İkinci “Ergenekon” davasının tutuklu sanıklarından eski Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek, 6 çocuğu ve 16 torunu olduğunu belirterek, “70 yaşından sonra herhalde bir yere kaçacak değilim. Tahliyemi istiyorum” dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada konuşan Özbek, 1971 yılında sendikacı olduğunu, 1975 yılından beri 34 sene Türk Metal Sendikası'nın genel başkanlığını yaptığını ifade ederek, 1985 yılından itibaren de devlet korumasında olduğunu kaydetti.
Özbek, 320 bin üyesi ile Türkiye'nin en güçlü sendikası olduklarını belirterek, şöyle devam etti:
“38 yıllık sendika hayatım boyunca 1 defa karakola gitmedim. Yasa dışı hiçbir eyleme katılmadım, yasa dışı hiçbir örgüte üye olmadım. Bizim fikrimiz zikrimiz belli. Bizim için devlet var olsun, gerisi önemli değil. 70 yaşında ve şeker hastasıyım. İnsülin kullanıyorum. Sabit mekanım var. 6 çocuğum ve 16 torunum var. 70 yaşından sonra herhalde bir yere kaçacak değilim. Bu devletin, milletin sevdalısıyım. Tahliyemi istiyorum.”
Özbek, milliyetçi, muhafazakar bir insan olduğunu belirterek, sendikanın bütün bürolarındaki evrakların dava dosyasında belge olarak yer aldığını, yasa dışı ve yasal her türlü kurumun sendikaya görüşlerini gönderdiğini, sendika yöneticileriyle yaptığı konuşmaların da suç olamayacağını dile getirdi.
Tutuklu sanık emekli Albay Levent Göktaş, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ile örgütsel irtibatı olduğu yönünde iddiaların bulunduğunu ifade ederek, Kanadoğlu'nun bu davadaki durumunun ne olduğunu öğrenmek istediğini söyledi.
Aynı zamanda avukat olan Göktaş, içeriğinde çok önemli bilgi olduğu söylenen ve birlikte çalıştığı bürosundaki bir avukatın odasında, masa üzerinde alelade bir şekilde açıkta bulunan bir DVD nedeniyle 8 ayı aşkındır tutuklu olduğunu kaydetti.
Bazı kişilerin özel hayatlarına yönelik bilgilerin yer aldığı bu DVD'nin içeriğini de savcılık tutanağında öğrendiğini dile getiren Göktaş, “savcıları vurun” dediği iddiasıyla Poyrazköy'deki kazılar nedeniyle 5 kişinin tutuklandığını, Levent Bektaş'a kesinlikle böyle bir şey söylemediğini, Bektaş'ın Silivri Cezaevi'ne kendisini görmeye gelmediğini anlattı.
Tutuklu sanık Kurmay Albay Mustafa Koç, jandarma içerisinde Cumhuriyetçi Çalışma Grubu adında bir oluşumun olmadığını söyledi.
Koç, Jandarma Genel Komutanlığına böyle bir oluşumun olup olmadığının sorulduğunu, verilen cevapta ise böyle bir oluşumun olmadığının belirtildiğini kaydetti.
Avukatların beyanları:
Sanıkların beyanlarının ardından söz alan Mustafa Balbay'ın avukatı Aydın Metin, üçüncü iddianamede dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün savcılara verdiği ifadeler doğrultusunda, müvekkili hakkında iddiaların bulunduğunu söyledi.
Avukat Metin, iddianamede, Balbay ile ilgili bölümde müvekkilinin Mayıs 2003'te gazetesinde “Genç subaylar tedirgin” başlıklı haber yaptığının yer aldığını ve savcılığın iddianamede “Bu haberi yapmak suretiyle varlığı iddia edilen örgütün amaçları ve istekleri doğrultusunda bir darbe hazırlama gayreti içinde olduğu” şeklinde yorumda bulunduğunu kaydetti.
Özkök'ün ifadesine göre o dönemde TSK içinde bir takım sıkıntıların olduğunun yer aldığını anlatan Metin, “Balbay'ın yaptığı haber doğru. Balbay'ın olsa olsa bu haberden dolayı ödüllendirilmesi gerekir. Bu haberden dolayı tutuklandı” dedi.
Duruşma sanık avukatlarının beyanlarıyla devam ediyor.