Star gazetesi, perşembe günü yayınlanan nüshasının manşetinde Abdürrahim Karakoç’a ait dizelerin altına Necip Fazıl Kasakürek imzası attı. Necip Fazıl Ödülleri Gecesi’nin düzenleyicisi de olan gazetenin yanlışı sosyal medyada tepki çekti. Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, yapılan yanlışı "Kısakürek, hayatta olsa ve Star gazetesinin yaptığı bu hatayı görse sinirlenir miydi? Celalli bir insana benzer. Muhakkak kızardı. Ancak muhtemelen belli bir ödeme karşılığı sesini yükseltmezdi" sözleriyle değerlendirdi.
Mumcu, dünkü yazısında “yerli ve milli bir faşizmin teorisyeni" diye tanımladığı Necip Fazıl Kısakürek için "Daha ne kadar el üstünde tutulmasını doğal karşılayacağız?" diye sormuştu. "Necip Fazıl, edebiyat tartışmalarına hapsolacak bir şair değil" diyen Mumcu, "Siyasi bir projesi ve takipçileri olan teokrasi taraftarı, iktidarın yaslandığı ve bütün eğitim sistemini uğruna yeniden düzenlediği şahıs bu" ifadesini kullanmıştı.
Mumcu'nun "Kiralık kalem" başlığıyla (21 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Star gazetesi, devletin resmi gazetesi gibi bir yayın organı. Haliyle, düzenlediği Necip Fazıl ödülleri de devlet erkânının katılmayı sevdiği neredeyse resmi nitelikte bir törenle takdim ediliyor. Siyasal İslamın en büyük derdi kültürel iktidarını kuramaması. O konuda bir hayli içli, güçsüz ve hırslı. Diğer mahalleden devşirilen Necip Fazıl’a bu denli sarılmalarında da bu derin kompleksin önemli bir yeri var.
Gelgelelim, bal bal diyerek nasıl ağız tatlanmazsa, Necip Fazıl, Necip Fazıl diyerek de kültürel iktidar kurulamıyor. Bir defa, sahiplenilen şaire asgari saygı bile gösterilememiş. Star gazetesi, ödül törenini sürmanşetten afili bir Necip Fazıl çizimi ve imzasıyla “Ya İslamla yükselir, ya inkârla çürürsün, bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün...” diye duyurdu. Fakat bu dizeler “Üstad’a” değil, Abdürrahim Karakoç’a aitti.
Kıyıda köşede kalmış ufak bir haberden değil, koskoca sürmanşetten bahsediyoruz. Kim bilir kaç gözün incelemesinden geçmiştir.
Bu basiretsizliği görünce dünkü yazıda cevabını aradığım soruların peşini bırakmaya karar verdim. Böylesine özensiz ve özenti şahısların, Necip Fazıl’ın teokratik ve totaliter devlet projesi hakkındaki düşüncelerini merak etmenin bir anlamı yok. Okumamışlardır, okudularsa anlamamışlardır, büyük ihtimalle de başkasının yazdıklarıyla karıştırmışlardır.
“Üstad” hayatta olsa ve Star gazetesinin yaptığı bu hatayı görse sinirlenir miydi? Celalli bir insana benzer. Muhakkak kızardı. Ancak muhtemelen belli bir ödeme karşılığı sesini yükseltmezdi. Necip Fazıl’ın paraya düşkünlüğü sadece kumar tutkusuyla sınırlı değildi malum. Türk Jokey Kulübü parasını bastırdı diye “At’a Senfoni” diye şiir yazıp dize dize at övebilmiş biriydi neticede.
Necip Fazıl’severler, Necip Fazıl’ı fazla bilmedikleri için kendisini dik duruşlu biri zannederler. Mesela Sayın Erdoğan şöyle demişti: “Herkesin kaleminisattığı ya da kiraladığı bir ortamda, bu dönemde de var ya, Necip Fazıl kalemini titretmiyordu.”
Necip Fazıl kalemini ata kiralamış biri, iktidarlara hiç mi kiralamamış? Şu mektupları kim yazdı?
“Müsteşar Bey’den 2500 lira ve ‘Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim’ cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım.”
“Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetleriniyağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt vesabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara’nınbu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütünistediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Buncamuvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatımamal olabilir.”
“Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lira tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatınısaf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici veyüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir.”
Necip Fazıl bırakalım kalemini kiralamayı, kalemini kiralamak için dilenmiş bir adamdır. Bütün hayatını bir din diktatörlüğü hayaliyle geçirmiş, örtülü ödenek beslemesi bu adamın takipçileri ülkeyi yönetiyor.
Tekrar soralım. Ey bu memleketi idare edenler, Necip Fazıl’ın başyücelik rejimi hakkındaki fikirleriniz nedir? Birinizin çıkıp buna cevap verecek kadar “üstad” sevgisi yok mudur? Savunsanıza üstadınızı. Bir kiralık kalem kadar bile cesur değil misiniz?