Dünya

Musul'dan sonra Irak'ta IŞİD

IŞİD'in Musul'dan çıkarılması, örgütün geleceği ve Irak için ne anlama geliyor. Uluslararası ilişkiler uzmanı Serhat Erkmen DW Türkçe için değerlendirdi.

11 Temmuz 2017 19:38

Iraklı yetkililer, 9 Temmuz 2017'de IŞİD'in Musul'dan tamamen çıkarıldığını ilan ettiler. Başbakan Haydar el İbadi askeri üniformalar içinde Musul'u ziyaret etti ve ülke genelinde büyük sevinç gösterileri düzenlendi. Irak hükümeti, IŞİD'e karşı nihai zaferini ilan etmeye hazırlanırken; gerçekten IŞİD Irak'ta tamamen bitiyor mu? Bu sorunun yanıtı önemli çünkü gelecekte yaşanabileceklere ışık tutacak.

IŞİD'in Musul'u kaybetmesi ne anlama geliyor?

IŞİD'in Musul'dan çıkarılması kesinlikle önemsenmeli. Dünya genelinde IŞİD'in dönüşüm geçirdiğine ve Irak ile Suriye'deki toprak kayıplarının örgütün sonunu getirmediğine dikkat çekiliyor. Bu analizin en önemli noktası IŞİD'in bu iki ülke toprakları dışına taşacak bir örgütlenme, eleman temin etme ve eylem geliştirme becerisi. Fakat, önemli bir noktayı unutmayalım. IŞİD, Irak'ta tam olarak bitirilemedi.

Mayıs 2015'te IŞİD'in o dönemdeki sözcüsü Ebu Muhammed el Adnani, örgütün toprak kaybetmesi halinde neler olabileceğine dair üstü kapalı mesajlar içeren bir konuşma yapmıştı. ABD ve Rusya'nın desteğini alan hükümetlerin veya grupların ekonomik ve askeri üstünlüklerini nihai olarak sahaya yansıtacakları belliydi. Yani; IŞİD, bir yandan "devletleşme" süreci içine girdiğini iddia ederken, diğer yandan da en iyi bildiği şeye yani "uzun süreli bir gerilla savaşı"na hazırlık yapmaya başlamıştı. Bu olgu, örgüt hâlâ önemli bir toprak parçasını elinde bulundurduğu sürece çok göze çarpmıyordu. Ancak 2017 başından itibaren yeni bir olgu dikkat çekmeye başladı. Bu olgu, IŞİD'in Irak'ta daha önce kaybettiği bazı alanlarda tekrar "gerilla savaşı" tipinde terör eylemleri başlatmasıydı.

Musul'un IŞİD için sembolik olduğu kadar ekonomik olarak da büyük bir kayıp olduğu açık. Binlerce militanını, yüzlerce ton silah ve mühimmatını, meşruiyet sembolü olarak kullandığı alanları ve destek bulabileceği ya da aralarında saklanabileceği yüz binlerce Iraklıyı kaybetti. Neresinden bakılırsa bakılsın, Musul'u kaybetmenin IŞİD için çok önemli bir sorun yaratacağı unutulmamalı. Fakat, örgütün sadece dış dünyada değil Irak'ta da yeni bir döneme girdiği görülüyor.

IŞİD, Irak'ta nasıl bir dönüşüm geçiriyor?

IŞİD'in Irak'ta aldığı yeni hâli anlamak için üç faktöre odaklanalım: Liderlik, askeri hareketlilik ve yeni örgütlenme.

El Adnani'nin Mayıs konuşmasında üstü kapalı işlediği "Savaşı kaybedersek çöllere döneriz" teması, 2016 ortasından sonra örgütün yayın organlarında (özellikle dergilerinde) gittikçe açık bir biçimde ele alınmaya başladı. Son döneme gelindiğinde bu yaklaşım iyice açık bir hale geldi. Ebu Musab el Zerkavi'nin yazılarından yapılan uzun alıntılar ve "Zerkavicilik" kavramı IŞİD'in taktiksel dönüşümü açısından dikkatlice okunmalı. Irak El Kaidesi Zerkavi döneminde henüz "devletleşme" evresine geçmemiş, gerilla savaşı tekniklerine başvurarak Irak hükümetine karşı yoğun bir yıpratma kampanyasına girişmişti.

Bu zihniyetin uzantısını sahadaki askeri hareketlilikte de görmek mümkün. Yaklaşık 8.5 ay önce Musul Operasyonu başladığından örgütün son bir yıldaki saldırılarının büyük bir kısmı doğal olarak Musul'da gerçekleşti. Ancak örgüt Musul'da toprak kaybetmeye başladıkça saldırılarını Irak'ın diğer kentlerine yaydı. Örneğin son bir ay içinde Irak'ta yaptığı 32 intihar saldırısının 15'ini Musul'da gerçekleştirirken; geri kalanını diğer şehirlerde (Selahattin 6, Anbar 4, Diyala 3, Babil 3 ve Kerbala 1 olmak üzere) yaptı.

ABD'de yayımlanan bir raporda yer alan verilerden Mayıs 2017'e kadar örgütün Musul dışındaki saldırılarının sırasıyla Beyci, Ramadi, Sincar, Rutba, Hit, Tıkrit, Karatepe, Felluce ve Celevle'de yoğunlaştığı anlaşılıyor. Sonrası için bizim yaptığımız çalışmada ise son iki ayda Musul dışında saldırıların sırasıyla Beyci, Şırgat, Balad-Duhuliye Yolu, Tarimiye, Rutba, Karatepe, Bakuba, Beledruz Tıkrit, Rutba, İskenderiye-Yusufiye arası ve Hit'e odaklandığı görülüyor. Muhtemelen, bu ilçe, kasaba ve köyler birçok okuyucu için hiçbir anlam ifade etmeyebilir. O zaman şunun altını çizelim; yukarıda belirtilen yerler, Irak'ta 2003 sonlarından itibaren içlerinde Ebu Musab el Zerkavi'nin Tevhid ve Cihad'ının da bulunduğu silahlı grupların eylem sahalarının neredeyse aynısı.

IŞİD köklerine dönüyor

2004'ten sonra artan saldırıların örgütün temellerini oluşturduğu ve Zerkavi'nin ölümünden sonra 2006'da "Irak İslam Devleti"ne dönüştüğü dikkate alındığında, IŞİD en iyi bildiği şeyi yapıyor. Köklerine geri dönüyor. Onu geçmişte dağılmaya yüz tuttuğu ya da yeterince gelişmediği zamanlarda canlı tutan faktör olan "Irak hükümetine karşı gerilla saldırıları biçiminde terör eylemleri" yapma stratejisi IŞİD'in gelecek döneminin anahtarı.

Ancak askeri hareketliliğe ilişkin veriler tek başına yeterli değil. Bu durumda örgütün lider kadrosundaki değişime de bakılmalı. Önceden de yazdığımız gibi örgütün Irak İslam Devleti'nden IŞİD'e dönüşme evresindeki üst düzey yöneticilerinin yüzde 80i öldürüldü ya da yakalandı. Bu döneme ilişkin çalışmalarda IŞİD'in Zerkavi'nin örgütünün "Baaslaştırılması"nın sonucu olduğu iddiası epey yaygın. Fakat yeni liderliğe baktığımızda karşımızda iki önemli gösterge var. Küresel eylemlere önem vermesi beklenen örgütün dokuz kişilik Şura Konseyi'nin altısı hâlâ Iraklı diğerleri ise Ürdün, Suudi Arabistan ve Bahreyn vatandaşı. Üstelik dokuz üyenin dördünün Baas'la ilişkisi yok. Tersine Zerkavi'nin Irak'ta ilk örgütlendiği dönemden, hatta öncesinden beri onun yanındalar. Örgütün Suriye ve Irak sorumluları Zerkavi'ye çok yakın kişilerden oluşuyor. Bu 2014'ten bir takım farklılıklar taşıyor.

Elbette örgütün lideri hâlâ Ebubekir Bağdadi, ancak Rusya'nın iddiası doğruysa onun yerine örgütün başına geçirilecek kişiyi belirleyecek ekip "devletleşme" sürecinden ziyade örgütü yeniden gevşetip uzun süreli bir savaşa hazırlayabilecek nitelikte kişilerden oluşuyor.

IŞİD'in merkezini taşıdığı bölge

Örgütlenme ve liderliğe ilişkin son bir nokta ise IŞİD'in merkezini taşıdığı bölgeye dair. IŞİD'in 2016'dan bu yana 11 üst düzey yetkilisi bombardıman ya da özel kuvvet operasyonlarında öldürüldü. Bunlardan yedisi Rakka'nın güneyinde, Deir Ez Zor-Batı Anbar arasındaki bölgede öldürüldü. Bir başka ifadeyle örgüt bir süredir merkezini ve en azından kritik isimlerini en iyi bildiği ve güvende hissettiği alana taşımış durumda. Bu bölgenin önemli özellikle 2010'dan sonra örgütün toparlanma evresi için çekildiği alanı da içerecek bir demografik ve fiziksel yapıya sahip olması.

Özetle, IŞİD'in Irak'ta büyük bir darbe aldığı kesin. Telafer ve Havice'den de çıkarılınca Irak'ta kontrol ettiği önemli bir merkez kalmayacak. Fakat, bu örgütün yok olduğu anlamına gelmiyor. Unutmayalım, Musul, ABD Irak'ı işgal ettiğinden bu yana en az üç kez kurtarıldı. Bu kurtuluşun kalıcı olması için IŞİD'in analizi iyi yapılmalı. Aksi takdirde Irak bir sonraki dalgaya dayanamayabilir.

© Deutsche Welle Türkçe

Serhat Erkmen

Doç. Dr. Serhat Erkmen Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı olarak görev yapmakta.