Gazeteci-yazar Murat Yetkin, “Külliye müjdesi' üzerine çok espri yapıldı dünden bu yana, onları tekrarlamayacağım. Propaganda makinesinin kendilerine verdiği sözde bilgi ve analizler doğrultusunda “Külliye inşaatının” aslında ne kadar önemli siyasi mesaj içeren dahiyane bir taktik olduğunu yazan hükümet kontrolündeki medya mensuplarına da takılmayacağım. Çünkü bir adım geriye çekilip tabloya bakınca Külliye müjdesi ile uğraşmanın Erdoğan’ın yeni bir gündem değiştirme, yeni bir “cambaza bak” taktiği olduğu kanısına vardım." yorumunu yaptı.
Yetkin yazısında, "Neden mi? Erdoğan’ın Kıbrıs’ta Kıbrıs’a dair verdiği mesajlarda beklenmeyen bir şey yoktu. İki devletli çözüm için çalışacaklarını Maraş’ı açma müjdesi vereceklerini tekrarladı. Yalnız Maraş’tan bahsederken özellikle hukuk ve mülkiyet haklarını vurguladı; bunu hem AB hem ABD’yi sakinleştirmek amacıyla söyledi. Ama Erdoğan’ın KKTC’de bulunduğu süre içinde verdiği en önemli dış politika mesajları Afganistan üzerine oldu. 20 Temmuz’da, Kurban Bayramı namazını Hala Sultan Camiinde kıldıktan sonraki beyanları Afganistan tartışmalarını yeni bir safhaya taşıyordu." ifadesini kullandı.
Yetkin şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin daha önce ABD’nin çekilmesi ardından Afganistan’da Türk askerini de istemediğini Taliban’la görüşüleceğini ve anlaşmaya varılacağına inandığını söyledi. Ayrıca Taliban’ı Afganistan’da sürdürdüğü “işgal harekatına” son vermeye çağırdı.
ABD konusunda ise şu söyledikleri yeniydi. ABD gittikten sonra Türk askerinin Afganistan’da kalma önerisinin Türkiye’den değil, ABD’den geldiğini söyledi. Bu, bir hafta kadar önce ABD Savunma Sözcüsünün “Türkiye’ye taahhütlerinden dolayı minnettar” olduğunu söyleyerek önerinin Ankara’ya ait olduğu imasına yanıttı.
Biden’a Afgan önerisi için üç şart öne sürdüğünü açıkladı. Bu da yeniydi. Birincisi ABD’nin Türkiye’ye tam diplomatik destek vermesiydi. Bunun anlamı, uluslararası siyasette Türkiye’nin Afganistan işini zorlaştıracak adımlar atmaması, tersine kolaylaştırması talebidir. İkincisi, ABD’nin Afganistan’la ilgili bütün lojistik imkanlarını Türkiye’ye devretmesiydi. Bunun ABD’nin Kabil havalimanı dışında Afganistan’ın değişik yerlerindeki üslerini, yardım faaliyetleri dahil Türkiye’ye devrini de içerip içermediğini henüz bilmiyoruz. Üçüncüsü de işin maliyetiydi. Erdoğan’ın “Bu süreç içerisinde çok ciddi bir mali, idari noktada sıkıntılar olacak” sözlerinden bunun sadece Afganistan operasyonunun maliyeti değil, Türkiye ekonomisini zora sokmamayı da içerdiği imasını bulmak mümkün.Bu da gelecek seçimler için Erdoğan’ın elini en azından ABD kaynaklı mali yaptırımlardan rahatlaması anlamına da geliyor.
Erdoğan KKTC’de bize külliye müjdesi cambazına baktırırken bir iç politika hamlesi de yaptı.
Cumhur İttifakındaki ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’yi zaten geçen yıl Maraş’ı gezintiye açtığı sırada da davet etmişti. Bu defa ek olarak sürpriz, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk oldu. Erdoğan’ın “Oğuzhan Abisini” Saadet’in CHP-İYİ Parti Millet İttifakına kaymama tehdidi olarak yanından ayırmamaya özen gösterdiği anlaşılıyor. Özellikle Bahçeli’nin yürümesine yardımcı olmak için 86 yaşındaki Asiltürk’ün koluna girdiği görüntüler, hükümet yanlısı medyayı hayli heyecanlandırdı."