Spor

NBA şov kaldığı yerden !..

Dünyada tüm basketbol severlerin merakla beklediği NBA yeni sezona dün geceki 3 karşılaşmayla 'start' verdi.

29 Ekim 2008 02:00

ARA GÖZBEK / Tempo24


Dünyada tüm basketbol severlerin merakla beklediği NBA yeni sezona dün geceki 3 karşılaşmayla 'start' verdi. En son Haziran ayında efsane Lakers-Celtics finaliyle ve Boston Celtics'in şampiyon olmasıyla sezona veda etmiştik.



Aslında geçen yıla şöyle bir dönüp baktığımızda hatırlamamız gereken o kadar şey oldu ki. Zaten geçen sezonun başlangıcı bile olaylı ve patırtılıydı. NBA'in en fazla şampiyonluk kazanan takımı Boston Celtics yıllarca ligin 'sefiller'ini oynadıktan sonra bir geri dönüş yapmak istedi ve NBA en dominant oyuncularından biri olan Kevin Garnett'i takıma kattılar. Takım yıldız Pual Pierce'ın yanına bir de Garnett gibi bir uzun ekleyince...bir yetmezmiş gibi ligin en iyi 3-4 şutöründen biri Ray Allen'ı alınca işler iyice çığırından çıktı. Herkes 'şampiyon Boston Celtics olur herhalde' dedi. Sezon başladı ve Kobe'nin Lakers'ı ligin zirvesine oynayamaya başladı.


> 'Şampiyon gibi' başladı

2004'te Shaquille O'Neal'ın ayrılmasından sonra bir türlü belini doğrultamayan Los Angeles Lakers ilk defa zirveye oynayabileceğinin sinyallerini veriyordu. Bu konuşulurken sezon ortasında İspanyol yıldız Pau Gasol'u kadrosuna katan Lakers Batı Konferansı'nda birinci bitirmeyi başardı. Bu arada unutmadan, o günlerde yıllarca ligin gönüllerin MVP'sini oynayan Kobe Bryant, sonunda bu ödüle layık görüldü. (Not: MVP: En Değerli Oyuncu) 




Shaq ise Lakers'tan sonra Miami Heat'i de şampiyonluğa ulaştırdıktan sonra Pheonix Suns'ın yolunu tuttu. Suns ilk turda San Antonio Spurs'e elendi. Herkes efsane Lakers – Celtics finali için emniyet kemerlerini bağladı ve sabırsızca bekliyordu. Basketbol severlerin dilekleri tuttu ve bu rüya gerçekleşti. Boston, MVP'li Lakers'ı 4-2 geçti ve şampiyonluğa ulaştı.

Geçtiğimiz sezona şöyle bir baktığımızda akıllarda en çok kalan olaylar bunlardı. Peki ya bu sezon? Herkes biliyordur ki NBA'de her sezon beklentiler olur, tahminler, yanılgılar, hayal kırıklıkları, skandallar ve olaylı Sürpriz takaslar... 



NBA'de 2008-2009 sezonu dün gece 3 karşılaşmayla açıldı. Son şampiyon Boston Celtics evinde LeBron James'li Cleveland Cavaliers'i 90-85 mağlup etti. LeBron'un 22 sayılık performansı şampiyonu evinde devirmeye yetmedi. Boston'da ise Pual Pierce 27 sayı kaydederken Celtics'in 5 oyuncusu çift haneli sayılara ulaştı. 



Son Batı şampiyonu, geçen yılın MVP'si Kobe Bryant'lı Lakers evinde Portland Trailblazers'ı konuk etti. Lakers'ta Kobe'nin 23 sayı 11 ribaunt ve 5 asistlik yönlü performansı Lakers'ı evinde açılış maçında Portland'ı 96-76 gibi rahat bir skorla kazandırdı.

Chicago Bulls ise evinde Milwukee Bucks'ı 108-95 yendi. Bucks'ta Michael Red 30 sayı kaydetti ama Bulls'ta 6 oyuncunun çift haneli sayılarda oynaması maçı Bulls lehine çevirdi. 




TAKIMLAR SEZONA NASIL HAZIRLANIYOR?

Sezon başladı başlamasına ama hangi takım nerede, ne durumda ya da ne duruma gelebilir bilmek gerek. Biz de takımları şöyle masaya yatıralım ve kısaca bir ön değerlendirme yapalım istedik.

Atlanta Hawks: Atlanta geçtiğimiz sezon çok başarılı olmadı ama beklentileri boşa çıkarmadılar. Yani yıllarca ligin dibinde olup sonra bir anda sıçrama yapmak her takım için kolay bir şey değildir. Ama Josh Smith'le yollarına devam ediyorlar ve bu sene playoff'ta daha rahat bir sıra bulabilecekler. Hawks artık büyük takımların canlarını yakan takım değil, canı yakılması gerekilen bir takım haline gelecek.

Boston Celtics: Geçen sezona başlarken olay transferleriyle başladı ve sezonu şampiyon bitirerek herkesin ağzını bir bakıma kapattı. Paul Pierce'ın sakatlığı nüksetmediği sürece problem yok. Kevin Garrnett ise yaşı ilerlemesine rağmen hırsından bir şey kaybetmiyor. Ama takımın şampiyonluğun ardından bu sene ki kimyası merak konusu. Yaz aylarında transfer olaylarına girmemesi kimilerini düşündürdü kimilerini ise memnun etti. Sonuçta ortada şampiyon bir takım var ve başarılı olmuş bir takımını kimyasıyla oynamak ne kadra akıl karı olabilir ki? Aksi takdirde GM'in (genel menajerin: yani transfer işlerini halleden adam) kellesi gidebilir.

Charlotte Bobcats: Önce birkaç isim saymalıyız. Jason Richardson, Gerald Wallace, Emeka Okafor. Bu isimlerle bir takım ya iyi bir yere varabilir ya da hiçbir yere varamaz. Bobcats seyircisinin içini rahat tutan tek bir şey varsa o da takımın başkanın NBA'in gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu Michael Jordan olması ve bu sene işlere daha fazla sarılıyor olması. Öyle ki Jordan antrenmanlara dahi katılıyor. (Bu bir çok seyirciyi düşündürmüyor değil. En son Washington Wizards da böyle yaptığında basketbola geri dönüş yapmıştı.)

Chicago Bulls: Bulls son 3 yıldır bir çıkışta olduğu bir gerçektir. Ama şöyle bir durum var; un var, yağ var, şeker var ama ortada bir helva yok. Bulls böyle giderse tekrar inişe geçecek. Ya da iyi bir uzun transfer etmeli ya da iyi bir süper yıldız.

Cleveland Cavaliers: Bundan 5 sene önce ligin sonuncu takımıydı. Evet, yanlış okumadınız ya da ben yanlış yazmadım. Sonuncu takımıydı. LeBron James takıma geldi ve 4 sene içinde 2007 yılnıda NBA finaline ulaştırdı. Geçtiğimiz sezon playoff'larda Boston Celtics çatarak bir şansızlık yaşaması (hakem skandallarını katmazsak) sezona erken veda etmelerine neden oldu. Ama LeBron'lu Cavs'in bu sene bir patlama yapması kaçınılmaz. Tabi eğer LeBron sırf MVP olmak için kendi başına oynamazsa.

Dallas Mavericks: Aslında Dallas gerçek bir ibret tablosu. Bir takım yıllarca çabalayıp ligin zirvesine çıkıp ve bir anda tepetaklak düşmesinin canlı bir örneğidir. Okullarda öğretmenler bunu bir ders olarak okutulabilir. Dirk Nowitzki gerçekten ligin en önemli oyuncularından ama bir takım kurarken 5 kişi lazımdır. Takımın sahibi Mark Cuban evinde playstation oynamak yerine takımı için bir şeyler düşünse iyi eder.

Denver Nuggets: İşte NBA'in en renkli takımlarından biri. Allen Iverson ve Carmelo Anthony. Her normal insan bu takım şampiyon olur der. Ama basketbolu bilen biri şunu sorar: Nasıl oynayacaklar? yada Topu kim kullanacak? Iverson mı Carmelo mu diye her hücum setinde merak ediyor Nuggets seyircileri. İkisi beraber bazen 60 sayıya ulaşıyorlar ama Nuggets'ı bir yere vardıramıyorlar. Böyle giderse seyirci yıldız mıldız dinlemeyip elini ayağını Pepsi Center'dan çekecek.

Detriot Pistons: 2004'te şampiyon olduktan sonra her sene Doğu zirvesine oynamasına rağmen ne uzayabildi ne kısalabildi. 2006 Playofflarında Miami Heat'ten yediği tokatla bir daha kendine gelemeyen Detroit, takımın iskeletini bozmuyor ama bir üst seviyeye de çıkamıyor.

Golden State Warriors: Genç bir ekipler ama dişli rakiplere kafa tutabilmeleri için takas potasına girmeleri ve doğru transferler yapmaları gerekir. Bu sene Ronny Turiaf'ı da kadrosuna katan Warriors playoff'larda 8'inciden bir yer bulabilmeleri ihtimal.

Houston Rockets: NBA'in en iyi hücum silahlarından birinin yanında bir Çin Seddi. Ama maalesef bir türlü yanyana oynayamadılar. Tracy McGrady ve Yao Ming. Ya biri sakat ya diğeri. Ama birlikte oynadıkları takdirde yenemeyecekleri rakip yok gibi. Geçen kış, Yao Ming'in yokluğunda T-Mac takımını üst üste 22 maç kazandırarak bir rekor kırdı ve kendini, kim olduğunu herkese tekrar hatırlattı. Bu sene eğer sakatlıklar olmazsa, olgunlaşmış bir T-Mac ile Houston adını NBA Finali'ne dahi yazdırabilir.

Indiana Pacers: Genç ve dinamik bir kadrosu var. Hatta genç oyuncuları yetenekli olduğu kadar geleceği de bir o kadar parlak görünüyor. Ama NBA'de ciddi başarı için bu durumda kulüp yöneticilerinin dua etmekten başka bir şansları yok gibi. Ama Pacers küçümsendiği takdirde şampiyon potasındaki takımları sahadan bir anda silebilecek durumda.

LA Clippers: Çok iddalı değiller ama playoff'lara kaldıklarında kimse için sürpriz olmayacaklar. Bu sene kadrolarına Marcus Camby'i eklediler ve savunmada büyük bir yükten kurtuldular. Ama üst sıralarda yer almak istiyorlarsa yıldız bir gard şart.

LA Lakers: İlk beşi saymak gerekir. Fisher, Kobe, Odom, Gasol, Bynum. Belki de potansiyel anlamda NBA'in en kaliteli takımı. Kobe'nin bir de ligin En Değerli Oyuncusu olduğunu düşünürsek işin boyutu daha da değişiyor. Geçen yıl NBA Final'ine yükseldiler. Bu sene de bunu tekrarlayıp ve kupayı kaldırmak istiyorlar. Shaq'ten sonra Kobe belki de ilk defa başarmaya bu kadar yakın. Eğer sakatlıklar olmazsa önlerindeki tek engelin yine Kobe'nin kendisi olduğunu unutmamak gerek. Takım içi sorunlar çıkmazsa zaten hiçbir rakip Lakers için sorun olmayacaktır.

Memphis Grizzlies: Geçtiğimiz sezon Gasol'u Lakers'a kaptıran Memphis bu kafayla devam ederse küme düşüp D-League'de oynaması an meselesi. Memphis yöneticileriğ ya şapkalarını önlerine koyup yeniden yapılanmaya gitmesi gerek Ya da işlerini bırakmaları gerek.

Miami Heat: NBA'ni en büyük yıldızlarından Dwyane Wade ile yola devam eden Miami Shaq'i ilerleyen yaşından dolayı Suns'a postaladı. Karşılığında Shawn Marion'ı alan Miami yeniden bir şampiyonluk için kolları sıvadı. Bu sezon da biri iki takviye yapıp seneye zirveye oynarsa şaşırmamalı. Halbuki bundan 2 sene önce şampiyon olmuşlardı ve ligin en flaş takımıydılar. Ama Dwyane Wade olduğu sürece Miami ligin dibine demir atsa bile arenada kapalı gişe oynayacaklar.

Milwukee Bucks: Michael Redd ile son yıllarda iyi bir hava yakalayan Bucks zirveye oynayamıyor ama orta sıralarda şampiyonluk adayına pranga denilecek şekilde etki yapıyor. Çok dinamik ve potansiyelli bir kadrosu olan Bucks böyle giderse ne uzayacak ne kısalacak.

Minnesota Timberwolves: Hazır potansiyelden bahsediyorken Wolves'a geldik. Garnett'i 2007 yazında Boston'a gönderen Wolves bir yıllık stajyerliği ardından tekrar kendini ligde hissetmek istiyor. Genç bir kadrosu olan Wolves geçtiğimiz sezon adeta bir staj sezonu geçirdi. Ama bu sene çok iyi bir sıçrama yapacağı bekleniyor.

New Jersey Nets: Bir zamanlar üst üste her sene Doğu Konferansı şampiyonu olmak vardı. Ama nereye kadar? Bir yere kadar. Vince Carter geldi takımı gösteri için oynayan tabir-i caizse bir 'sirk'e çevirdi. Jason Kidd aldı başını Dallas'a yani yuvaya döndü. Yani Nets için işler içler acısı. Ama bu sene yapacağı merak konusu. Yani ya ilk 2 ay direnip takasla bir oyuncu alacaklar ya da yine bir sezon Nets için boşa gidecek.

New Orleans Hornets: Kimilerine göre onların başarısı geçtiğimiz sezon bir tesafdüftü. Kimilerine ise Chris Paul sezonun MVP'siydi. Bu çok tartışıldı. Ama bu sezon Hornets için her şeyin belli olacağı sezondur. Şampiyon olup olmaları önemli değil ama zirveye oynabilecek takım olup olmadıklarını kanıtlamaları gerekir.

New York Knicks: Takımın bencil oyuncusu Stephan Marbury'i Houston'a göndererek bir problemden kurtulmuş oldular. Birkaç yıldır ligin dibinde süründükten sonra bu yaz yapabilecekleri en iyi transferi yaptılar. Suns'ın koçu Mike D'Antoni'yi takımın başına getirdiler. Bakalım D'Antoni Suns'ta yaratabildiği sistemi New York'a kurabilecek mi?

Oklahoma City Sonics: Seattle Supersonics'in Oklohoma'ya taşınmasının ardından herşeyin mükammel işleyeceğini söylesek doğru olmaz. Ama Kevin Durant'ın etrafında kurdukları genç kadroyla geleceğe yatırım yapıyorlar. Eğer Kevin Durant çaylak yılındaki gibi devam ederse ve çıkışını sürdürürse Sonics'te sıralamada üst sıralara tırmanabilir.

Orlando Magic: Orlando kimlerine göre bu sene şampiyon olacak. Shaq'ten sonra ligin soın zamanlarda görebileceği en dominant pivot olan Dwight Howard, Magic için çok büyük bir güç. Ama Rashard Lewis ve Hidayet Türkoğlu'nun form durumu herşeyi belirleyen etken. Geçtiğimiz sezon playoff'larda daha istikrarlı olabilselerdi final oynamaları tesadüf olmazdı.

Philadelphia 76ers: Ligin en köklü takımlarında biri oldukları gerçek ama Allen Iverson'ın Denver'a gidişinin ardında bellerini bir türlü doğrultamadıkları da bir gerçek. Andrei Iguadala ile yola devam eden Sixers bu yaz kadrolarına pivot Elton Brand'ı kattılar. Bu sezon çok büyük bir çıkış yapması beklenen Sixers beklentileri karşılayacak gibi.

Phoenix Suns: Suns hakkında yazılabilecek 10'larca sayfa var aslında. Amare Stoudamire ve Steve Nash gerçekten etkili bir ikili. Yanlarında ise Shaq var. Koşmaya dayalı bir sistemi olan takıma belkemik oyuncuyu gönderip yerine tabir-i caizse 'tek pota' basketbool oynayan Shaq'i getirmek ne kadar akıl karıdır? GM Steve Kerr'in işine hala son verilmemesi bile enteresan belki de. Bu sene bekleyeceğiz ve göreceğiz. Ya basketbol ilgili herkes yanılıyor ya da Steve Kerr'in kendisi. Ama başarı olurlarsa kimse şaşaırmayacak çünkü kağıt üstünde şampiyon bile ilan edilebilecek kadroları var.

Portland Trailblazers: Geçen yıl Draft'ten birinci sıradan aldıkları Greg Oden bir seneyi sakat geçirdi ve ilk defa bu sezon oynayacak. Takımı Oden'ın etrafında kuracaklarını düşünürsek Portland doğru yolda ilerliyor diyebiliriz.

Sacramento Kings: bir imparatorluğun yıkılışını ancak bu takımda net görebildik. Gün gün yaprak yaprak... Şu anda Kings yönetimini kendine bir hedef dahi belirledikleri şüpheli. Tanrı Kings seyircilerine sabır versin diyelim kısaca.

San Antonio Spurs: Tim Duncan, Tony Parker ve Manu Ginobili ile şampiyonluktan şampiyonluğa giden Spurs geçen sezon Lakers'a tosladı. Şu anda hala şampiyonluğun en büyük favorilerinden biri olduklarını da unutmamak gerek. Sonuçta başlarında tecrübeli koç, sistem profesörü Greg Popovich var.

Toronto Raptors: Geçtiğimiz sezon başlarken kim derdi ki bu takım playoff'lara girecek? Cevap vereceklerin ancak %5'i. Ama Chris Bosh'un önderliğindeki ;Raptoırs çıkışını sürdürecek gibi ve bu sene ikinci turu hedeflemeleri çok münasip.

Utah Jazz: Geçtiğimiz playoff'larda Lakers'a elenen Utah hakem hatalarına kurban oldu diyebiliriz. Yanlış düdükler, yanlış karalar. Ama Utah'ın bir de kendi içinde bir sorun var. Eğer Boozer takım içinde gruplaşma yaratmazsa ve Andre Kirilenko havasını yakalarsa Utah'ın bu sene hedefinin en sonuna kadar gitmek olması gerekir. Tabi Damon Williams ve Mehmet Okur performanslarındaki istikrarı koruyabilirse.

Washington Wizards: Gerçekten kısmetsiz bir takım. Tam havalarını yakalıyorlar ve playoff'lara giriyorlar yıldızları sakatlanıyor. Son iki yıldır aynı senaryoları yaşayan Wizards bu sene şeytanın bacağını kırmak istiyor. Tabi bunun için Gilbert Arenas'ı koruma altında tutmaları gerekiyor. 


aragozbek@hotmail.com