T24 - Mustazaf-Der Genel Başkanı Mehmet Hüseyin Yılmaz, "Başörtüsü ilköğretim okullarında serbest bırakılmalı" dedi.
Merkezi Diyarbakır'da bulunan Mustazaflar ile Dayanışma Derneği (Mustazaf-Der) Genel Başkanı Mehmet Hüseyin Yılmaz, türbanın ilköğretim okulları dahil hayatın her alanında serbest bırakılmasını istedi.
Diyarbakır'daki 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından geçen Nisan ayında ‘Terör örgütü Hizbullah'ın amacı doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu' gerekçesiyle kapatılmasına karar verilen, itiraz üzerine dosyası Yargıtay'a gönderilen Mustazaf-Der Genel Başkanı Mehmet Hüseyin Yılmaz, Diyarbakır'da düzenlediği basın toplantısında derneklerine karşı haksız ve mesnetsiz iddialarda bulunulduğunu öne sürdü. Bazı kesimlerin kendilerine insafsızca saldırdığını iddia eden Yılmaz, şöyle dedi:
“Başörtüsü sorununu çözme becerisi gösteremeyenler, beceriksizliklerini örtbas etmek için, hak arama mücadelesi veren aile ve mağdurlara sahip çıkan derneğimizi provokatörlükle suçlamışlardır. Hiç kimse kılık- kıyafet nedeniyle başörtülü çocukları okullara almamazlık yapamaz. Çocukları okullara almayan, sınıftan çıkaran, ikna odalarına alan, ailelerini tehdit edenler suç işliyor. Bölgede binlerce kız çocuğu okula gitmiyor, gidemiyor. Okula gitmeme sebepleri arasında başörtüsü sorunu birinci nedendir. ‘Haydi, kızlar okula’ kampanyası yapanlar, eğer samimiyse başörtüsü engellinin kaldırılması için çaba göstermeli ve ‘Baydi başörtülü kızlar siz de örtünüzle birlikte okula’ demelidir. Okula giden ve gitmeyen diye bir ayırımı yoktur. Başörtüsünün, tesettürün toplumsal hayatın her yerinde serbest olması gerektiğine inanıyoruz. Evde, sokakta, çarşıda, pazarda, okulda, işte tesettüre riayet edilmesi İslam'ın emridir. Namaz, oruç gibi bir farzdır. Başını örtmeyene kimsenin karıştığı yok. İtirazımız kızlarımızın başını zorla açtırmak isteyenleredir. Başörtüleriyle okumak isteyen kızlarımıza elbette sahip çıkacağız ve bu haklarını savunacağız. Bugüne kadar haksızlığa uğrayan hiçbir Müslüman’ın sorununa eğilmeyenler, statükonun savunuculuğunu yaparak, hak ihlallerinin devam etmesine seyirci kalanlar, başlarını örtükleri için, kızlarımıza ve ailelerine aslan kesilmektedirler. Bu olay ile gerçek kişilikleri ortaya çıkan, milli şef dönemi özlemcisi, eşcinsel dostu, komünist bozması, faşist zihniyetliler, kızlarımızı ailelerinden almakla tehdit etmeye cüret etmektedir. Aklı başında hiç kimse böyle bir işe kalkışmaz/kalkışamaz. Çocuklarımız bizimdir, hiçbir güç onları bizden alamaz.”
Mustazaf-Der Genel Başkanı Yılmaz, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın yaptığı açıklama ardından istifa etmesi gerektiğini öne sürdü. Yılmaz, örtünmenin Allah emri olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Hiçbir otorite buna kısıtlama getiremez. Tesettür İslami, hem de insani bir haktır. Kimin nasıl ve hangi yaşta örtüneceğine devlet karışamaz. Örtünmenin şekli ve sınırlarını sistem, parti, kişiler belirleyemez. Bir Müslüman'ın ne zaman nerede ve nasıl örtüneceğini, örtünün sınırlarını, ölçüsünü belirleyen tek otorite Allah'tır. Bunun zamanını ve şartlarını da Kuran'da belirtiyor. Bu nedenle başörtüsü (tesettür) ilköğretim dahil toplumsal hayatın her alanında serbest bırakılmalıdır. TBMM'de bir an önce bir araya gelinip sorunun çözelmesi gerekmektedir. Yoksa halk. sivil toplum kendi yöntemiyle bu sorunu çözecektir. Halkın çözüm şekline, şekillerine de engel olmaya kalkmayın. Hukuki dayanaktan yoksun keyfi, fiili bir yasak uygulanıyor. Fiili yasaklar, fiili karşı çıkışla, keyfi uygulamalara uymamakla olur. Aile ve kızların başörtüsüyle okuma talebi ve yönetmeliklere karşı çıkmaları bireysel sivil itaatsizlik eylemi olarak kabul edilmelidir. Nihayetinde başörtüsünü yasaklayan hiçbir Anayasa ve yasa maddesi yoktur.”