Dünya

Mültecilerin kuzeydeki durağı: İsveç

Mültecilerin entegrasyonu İsveç için yeni bir deneyim değil. Malmö kentinde nüfusun yüzde 43'ü göçmen kökenli. Ülke, 12 yıl önce de kapılarını Iraklılara açmıştı.

23 Ekim 2015 21:23


İsveç’in Malmö şehrindeki Möllevaangen semti bulunması zor bir etnik çeşitliliğe ev sahipliği yapıyor. Burada yer alan Cafe Simpan’da Iraklı Ram Alnashimi oturuyor. Alnashimi entegrasyonu en iyi gerçekleştiren isim olarak biliniyor. Iraklı müzik organizatörü, kültürlü İsveçliler ve entelektüel göçmenlerin uğrak yeri haline gelen kafede tek başına oturuyor. Ram, şu sıralar Iraklı Ud Sanatçısı Jafar Hasan Abboud için organize ettiği bir konserle meşgul. Vatandaşlarının İsveç’e yerleşmesi 1991 yılından beri bu ülkede yaşayan Alnashimi için işleri kolaylaştırıyor.

Alnashimi vatandaşlarının ülkedeki etkisini "Birçok tanınmış Iraklı İsveç’e yerleşti. Ülkeyi oldukça değiştirdiler ve birçoğu da kültürle oldukça ilgili ve eğitimliler" şeklinde aktarıyor. 2007 yılında İsveç’e iltica eden Abboud, mültecilere enstrüman çalmayı öğreten Masguf Ansamblı tarafından destekleniyor.

Alnashimi Iraklıların Araplar arasında entegrasyonu en iyi başaran millet olduğunu düşünse de diğer mültecilerden öğrenebilecekleri çok fazla şey olduğunu kabul ediyor. "Iraklıları İranlılar veya Şilililerle karşılaştırmak mümkün değil" diyen Alnashimi, sözlerini "Onlar daha uzun süredir İsveç’te ve buraya tamamen entegre olmuş durumdalar" şeklinde sürdürüyor.

İsteyenler için iş imkanları

İsveç’in üçüncü büyük şehri Malmö’de nüfusun yüzde 43'ünü göçmen geçmişi olanlar oluşturuyor. Irak kökenliler ise şehirdeki en büyük göçmen kökenli grup. Ancak yine de pek az insan arkadaş çevresini Alnashimi’nin yaptığı gibi "karışık" olarak tanımlayabiliyor.

Birçoğu şehre yaklaşık üç kilometre uzaklıktaki Rosengaard’da yaşıyor. Bu semt daha önce 2008 yılında yaşanan huzursuzluklarla gündeme gelmiş ve o günlerde İsveç’te yaşanan entegrasyon sorunlarını ortaya koymuştu.

İsveç’teki başarılı Iraklılardan kafe sahibi Median Zannoun, semtin ismini duyunca başını sallıyor. "Rosengard’da eğitimli olan ve mühendis ya da doktor olarak çalışan yeterince insan var. Çalışmak isteyenler iş bulabiliyor ancak çalışmak istemeyenler de var" diyor Zannoun. Zannoun'un kendisi 1989 yılında Musul’dan İsveç’e gelmiş. Bir cam fabrikasında işe başlamış ve beş yıl boyunca kendi işini kurmak için para biriktirmiş. Zannoun, deneyimlerini "Diğer İsveçlilerle aynı muameleyi gördüm. Almanya ya da Birleşik Krallık'taki hikayeleri dinledikten sonra İsveç’in mülteciler için en uygun ülke olduğunu düşünüyorum" şeklinde aktarıyor.

Iraklılar, İsveç’te kendi küçük işletmelerini kurabileceklerini kanıtlamışlar. Iraklı tıpçılar ve dişçiler de İsveç sistemine uyum sağlamış durumda.

Zamanlama meselesi

37 yaşındaki Tamar Vahid Yassim mühendis olarak çalıştığı işini Malmö’ye geldikten yedi yıl sonra bulmuş. Onun deneyimi, daha yaşlı olanların iş bulmakta daha çok zorlandığı yönünde.

Yassim, "Hava taşımacılığı alanında yüksek lisans yapmış bir arkadaşım hala işsiz. Şu anda mülteciler için danışmanlık yaparak para kazanıyor. İs piyasasına girmek kolay olmadı. İki yıl boyunca yüksek lisans eğitimimi finanse etmek durumunda kaldım. Bakanlıktaki çalışanlardan biri, bana bir restoranda iş aramamın daha mantıklı olacağını söyledi." diyor.

Eğitimsiz göçmenler için durum daha da kötü. Yassim iş piyasasındaki durumu, "Bunu söylemek bana acı veriyor ancak buradaki Iraklıların yüzde 60’a yakını eğitimsizlerden oluşuyor. Ve bu kesim uyum sağlamak da istemiyor" sözleriyle anlatıyor.

Yassim’e göre İranlılar ise zamanlamanın daha iyi olmasından yararlanmış. Tamar Vahid, "Bizden 10 - 15 yıl önce geldiler ve o zamanlar daha çok iş imkanı vardı. Böylece daha kolay yerleşebildiler. Şu anki Suriyelilerin durumu da daha iyi çünkü 30 yıl boyunca Saddam Hüseyin rejimi altında yaşamış Iraklılardan daha açık görüşlüler" diyor.

Mültecilerin eğitimi

Alnashimi’yi en çok düşündüren konu da Iraklıların eğitim seviyesi. Alnashimi, "Benim ailem buraya geldiğinde İsveç’e gelmek için 50 bin doları gözden çıkarmak gerekiyordu. Şimdi ise 500 dolar yeterli oluyor. Arada büyük bir fark var" diyor.

Alnasihimi geceleri çalıştığı mülteci merkezindeki deneyimlerini ise "Üç veya dört yıl önce gelenler daha eğitimli idi ve daha çok paraları vardı" şeklinde aktarıyor. İsveç eğitime çok yatırım yaparak dengeyi sağlamaya çalışıyor.

Rosengaard'daki kütüphaneye gidince bu konseptin bazıları için işe yaradığı görülebiliyor. Burada Arap ülkelerinden, Somali ve Afganistan’dan kadın ve erkekler, kitaplarına dalmışlar veya İsveççe öğrenmeye çalışıyorlar. Ücretsiz üniversite eğitiminin yanı sıra İsveç, öğrencilere yardım için 17 milyar euro harcamış. 15 milyar euroluk bir yatırım ise öğrenci kredilerine yapılmış.

Yassim bu konudaki fikrini, "Bu harika bir şey, böyle bir şey ne A.B.D.’de ne de Birleşik Krallıkta var" şeklinde aktarıyor. Şimdi akıllardaki soru ise sığınmacıların bunu kullanıp kullanmayacağı. Eğer bu imkanlardan faydalanırlarsa üniversite amfileri de Möllevaangen semti gibi renkli bir görünüme sahip olacak.