Ekonomi

MÜSİAD: Avrupa'yla kurduğumuz güçlü ticaret ağı, hiçbir konuya kurban edilmemeli

"Avrupa'yla olan ilişkilerimizi mümkün olduğunca olumlu bir çizgide tutmak istiyoruz"

24 Ekim 2017 16:02

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye'nin AB'ye üye olma isteğinde ve kararlılığında artış olduğunu söyledi. Kaan, "Avrupa'yla kurduğumuz güçlü ticaret ağı, hiçbir konuya kurban edilmemeli" ifadesini kullandı.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, "Avrupa'yla kurduğumuz güçlü ticaret ağımız, hiçbir konuya kurban edilmemeli." dedi.

Kaan, MÜSİAD'da ilk kez gerçekleşen Avrupa Birliği (AB) Dış Ticaret Müşavirleri toplantısındaki konuşmasında, Türkiye'nin AB'ye üye olma isteğinde ve kararlılığında her zaman artış olduğunu, fakat AB tarafında maalesef aynı tutumun söz konusu olmadığını söyledi.

AB'nin tavrının başından bu yana bir dalgalanmada seyrettiğini bildiren Kaan, "Bu seyir, özellikle son birkaç yılda Türkiye'nin kaderiymiş gibi bize kabul ettirilmeye çalışıldı. Taraflar arasındaki siyasi çekişmelere de dikkat çekmek istiyorum. Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini önemseyen bir sivil toplum kuruluşuyuz. Defaatle ifade ettiğimiz gibi, AB'nin de Türkiye'ye ihtiyacı var. Türkiye, 4 saatlik uçuş güzergahına bakıldığında 56 ülkenin merkezinde, bu coğrafyanın tam merkezinde. AB ile Türkiye'nin ilişkilerinin iyi olması, aynı zamanda AB'nin Körfez ülkeleri ve Türki Cumhuriyetlere açılması anlamına gelir. AB'nin Türkiye'den vazgeçmemesi gerekiyor." diye konuştu.

Kaan, Türkiye'nin 2023 hedefleri çerçevesinde dünyanın ilk 10 ekonomi arasına girme hedefini anımsatarak, iş adamları olarak ekonomik ilişkilerin ve ticari ortaklıkların, siyasi çekişmelerle zedelenmesini doğru bulmadıklarını ifade etti.

MÜSİAD'ın yaygın sivil toplum kuruluşu olduğunu vurgulayan Kaan, şunları kaydetti: 

"Birçok ülkede, birçok farklı bölgede varlık gösteriyoruz. Bu ülkelerdeki siyasi, ekonomik gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu gelişmelere karşı tavrımızı da şeffaf bir şekilde ortaya koyuyoruz. Sivil toplum kuruluşu olmanın yanı sıra bir lobi kuruluşu olara da hareket ediyoruz. Ülkeler arası ilişkiler, bireyler, kurumlar arasındaki ilişkiden farklı olarak stratejik yürür. Dolayısıyla, yıllar içinde emek vererek belli bir noktaya taşıdığımız dış ticaretimizin, ülkelerin siyasi tutumundan dolayı zarar görmesi bizi en fazla etkileyen konulardan biri. Ticaret ve ekonomik ilişkiler, siyaset üstü bir konu olarak görülmeli ve buna göre tedbirler alınmalı. Türkiye bugün Avrupa'ya, başta gıda olmak üzere birçok ürün satıyor; aynı şekilde biz de satın alıyoruz. Dolayısıyla Avrupa'yla kurduğumuz bu güçlü ticaret ağımız, hiçbir konuya kurban edilmemeli. Biz MÜSİAD olarak, Avrupa'yla olan ilişkilerimizi mümkün olduğunca olumlu bir çizgide tutmak ve sürdürülebilir hale getirmek gerektiğine inanıyoruz."


"Türkiye, AB için stratejik bir öneme sahip"


Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Yücel de Türkiye'nin AB'ye katılım yönündeki stratejisinin değişmediğini belirterek, üyelik konusunun hükümetler üstü bir devlet politikası olduğunu söyledi.

AB'nin aslında bölgesel bir barış projesi olarak oluşturulduğunu vurgulayan Yücel, bu projenin artık küresel bir barış projesine dönüşmesi gerektiğini ifade etti.

Yücel, "Bölgede yaşananları dikkate aldığımızda bu projenin artık küresel bir barış projesine dönüşmesi gerekiyor. Türkiye, bu anlamda AB için stratejik bir öneme sahip. Bu nedenle Türkiye Avrupa Birliği üyesi olmak durumunda. Ancak bu sayede Avrupa Birliği küresel barış projesini dönüşebilecektir." şeklinde konuştu.

2005 yılında başlayan müzakere sürecinde gelinen aşamada sadece 16 fasıl açıldığını anımsatan Yücel, şunları kaydetti: 

"Ama birçok faslın siyasi blokajlar nedeniyle açılmadığını görüyoruz. Bu aslında Avrupa Birliği'nin genişleme politikası ile çelişen bir durum. Çünkü müzakere süreci, aslında aday ülkenin Avrupa Birliği üyeliğine hazırlanma sürecidir. Müzakere sürecinin bazı siyasi gerekçelerle bloke edilmesi, aslında aday ülkenin AB standartlarına yaklaşmasını engellemektir. Sonuçta üyelik kararı müzakerelerin sonunda verilecektir. Müzakere süreci ile üyeliği birbirine karıştırmamak gerekiyor. Olması gereken, müzakere sürecinin önündeki bütün engellerin kaldırılması ve Türkiye'nin her bir fasılda AB ile masaya oturması, AB'nin eleştirilerini bu resmi platformda Türkiye'ye iletmesidir. AB Türkiye'yi siyasi konular, insan hakları ve adalet konularında eleştiriyor. Ama bu eleştirilerin değerlendirmesi gereken resmi platform olan müzakere sürecinde 23. ve 24. fasılların açılmadığını görüyoruz. Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yaklaşımı konusunda bir samimiyet değerlendirmesini kendi içerisinde yapması gerekiyor."

"Aşırı sağın yükselmesi bizi endişelendiriyor"


Ahmet Yücel, aşırı sağın yükselmesinin AB'nin temel değerlerine zarar vereceğini belirterek, "Avrupa'da bazı ülkelerde aşırı sağın yükselmesi, Avrupa Birliği'nin geleceği açısından da bizi endişelendiriyor." dedi.

AB'nin üye adayı ülkelerle dayanışma içinde olması gerektiğinin altını çizen Yücel, 15 Temmuz'da gerçekleştirilen hain darbe girişiminde AB'den, Fransa'da terör saldırılarında gösterdiği dayanışmayı göremediklerini ifade etti.

Yücel, şunları kaydetti: 

"Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ekonomik entegrasyon ileri aşamada. Ekonomik entegrasyonun daha ileri aşamalara taşınması, siyasi anlamdaki sorunları giderecek, Türkiye'nin AB üyeliği hedefini de destekleyecektir. Gümrük Birliği'nin artık güncellenmesi sürecine girmesi gerekiyor. Gümrük Birliği'nde Türkiye karar alma mekanizmasında yer almıyor, bunun değişmesi gerekiyor. AB'nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmaları Türkiye'nin ekonomisine bir darbe. Çünkü Gümrük Birliği nedeniyle bu üçüncü ülkeden Avrupa Birliği'ne giren ürünler Türkiye'ye engel olmadan girebilmekte ancak Türkiye bu ülkeye gümrüksüz mal satamamaktadır. Bu adaletsizliğin de giderilmesi gerekiyor."

"Gümrük Birliği, ülkemiz için ciddi bir kazanım"


MÜSİAD Uluslararası Ticaret ve İşbirlikleri Komisyonu Başkanı Mehmet Zeki Güvercin ise Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde, iki aktör arasında yaşanan siyasi gerilimlerin ekonomik ilişkilere asgari düzeyde yansıması gerektiğini söyledi.

Güvercin, "Gümrük Birliği Anlaşması, anlaşmaya dahil olduğumuz günden günümüze kadar, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ekonomik ilişkileri yepyeni bir boyuta taşıyarak, ülkemiz için ciddi bir kazanım olmuştur. Avrupa Birliği'nden Türkiye'ye giren yabancı yatırımların hızlanmasında da etkili bir misyon üstlenen Gümrük Birliği Anlaşması, böylece söz konusu dönemde AB'nin, Türkiye'nin hem en büyük ticaret ortağı hem de en büyük yatırımcısı konumuna yükselmesinde önemli bir rol üstlenmiştir." değerlendirmesinde bulundu.