-MURAT YALÇINTAŞ'A 21 YIL HAPİS TALEBİ ANKARA (A.A) - 11.02.2011 - Yüksek yargıdaki rüşvet iddiaları kapsamında, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş'ın da arasında bulunduğu 58 sanık hakkında, ''Suç örgütü aracılığıyla, Yargıtayda temyiz ve karar düzeltme incelemeleri sırasında yargı mensubuna rüşvet verdikleri, buna iştirak ettikleri, yargı görevi yapanları etkiledikleri, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işledikleri'' iddiasıyla hazırlanan iddianame Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Mahkeme, Ankara Cumhuriyet Savcıları Mehmet Tamöz ve Hüseyin Kocabey'in hazırladığı iddianame üzerindeki incelemesini tamamlayarak, kabulüne karar verdi. İddianamede, ''Sanıkların, suç örgütü kurmak, üye olmak, Yargıtayda temyiz ve karar düzeltme incelemeleri sırasında yüksek yargı mensubuna rüşvet vermek, yargı görevini yapanları etkilemek, nitelikli dolandırıcılık, yetkili olmadıkları bir iş için yarar sağlamak, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek ve rüşvet suçuna iştirak etmek'' gibi bir dizi suç işledikleri öne sürüldü. ''Örgüt mensupları ve bağlantıda oldukları şüphelilerin, Yargıtayda görülen bazı dosyaları rüşvet sonucu hukuka aykırı olarak karara bağlattıkları'' savunulan iddianamede, ''Ankara Barosuna kayıtlı bazı avukatların bile Yargıtay incelemesi aşamasında, örgüt mensuplarına inanarak, sanıklara para verdiği'' iddia edildi. Bazı sanıkların, örgüt mensuplarından Yargıtaydaki dosyaların incelenmesinin öne alınmasını istediği bildirilen iddianamede, ''Bu şekilde davranan avukatların haksız biçimde ün yaptığı'' ifade edildi. İddianamede, ''Normal şartlarda Yargıtay süreci bir veya iki yıl sürerken, bunun 1-2 ay içerisinde tamamlanmasını sağlayan avukatın, diğer meslektaşlarının önüne haksız olarak geçeceğine, bunu duyan diğer dava sahiplerinin de bu avukata yöneleceğine'' dikkat çekildi. -YALÇINTAŞ İÇİN 21 YILA KADAR HAPİS TALEBİ- İTO Başkanı Yalçıntaş'ın ''Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek'' ve ''Rüşvet suçuna iştirak etmek'' suçlamalarıyla 6 yıl 4 aydan 21 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, eski Danıştay 12. Hukuk Dairesi Başkanı Mustafa Oskay, Avukat Necdet Okcu, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi memuru Bekir Akbal, Gülhanım Kızıltaş, Yavuz Çay ve eski Yargıtay çalışanı Hüseyin Uysal ''örgüt kurucusu'' olarak yer aldı. İddianamenin diğer sanıkları ise şöyle: ''Yusuf Doğan, İbrahim Malkoç, Ekrem Aslan, Recep Atak, Bektaş Biçen, Emine Bozkurt, Tacettin Üzüm, Süleyman Balcı, Abdullah Pehlivan, Resul Dalkıran, İlhan Balci, Serkan Tığlıoğlu, Çamur Ali Kopuz, İlhan Parseker, Baki Bedir, Murat Akbaş, Orkun Osman Bilgivar, Faruk Batır, Uygar Ergin, Abdullah Çınar, Uğur Koçlu, Şenol Saltık, Şevket Çelik, Seyit Nazım Burhanzade, Kaan Pekkan, Rıfat Saban, Kamil Yıldırım Yücel, Sarap Koç, Davut Meydan, Bülent Akyol, Mehmet Koçarslan, Mehmet Gümüş, Sezgin Gülgün, Zerrin İpek Güvenç, Nuray Gültekin, Faik Fergün Özbal, Ahmet Yahyaoğlu, Banu Coşar Özkan, Mustafa Adıyaman, Mehmet Osmanoğlu, Akif Bal, Hayrettin Güler, Erol Özkarslı, Sami Yıldız, Ömer Yıldırım, İlkışık Tabak, Gökhan Ersan, Süreyya Baloğlu, Yakup Yetimoğlu, Firuze Boyner, Ünsal Şahin.'' İddianamede, CNR Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem de müşteki olarak yer aldı. -ŞİFRE İDDİASI- Örgüt yönetici ve üyeleri ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen rüşvet ve nitelikli dolandırıcılık olaylarında aktif rol alan sanıkların, aralarında yaptıkları konuşmalarda, yasa dışı faaliyetlerinin gizliliğini sürdürmek ve deşifre olmamak için şifreli ifadeler kullandığı da savunuldu. -SAVCILARIN ''ZARURİ'' AÇIKLAMASI- Savcılar, iddianamede bir açıklamaya da yer verdi. ''Mavi Hat ya da BOTAŞ'' olarak adlandırılan davanın iddianamesinde de ''zaruri'' açıklama yapıldığı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Üzülerek belirtmek isteriz ki, bu zaruri açıklamayı burada da yapmak zorunda kalındığı gibi eklemeler de yapmak zorunda kalınmıştır. Cumhuriyet savcıları, yasaların verdiği yetkiye dayanarak suç ve suçluyla mücadelede; hiçbir zaman tarafların inançları, etnik unsurları, kültür yapıları, siyasi yapıları, ekonomik ve sosyal yapılarını nazara almaz. Türkiye Cumhuriyeti'nde hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur. Yasalar önünde herkes eşittir, hiç kimse suç işleme özgürlüğüm var diye, yasalarca suç kabul edilen eylem ve hareketlerde bulunamaz. Cumhuriyet Savcıları soruşturma yaparken, şüpheliler üzerinden başka bir hesap görme amacı düşünmez ve yapmaz. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da bu hususları nazara alıp, soruşturmasına başlayıp, neticelendirmiştir.''