Gündem

Müslüman Kardeşler iktidara gelmeli

Hüsnü Mübarek, Mısır halkından ve uluslararası toplumdan gelen baskılara dayanamayarak geri adım attı...

04 Şubat 2011 02:00



Emre Çalışkan - T24 

Londra - Hüsnü Mübarek, Mısır halkından ve uluslararası toplumdan gelen baskılara dayanamayarak geri adım attı. Yeni hükümet kuruluncaya kadar ülkesinin başında kalmayı ve sonrasında bırakmayı planlıyor. Mısır halkı ise Mübarek’in en kısa sürede başkanlık sarayından inmesini istiyor.

Osmanlı Valisi Mehmet Ali Paşa ile başlayan modern Mısır tarihinin en uzun süre görev yapan lideri için kaçınılmaz son gözüküyor. Mübarek sonrası dönem için Batılı ülkeler şimdiden kaygılı. Oluşacak siyasi boşluğu Müslüman Kardeşler’in doldurup iktidara gelmesinden korkuluyor. Aksine Mısır ve Ortadoğu’nun dönüşümü için iktidara Müslüman Kardeşler gelmeli. 

Mısır’daki gelişmeler tüm dünyanın yakın takibinde. New York Times dünkü başyazısında yeni Mısır Hükümeti’nin Amerikan dostu olup olmayacağını sorarken; Financial Times İslamcı gruplarla diyalog kurulmasına işaret ediyordu. Independent ise küresel mali krizi önceden tahmin eden iktisatçı Prof. Nouriel Roubini atıfta bulunarak “Orta Doğu'da özgür seçimler ve demokrasi deneyiminin düş kırıklığı yaratan sonuçları var” diyordu. 


Mısır ekonomisi

Mısır’da bu gelişmeler yaşanırken petrol fiyatları iki senenin en yüksek noktasına gelerek varil başına 100 doların üzerine çıktı.  Mısır’daki olaylar şimdiden piyasaları kaygılandırıyor. Mısır dünyanın önde gelen petrol üreticilerinden biri olmasa da bölgedeki konumu itibariyle piyasa dengesi için önemli bir rol oynuyor.  Arap-İsrail sorunu nedeniyle 1956’daki Süveyş Kanal krizi ve sonrasında yaşanan istikrarsızlık tüm dünya ekonomisi derinden etkilemişti.

Süveyş Kanalı, gemiler için Asya’dan Avrupa’ya açılan en kısa yol. Dünyadaki deniz ticaretinin yüzde 8’i kanal üzerinden yapılıyor. Bu toplam petrol ve petrol ürünleri ticaretinin yüzde 15’ine karşılık geliyor.  Diğer yüzde 5 petrol ticareti ise Süveyş Akdeniz Boru Hattı olarak bilinen Mısır’daki Sumed hattından akıyor. 

Mısır ekonomisi genel olarak petrol ve petrol ürünleri, tekstil, ham pamuk, metal ürünler ve tarım ürünleri ihracatına dayanıyor. 80 milyon nüfusun 60 milyonunun Nil kenarındaki şehirlerde yaşadığı Mısır halkının yüzde 20’sinden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ayrıca Mısır’da işsizlik oranı yüzde 10. Bu şartlar altında iktidara gelen kim olursa olsun Mısır’ın belli başlı üç ana kaynağını kesmesi oldukça zor gözüküyor: Süveyş Kanalı’ndaki ticareti, turizmi ve Amerikan yardımını. 

Mısır’da Mübarek sonrası için en güçlü ve organize hareket olarak Müslüman Kardeşler gözüküyor. Tıpkı diğer İslami gruplar Hamas, Hizbullah gibi Müslüman Kardeşler de “devlet içinde devlet” şeklinde bir yapıda örgütleniyor. Devletin yardım götürmediği/götüremediği Mısır halkının yoksul kesimine Müslüman Kardeşler ücretsiz eğitim, sağlık, erzak yardımı ve kültürel etkinlikler gibi çok çeşit alanda yardım götürüyor. Bu sebepten Mısır gibi zor ekonomik koşulların geçerli olduğu ülkede Müslüman Kardeşler’in milyonlarca üyesi veya destekçisi var. 


Türkiye ve Hamas örneği

Ortadoğu’da İslamcı yönetimlerin iktidara geldiği iki önemli örnek var: Türkiye ve Filistin. Türkiye’de Refah Partisi İsrail ve Batı karşıtı söylemlerine karşın 1995 yılında oyların yüzde 21’ini alarak 158 sandalye ile iktidara geldi. Necmettin Erbakan’ın başbakanı olduğu Refah-Yol Hükümeti neredeyse 1 yıl sürdü. Bu süre içinde yurt içinden ve yurt dışından çeşitli eleştirilere maruz kaldı. “Post-modern” darbeye tanıklık eden Erbakan Hükümeti İsrail karşıtı söylemlerine karşın İsrail ile tarihi bir anlaşma imzaladı. Erbakan, daha sonra bu güvenlik anlaşmasının asker baskısıyla yapıldığını iddia etmişti. Refah Partisi’nin kapatılması sonrasındaki süreçte ayrışan parti şu anki AKP Hükümeti’nin temelini oluşturdu. Akademisyen Hakan Yavuz, Refah Partisi’nin kapatılması sonrasında Türkiye’deki İslamcıların temel hak ve özgürlüklerini aramak için yönlerine AB’ye doğru döndüğüne inanıyor. Bu sayede yeni oluşumlar da Meclis çatısı altında hak aramayı sürdürdü.

Hamas ise 2006 yılında yapılan seçimler sonrasında 132 sandalyeden 74’sini kazanarak hükümeti kurma görevini kazandı. Hamas’ın bu tarihi zaferi, Batı’da tepkiyle karşılandı. İsrail’i  tanımayan, terör faaliyetlerinde bulunan örgütün iktidara gelmesinden sonra AB ve Amerika Yönetimi Filistinlilere verilen maddi yardımı kesti.  Fakat, Hamas iktidara geldikten sonra İsrail devletinin varlığını tanıyan 1967 sınırlarını tanıyacağına yönelik çağrılar yapmıştı. Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas, hükümeti bypass edip teknokrat atayarak hükümetin çalışmalarını denetlemeye çalıştı. Fetih ve Hamas arasındaki çatışmalar sonrasında Hamas Gazze’de kontrolü ele geçirdi fakat Filistin Hükümeti’nden dışlandı.

Mübarek sonrasındaki Mısır’ı da benzer tehlikeler bekliyor. İktidarda bir Müslüman Kardeşler, örgütün dönüşmesi için büyük bir fırsat olabilir. Fakat, Hamas gibi benzeri sistem dışına itilecek bir Müslüman Kardeşler sadece Mısır için değil tüm Ortadoğu için tehlike oluşturabilir. 


Diğer İslami gruplar

Takvir val-Hijra  Müslüman Kardeşler’den ayrılarak 1942 yılında Şükri Mustafa tarafından kuruldu. Tanzim al-Cihad Muhammad Abd al-Salam Farj tarafından kuruldu. Eski Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ı öldüren grup da Müslüman Kardeşler’den kopan grup al-Cihad’tı. Şeyh Ömer Abdul Rahman’ın dini lideri olduğu Cemaat İslamiye ise 1970 yılında ortaya çıkan İslami gruplardan biriydi. Bu grupların ortak özelliği Mısır’da kanlı eylemler gerçekleştirmesiydi. Ama etkileri sadece Mısır ile sınırlı kalmadı. Al-Kaide’den diğer İslami gruplara kadar İslami terörün küreselleşmesini sağladılar. İdeolojilerini tüm dünyaya yaydılar.

Müslüman Kardeşler, her zamanki şekilde düşük profilli bir başkaldırı yönetiyor Mısır’da şu an için. Örgüt ortaya çıkıp tepkileri üzerine çekerek, Mısır’daki süreci baltalamak istemiyor. Buna karşın seçimler sonrasında büyük ihtimalle en güçlü çıkacak grup ise Müslüman Kardeşler olacaktır. Sadece Mısır’ın değil, Ortadoğu’nun en büyük İslami hareketinin demokratik seçimlere katılarak Meclis’te olması bölgenin geleceği ve istikrarı için büyük bir fırsat. Mısır’ın içinde bulunduğu şartlar tıpkı diğer İslamcı hükümetler de olduğu gibi Müslüman Kardeşler’i de “reelpolitik” içinde hareket etmeye zorlayacaktır. Aksi takdirde Müslüman Kardeşler’e karşı uygulanacak uluslararası baskı yeni otoriter rejimlere ya da İslami hareketlerin daha da radikalleşmesine sebep olacaktır.