Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani'nin “Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek için her şeyi yapacağız" sözlerini hatırlatarak, Ankara-Erbil ilişkilerinin "çok kritik bir eşikte" olduğunu belirtti. Alçı, sözlerine "En yakınlarından aldığım bilgi, Barzani’nin 1 Kasım seçimlerine girmeyip yerine büyük bir olasılıkla oğlu Mesrur Barzani’yi göstereceği yönünde. Seçimlerden sonra da siyaseti bıraktığını ve referandumu askıya aldığını açıklayacak" diye devam etti.
Nagehan Alçı'nın "Barzani’nin planı herkesi şaşırtacak" başlığıyla (9 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Araya İdlib’e yönelik operasyon girdi ve gözler oraya çevrildi, ancak bu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin referandum sonrası attığı adımları ve oradaki gelişmeleri unutturmamalı. Mesud Barzani cumartesi günü Iraklı üst düzey yetkililerle bir araya geldi. Görüşme sonrası Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Nuceyfi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını Barzani’ye ilettiğini söyledi. Erbil’den yapılan açıklamaya göre 4 madde üzerinde anlaşıldığı iddia edildi. Başbakan Neçirvan Barzani ise dün “Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek için her şeyi yapacağız” dedi. Öte yandan Türkiye’den referandumun iptali yönünde Erbil’e çağrılar gelmeye devam ediyor.
Ton düşmüş olsa da Ankara-Erbil ilişkileri çok kritik bir eşikte. Bundan sonra Barzani yönetiminin planı ne olacak? 1 Kasım’da parlamento ve başkanlık seçimlerine gideceğini açıklayan yönetim nasıl bir yol izlemeyi hedefliyor? Referandum ve sonuçlarında ısrara devam mı edecek? Yoksa...
Günlerdir bu soruların cevaplarını arıyorum. Bölgede beni şimdiye kadar yanıltmamış kaynaklarıma ve farklı kesimlerden kanaat önderlerine soruyorum. Hepsinin birleştiği ortak nokta şu: Türkiye ne kadar sertleşirse sertleşsin, Irak Kürtleri Barzani’den sonra en çok Erdoğan’ı sevmeye devam ediyor ve yaptığı açıklamaların da seçimlere yönelik olduğunu düşünüp üzerlerine alınmıyorlar.
Peki bundan sonra ne olacak?
En yakınlarından aldığım bilgi, Barzani’nin 1 Kasım seçimlerine girmeyip yerine büyük bir olasılıkla oğlu Mesrur Barzani’yi göstereceği yönünde. Seçimlerden sonra da siyaseti bıraktığını ve referandumu askıya aldığını açıklayacak.
Neden yıllardır hayalini kurduğu başarıyı yakalamışken bunu yapsın? Bu soruyu elbette ben de sordum. Aldığım cevap şuydu: Zaten 1.5 yıl önce siyaseti bırakacağını açıklamıştı. Şimdi bir planı işletiyor. “Benden sonrakilere bağımsızlık için yetki bıraktım” diyecek ve aktif siyaseti bırakacak.
Siyaset bir meslek değil, hayatın ta kendisidir, hele liderler için. O nedenle hem de böyle bir dönemde Barzani sembolik olarak çekilecek ve öğrendiğim kadarıyla arka planda durup akıl hocalığı yapmaya devam edecek. Bir nevi “kurucu baba” olmak, siyaset üstüne çıkmak için hazırlanıyor çizilen resme göre. Farklı ülkelere gidecek, ilişkileri düzeltmeye çalışacak vs...
Neçirvan Barzani ne olacak?
Kendisinin yerine başkanlık koltuğuna büyük bir sürpriz olmazsa oğlu Mesrur Barzani oturacak. (1 Kasım’da sandıktan Barzani ya da o kimi gösterirse o çıkacak. Referandum başarısı ve Talabani’nin vefatının ardından başka bir olasılık görünmüyor. KYB oylarının çoğu Talabani’nin ölümünün ardından Barzani’ye gidecek. İslami partiler de başkanlık seçiminde onu destekliyor. Kısacası Goran ve KYB’nin bazı kesimleri hariç tüm Kürtler oylarını Barzani Ailesi’ne atacak-NA). Öte yandan IKBY’nin diğer önemli ismi Neçirvan Barzani Başbakan olarak aynen devam edecek.
Mesud Barzani referandumu askıya alarak sonuçlarını Irak, Türkiye ve İran’la müzakere için elinde koz olarak tutacak. Bağımsızlık ilanı belirsiz bir tarihe kadar söz konusu edilmeyecek ama cepte durduğu, müzakereler süresince hissettirilecek.
Hedef Ankara'dan randevu almak
Günlerdir Neçirvan Barzani’nin başkanlığında bir heyetin Türkiye’ye gelip temaslarda bulunması için uğraşılıyor ancak henüz Cumhurbaşkanlığı’ndan olumlu bir yanıt gelmiş değil. Dört koldan hatırı sayılır kişiler devrede, şayet bir görüşme olursa da bu gizli tutulacak. Şu an Erbil’in tüm konsantrasyonu Türkiye ile arasını düzeltmeye çevrilmiş durumda. Hatta Iraklı Kürtlerin Türkiye’den umutları kesilmesin diye Erbil’deki kanallar olumsuz haberleri vermeme kararı almışlar.
**************
Sözcü'den doğru tavır
3 gün önce ABD Büyükelçisi John Bass’in bir grup basın mensubuyla yaptığı toplantı epey tartışma konusu oldu. Bass, son dakikada, tutuklanan elçilik görevlisiyle ilgili haberlerini beğenmediği için Sabah Gazetesi adına davetli olan Hilal Kaplan’ı listeden çıkardı. Hangi görüşten olursa olsun bu, gazetecilerin ortak tavır alması gereken kabul edilemez bir tavır.
Sözcü, siyasi olarak tam zıt yerde dursa da bu tavra toplantıyla ilgili yaptığı haberinde karşı çıktı. “Sabah Gazetesi’ne ayıp” başlığı atarak doğru bir duruş sergiledi. Küçük gibi görünse de bu tepkinin bugün içinde bulunduğumuz kamplaşmanın azalmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum.
O soruyu Özcan sormuş
O toplantıda Büyükelçi Bass’e basın kuruluşları arasında ayrım yapmanın ABD’nin resmi tutumu mu yoksa büyükelçinin kişisel görüşü mü olduğunu soran, gazetecilik mesleğinin bir resmi yetkili tarafından tanımlanamayacağını hatırlatan bizim gazetemizin başarılı dış haberler şefi Özcan Tikit’miş. Özcan’ı tebrik ediyorum!
**************
O bariyeri kaldıranlara bravo!
Geçtiğimiz hafta Beylerbeyi’nden 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne bağlanan yolda ters dönüş yapanları engellemek için diğer şeridin yarısına kadar çekilen bariyeri yazmış, “Bu bariyer gayri nizami dönüşü engellemek için yapılmış olsa da yolunda gidenleri cezalandırmaktan başka bir şey değil, farklı tedbirler alın” demiştim. Doğru olan yapılmış ve şeridin ortasına uzayan saçma bariyer kaldırılmış. Bir de en soldaki plastik dubayı kaldırsalar tam olacak. Fotoğraflarda da öncesi ve sonrasını görüyorsunuz. Önemli olan hata yapmamaktan ziyade yapılan hatayı görüp düzeltme erdemi gösterebilmektir. O bariyeri kaldırma kararı verenleri tebrik ediyorum.