Ekonomi

MÜSİAD Başkanı Olpak: Çözüm süreci dönüşüm sürecidir

Kürt sorunun çözüm sürecine ilişkin olarak da görüşlerini açıklayan MÜSİAD Başkanı, "Süreç sadece terörün sonlandırılması değil, Türkiye’nin geleceğinin yeniden şekillendirilmesi sürecidir. Biz de bu sürece destek veriyoruz, vereceğiz” diye konuştu.

13 Mart 2013 22:11

Rekabet Kurulu’nun kredi ve mevduat faizinin ortak belirlenmesine ilişkin olarak bankalara verdiği 1.1 milyar TL’lik ceza, özel sektörde de yankı buldu. Rekabet Kurulu’nun varlığının Türkiye için bir şans olduğunu dile getiren Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Nail Olpak, faiz giderleri nedeniyle zarar eden şirketlerin de bireysel olarak bankalara dava açabileceğini söyledi. SKYTURK360’ta Aram Ekin Duran’ın sorularını yanıtlayan MÜSİAD Başkanı Olpak, “Zaman zaman birilerinin canı yansa da, Artık insanların ya da kurumların canlarının istediği gibi faaliyet yapamayacakları bir ortama doğru gidiyor olmak, Türkiye’nin geleceği açısından oldukça önemli” dedi.

Kürt sorunun çözüm sürecine ilişkin olarak da görüşlerini açıklayan MÜSİAD Başkanı, “Bugüne kadar akıtılan kanın hiçbir şekilde telafisi olmaz. Ama bundan sonra süreç sadece terörün sonlandırılması değil, Türkiye’nin geleceğinin yeniden şekillendirilmesi sürecidir. Biz de bu sürece destek veriyoruz, vereceğiz” diye konuştu.

İşte MÜSİAD Başkanı Nail Olpak’ın açıklamalarından satırbaşları:

 

Cezanın miktarı önemli değil

 

“Rekabet Kurulu gibi bir kurulun Türkiye’de faaliyette olmasının çok pozitif bir yanı olduğunu bir kenara not etmek gerekir. Zaman zaman birilerinin canı yansa da, artık insanların ya da kurumların canlarının istediği gibi faaliyet yapamayacakları bir ortama doğru gittiğini görmek, Türkiye’nin geleceği açısından oldukça önemli. Kesilen cezanın miktarı da beni o kadar fazla ilgilendirmiyor. Azdı fazlaydı tartışmasına girmenin gereği yok.”

 

Şirketler zararları için dava açabilir

 

“Bireysel bazda kayıplar söz konusuysa, onların bireysel takip edilmesinin daha doğru olacağı kanaatindeyim.Kurumların bu işin içerisinde olması, bizim ve benzeri kurumların işin içerisinde olması ne kadar sağlıklıdır bilemiyorum. Bir de insanlar şöyle bakar iş aleminde: Açacağım davanın karşılığında, kazanacağımla vereceğim emek birbirini kurtarıyor mu, kurtarmıyor mu? Aksi takdirde insan beş liralık bir kaybı için de o işi bir ar meselesi haline getirip dava açabilir ama iş adamı genel itibariyle böyle bakmaz olaya. Kazancımı veya kaybımı ne şekilde dengeliyorum diye bakacaktır. Varsa bir artısı gelecektir. Onlar kendi takdirleridir diye bakıyorum.”

 

Çözüm süreci, dönüşüm sürecidir

 

“Biz çözüm sürecini şöyle değerlendiriyoruz: Elbette olayın çok acı bir tarafı vardır, kanla ilgili, hayatların kaybedilmesiyle ilgili bir tarafı vardır. Bunun hiçbir şekilde telafisi olamaz. Yani bir hayatın maddi karşılığı veya herhangi bir karşılığı yoktur. Bu anlamda çok önemli bulduğumuzu söylemek isterim. Biz sürece sadece terörün sonlandırılması değil, Türkiye’nin geleceğinin yeniden şekillendirilmesi süreci olarak bakıyoruz. Sadece doğu ve güneydoğu bölgesinin sorunlarının çözülmesi değil, ki çözülmelidir; terörün dışındaki sorunlar da o bölgede çözülmelidir. Biz her türlü ayrımcılığa bugüne kadar din, dil, ırk türü ayrımcılığın tümüne karşı çıkmış bir derneğiz. Aynı çizgimizi sürdürüyoruz. Çözüm sürecine iş dünyası olarak biz net bir şekilde destek verdik, vermeye de devam ediyoruz.”