Gündem

Nazlı Ilıcak: Başbakan ne yaptığını bilmiyor

Nazlı Ilıcak: Başbakan özel hayata müdahale ettiğini idrak edememiş. Biz buna benzer şeylere Gezi olaylarında da şahit olduk

09 Kasım 2013 22:18

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın öğrenci evlerinde kadın ve erkeklerin beraber kalmasının engellenmesi yönündeki açıklamasının ardından "utanıyorum" yorumunu yapan gazeteci Nazlı Ilıcak, "Başbakan, konuşma yaparken defalarca, 'Biz özel hayata müdahale etmiyoruz. Öğrencilerin kızlı erkekli bir arada kalmalarına karşıyız' dedi. Bence Başbakan özel hayata müdahale ettiğini idrak edememiş. Ne yaptığını bilmiyor. Biz buna benzer şeylere Gezi olaylarında da şahit olduk" diye konuştu. Ilıcak, böyle bir müdahalenin anayasaya aykırı olduğunu da hatırlattı.
 
Taraf'tan Tunca Öğreten'in, Nazlı Ilıcak ile yaptığı söyleşinin ilgili bölümü şöyle:
 
Pek çok konuda hükümeti desteklediğinize şahit olduk. Ancak Başbakan’ın öğrenci evleri ve yurtlarla ilgili açıklamaları hakkında “utanıyorum” dediniz. Neden?
Öncelikle şunu dile getirmekte fayda görüyorum; hükümeti eleştirdiğim zamanlar da oldu. Mesela Gezi olayları sürecinde bunu teferruatlı bir şekilde yapmışlığım da var. Keza Deniz Feneri soruşturması ve MİT meselesinde savcıların devre dışı bırakılmasını da tenkit ettim. Hükümet karşıtları özgürlük, laiklik ve demokrasiden endişe ederken, köşemden onlara adeta hükümet adına teminatta bulundum. “Merak etmeyin bu hükümetin bireysel hak ve özgürlüklere müdahale etmek gibi bir niyeti yok” dedim. Her defasında göğsümü gere gere oy verdiğimi de söyledim. Çünkü birçok olumlu icraatı da oldu hükümetin...
 
“Utanarak” yaptığınız çıkışın arkasında yatan gerçek neydi?
Evvela hükümetin özel hayata müdahale etmek gibi gizli bir gündemi yoktu. Olamazdı da. Az önce hükümeti korumayla ilgili misyonumu size anlattım. Bu yüzden son yaşanan olayla ilgili soru aldığımda, ben hükümeti savunamaz, cevap veremez duruma geldim. Bu yüzden de “Utanıyorum” dedim.
 
Bülent Arınç Gezi olaylarında olduğu gibi, bu olayda da ortamı yumuşatacak bir konuşma yaptı. Ancak Erdoğan tarafından bir kez daha yalanlandı. Bu yalanlamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bülent Arınç iyi bir hukukçu. Bu yüzden parlamentodan böyle bir yasal düzenlemenin çıkamayacağını çok iyi biliyor. Aslında genel olarak AKP’nin özel hayata müdahale gibi bir derdi de hiç olmadı. Hükümet kanadını Erdoğan domine ediyormuş gibi gözükse de, büyük bir teşkilat var arkasında. Ancak bu olayda şöyle bir olay oldu: Başbakan, konuşma yaparken defalarca, “Biz özel hayata müdahale etmiyoruz. Öğrencilerin kızlı erkekli bir arada kalmalarına karşıyız” dedi. Bence Başbakan özel hayata müdahale ettiğini idrak edememiş. Ne yaptığını bilmiyor. Biz buna benzer şeylere Gezi olaylarında da şahit olduk.
 
Sizce, danışmanları Başbakan’ı yanlış yönlendiriyor olabilir mi?
Doğrusunu söylemek gerekirse Yalçın Akdoğan da özel hayata müdahale etmek gibi bir niyetlerinin olmadığını açıkladı ve bu düzenlemenin ruhsatsız çalışan apartlar ile alakalı olduğunu vurguladı. Gerçi son aylarda, Beyoğlu’nda apart otel olarak hizmet veren birçok işletmeye kilit vuruldu. Eğer konu ruhsatsa, gerekli koşullar sağlandıktan sonra bu işletmelere ruhsat verilebilirdi. Fakat buna da yanaşmıyorlar. Ben bu durumu tehlikeli görüyorum. Dünyanın her yerinde evini aparta çevirip, turistlere kiralayan insanlar var. Sanıyorum ki bu tür işletmeleri çevre sakinleri şikâyet ediyor. Buralara ağırlıklı olarak turistlerin geldiğini düşünürsek; daha açık saçık giyinmelerini ve ellerine içkilerini alıp Beyoğlu, Galata ve Sultanahmet gibi turistik yerlerde zaman geçirmelerinden rahatsız olan çevreler var. Bu düzenlemeyi bu yönde de kullanmak istiyorlar diye düşünüyorum. O kesimi mutlu etmek adına turizmi tehlikeye sokuyorlar.
 
Başbakan’ın bu tartışmayla suni gündem yaratmak istediği yorumları yapılıyor. Siz buna katılıyor musunuz?
Ben suni gündem olduğunu düşünmüyorum, çünkü Başbakan çok kararlı bir şekilde bunu diretiyor. Sonuçta muhafazakâr bir zihniyet. Sözüm ona öğrencilerin bu rahat yaşamından mutaassıp aileler çok rahatsız olmuş. Başbakan da bu yönde bir düzenlemeye gitmek istemiş. Belli ki Başbakan bu duruma taktı. Türkiye’de birçok reform oluyor. Olumlu değişiklikler oluyor. Aynı zamanda çözülmesi gereken daha önemli konular da var; Kürt veya Alevi sorunu gibi. Türkiye’nin gündemi bu olmamalı. Bakın sular durulmuşken, bu mesele yüzünden hemen bir kutuplaşma daha doğdu. Bunlar çok gereksiz.
 
 
Başbakan, “Kızlı - erkekli kalınan öğrenci evleri için yasal düzenleme yapılabileceğini söyledi. Böyle bir düzenleme hayata geçebilir mi?
Başbakan’ın tepeden inmeci, “Sizin özgürlüğünüz benim teminatım altındadır” dercesine bu tür şeyleri dayatması kabul edilemez. Biz madem laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz, o zaman bizim özgürlüğümüzün teminatı kişilerin değil, kurumların ve anayasanın teminatı altında olmalıdır. Bu yasa anayasa mahkemesinden döner, olmadı Cumhurbaşkanı veto eder, yine bir şekilde döner. Çünkü başlı başına anayasaya aykırı bir uygulama. Buna bir de kılıf uydurmuşlar. Yok, terör yuvasıymış da, yok efendim ruhsatı varmış da yokmuş da... Bu zaten anayasal hak. Terör yuvasıysa zaten gider her türlü müdahaleyi yaparsın. Bunun altında yatan ve arzu edilen uygulama kız ve erkek öğrencilerin aynı odada yaşamaması. Ben bir anne olarak buna müsaade etmem. Ancak başka bir anne müsaade edebilir. Bunlar tamamen yanlış uygulamalar. Sonuç olarak Başbakan’ın böyle bir yasa çıkarması mümkün değil. Öyle ki AKP içerisinden bile destek bulamaz. Başbakan bu özel hayata müdahale değil diyor hâlâ. Bence bunun başlı başına bir müdahale olduğunun farkında değil başbakan, ne yaptığını bilmiyor.