Gazeteci Murat Yetkin, Türkiye’nin PKK ile mücadelesindeki asıl dönüm noktasının Ankara’nın onlarca yıldır söyleyip yapamadığı, saldırıyı kaynağında önleme kavramına geçilmesi olduğunu yazdı.
Bunun yasal zeminde üç temel dönüşüm noktasıyla gerçekleştiğini ifade eden Yetkin, bunları şöyle sıraladı:
1- 26 Nisan 2014’te Resmî Gazetede yayınlanan kanunla MİT’e dış operasyonlar yetkisi verildi. En önemli dönüm noktası buydu.
2- 25 Ağustos 2017 tarihinde, Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu Başbakandan alınıp Cumhurbaşkanına bağlandı. Bunda PKK ile diyalogun 2015’te sona ermesi, 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi sonrası gelişmeler ve 16 Nisan 2017’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesi rol oynadı.
3- 9 Temmuz 2018’de MİT Müsteşarlığı, MİT Başkanlığı adını aldı, Başkan doğrudan Cumhurbaşkanına bağlandı.
Yasal zemin kurulduktan sonra üç ayaklı bir stratejiye geçildiğini söyleyen Yetkin, bunları da “önleyici mücadele”, “istihbarat diplomasisi”, “operasyonel dönüşüm” başlıkları altında değerlendirdi.
Yetkin, yazısının devamında da şunları kaydetti:
"Hep tartışılan, PKK sorunuyla Kürt sorununun aynı şey olmadığıdır. Örneğin, PKK’nin şiddet eylemlerini yürütme açısından ağır hasar aldığı, Doğu ve Güneydoğuda normalleşme eğiliminin başladığı görüntüsüne rağmen, anketlerde HDP’nin oy oranında düşme görülmüyor. Buna karşın AK Parti’nin Doğu ve Güneydoğu seçmeninde diğer muhalefet partilerine doğru çözülme başladığı görüntüsü var. Bu görünüm Kürt seçmenin maliyetinin çok yüksek olduğu onlarca yıldır görülen ayrılıkçı çözümler yerine ülke siyasetiyle meşru zeminde bütünleşme eğilimine girdiği izlenimi veriyor. Bu kuşkusuz, Türkiye’de demokratikleşme sürecine olumlu katkı anlamına gelir. Bu izlenim, en Kürt seçmeni nasıl çekebileceAK Parti’nin Cumhur İttifakı ortağı MHP’nin muhtemel itirazlarına rağmen Kürt seçmenden oy alma potansiyeli kadar ana muhalefet CHP’nin de Millet İttifakı ortağı İYİ Parti’ye rağmğine bağlı."
Yazının tamamını okumak için tıklayın.