Gazeteci-yazar Murat Yetkin, yaklaşık bir ay öne başlayan 'Barış Pınarı Harekâtı'nın sonuçlarının "ilk bakışta göründüğü gibi olmayabileceğini" söyledi.
Yetkin bugünkü yazısında, "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yönetimine duyulan tepki, Türkiye’nin yalnızlaştırılmasıyla sonuçlanmayabilir" değerlendirmesinde bulunurken, ABD Temsilciler Meclisi'nin 29 Ekim’de Türkiye aleyhine oyladığı yaptırım ve Ermeni karar tasarılarının hedefinde Ankara değil, Başkan Donald Trump'ın da olabileceğini ifade etti.
Yetkin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:
Suriye topraklarında birinci ayını doldurmakta olan Türk askeri harekatının ortaya çıkmaya başlayan sonuçları, ilk bakışta göründüğü gibi olmayabilir. Dış politikada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yönetimine duyulan tepki, Türkiye’nin yalnızlaştırılmasıyla sonuçlanmayabilir. Keza iç politikada harekata verilen desteğin de Erdoğan’ın değil, muhalefetin güçlenmesine yol açma ihtimali bulunuyor.
Biraz açalım. Tablo şöyle:
1- ABD ve Rusya ile yapılan anlaşmalar PKK ve Suriye’deki uzantıları PYD/YPG’nin sınır boyunca özerklik ilanını engellese de uluslararası bilinirliğini artırarak ona meşru bir görüntü verdi. Batının silahlı Kürt hareketlerini bir kez daha kullanıp ortada bırakmasının getirdiği vicdan azabı, ya da timsah gözyaşından da kaynaklanan bu görüntü kalıcı olmayabilir. Nitekim, PKK’nın Kürtlerin tek temsilcisi gibi anılmasından rahatsız olan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani, 5 Kasım’da Erbil’de yaptığı bir konuşmada Türkiye’nin Suriye Kürtleriyle bir sorunu olmadığını, sorunun Suriye Kürtleri üzerinden meşruluk arayan PKK yüzünden çıktığını söyledi. AB ülkelerinin çoğu göstermelik ambargoları ise, geçmişte olduğu üzere ticari çıkarlarla geride kalabilir. Dolayısıyla şu anda Kuzey Amerika ve Batı Avrupa sokaklarındaki havayı kalıcı saymak yanıltabilir.
2- ABD Temsilciler Meclisinin 29 Ekim’de Türkiye aleyhine ezici çoğunlukla oyladığı yaptırım ve Ermeni karar tasarıları Türkiye’nin Suriye harekatı nedeniyle yalnızlaştırıldığı algısına yol açtı. Oysa tasarıların ABD Başkanı Donald Trump’ın azli kampanyasının parçası olma boyutu da bulunuyor. Bu nedenle Senato’dan ya da Trump’tan dönme ihtimali yok değil. Zaten Trump’ın Erdoğan’ı Kaşıkçı cinayetinde damadı Kushner’in adının geçtiği şantajı yüzünden desteklediği, ya da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı iken Ukrayna İçin lobi yaptığı iddialarının bir biri ardına ortaya atılması da böyle bir sıkışmayı gösteriyor.
Yetkin'in "Suriye harekatı: görünüşe aldanmayın" başlıklı yazısının tamamına buradan ulaşabilirsiniz