Myanmar'ın fiili lideri Aung San Suu Kyi, salı günü Myanmar televizyonlarında yaptığı 'ulusa sesleniş' konuşmasında, Arakan krizinde yaşanan tüm "insan hakları ihlallerini ve hukuksuz şiddeti" kınadı.
Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu'nun, 25 Ağustos tarihinde Arakan eyaletindeki polis noktalarına saldırı düzenlemesi sonrası, Myanmar ordusu büyük bir operasyon başlatmış, 400 binden fazla Arakanlı Müslüman, ülkeyi terk ederek Bangladeş'e sığınmıştı.
Birleşmiş Milletler'in New York'ta gerçekleşen Genel Kurulu'na katılmayan Aung San Suu Kyi, bunun yerine televizyonlardan yarım saatlik bir demeç verdi. Suu Kyi, "Eyalette barış, istikrar ve hukukun üstünlüğünü yeniden sağlamak amacımıza bağlıyız" diye konuştu.
Çatışmaların ortasında kalan siviller için de derin bir üzüntü duyduğunu söyleyen Suu Kyi, Müslümanlarla konuşarak neden ülkeyi terk ettiklerini sormak istediğini dile getirdi.
5 Eylül'den bu yana bölgede "hiç silahlı çatışma yaşanmadığını ve operasyon yapılmadığını" söyleyen Suu Kyi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Toplu göçün nedenini merak ediyoruz. Kaçanlarla olduğu gibi, kaçmayanlarla da konuşmak istiyoruz. Arakan'da evlerinde kalan ve göçe katılmayan çok sayıda Müslüman olduğuna ilişkin çok az şey biliniyor."
Suu Kyi, konuşması sırasında sayıları 1.1 milyona ulaşan Müslüman azınlıklar için "Arakanlı Müslümanlar" tanımını kullanmadı.
Arakanlı Müslümanlar, Myanmar'daki Budistler tarafından Bangladeş'ten buraya gelen yasadışı göçmenler olarak görülüyor. Büyük çoğunluğu da Myanmar vatandaşı sayılmıyor.
Ülkede demokrasi talep ettiği için 15 yıl boyunca ev hapsinde tutulan ve Nobel Barış Ödülü sahibi Suu Kyi'nin şiddeti engelleyecek adımlar atmaması, Batı'daki destekçileri tarafından da tepki çekmişti.
Myanmar ordusu sadece bölgeden isyancıları çıkarmak istediklerini söylerken, ordu sivilleri hedef almakla suçlanıyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, aksi takdirde krizin "etnik temizliğe dönüşeceğini" ve "tam anlamıyla korkunç bir trajedi" yaşanacağını söylerken, Suu Kyi ise, Arakan krizinin "yanlış bilgilerden oluşan buzdağı" tarafından büyütüldüğünü, "sahte haberlerin teröristlerin çıkarlarına hizmet ettiğini" öne sürmüştü.