif Nihat Asya, Ankara'da bir şiir söylencesine katılır. Vatandaşın birisi Necip Fazıl'ın 'Sakarya Türküsü' adlı şiirini okumaya başlar. Şiirin iki mısraını şöyle okur:
'Rabbim isterse sular, büklüm büklüm burulur
Sırtına Sakarya'nın İslâm tarihi vurulur!'
Arif Nihat bunları duyunca asabî bir yüzle bakar ve şöyle der:
-Adam şiiri katletti. Şimdi bir de böyle bir âdet çıktı: 'Sırtına Sakarya'nın Türk tarihi vurulur!' diyemiyorlar da Türk'ün yerine İslâm'ı koyuyorlar! Halbuki şiirin aslında 'Türk tarihi' yazıyor. Bu zihniyet Türk'ü Müslüman'dan saymıyor galiba. Ayrıca Sakarya, Arap yarımadasında değil Türkiye'dedir. Sakarya'da Yunan'a karşı çarpışan Türk ordusudur. O ordunun mensupları da Müslüman'dır. Sakarya önleri de Türk topraklarıdır. Orada Türk'ün tarihi yazılmıştır. Başka bir milletin değil."
***
Necip Fazıl ve Arif Nihat Asya da bölücü müydü yoksa?