Başbakan Binali Yıldırım, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin'e yönelik başlattığı "Zeytin Dalı" harekâtına ilişkin olarak gazetelerin genel yayın yönetmenleri ve üst düzey yöneticilerine bilgi verdi. Uzun süredir "akreditasyon ambargosu" uygulanan ve "muhalif" olarak tanımlanan gazetelerin temsilcilerinin de çağırıldığı toplantıda Yıldırım, bu süreçte basından neler beklediğini anlattı.
Medya temsilcileriyle İstanbul'daki Vahdettin Köşkü'nde bir araya gelen Yıldırım, toplantının amacının dün saat 17.00 itibariyle resmen başlayan "Zeytin Dalı Harekatı" hakkında istişarede bulunmak, bundan sonraki süreçte, millet olarak, medya olarak, bu harekatın başarıyla sorunsuz tamamlanması için neler yapılması gerektiği konusunda görüş almak, hem de kendi hassasiyetlerini paylaşmak olduğunu söyledi.
Yıldırım, "Sınırlarımızda 700'ün üzerinde taciz oldu" diyerek, "Harekat, terör unsurları bölgeden temizleninceye kadar devam edecek" ifadesini kullandı.
ABD'de operasyon konusunda bir kafa karışıklığı olduğu görüşünü dile getiren Yıldırım, "Herkes ayrı telden çalıyor. Bir net duruş yok ama buraya karşı da 'Yapmayın, etmeyin' tarzında keskin bir şey de yok. Teröristlere verilen her türlü lojistik destek bu operasyonun hedefidir" diye konuştu.
Toplantıya katılan Oda TV Haber Müdürü Barış Terkoğlu da, Yıldırım'ın basından beklentilerini şöyle sıraladı:
– Haber ve yorumlarda bu harekatın tamamen terör örgütlerine yönelik olduğu ve terör örgütlerini etkisiz hale getirmeyi amaçlayıp sivil halkı koruduğunun ön plana çıkarılması,
– Yabancı haber kaynaklarının özellikle PKK, PYD, YPG, DEAŞ kaynakları üzerinden Türkiye aleyhine yapacağı haberler konusunda dikkatli olunması (Başbakan buna örnek olarak, sosyal medyada geçmiş dönemde Musul’da olan bir fotoğrafın sanki Afrin’de olmuş gibi paylaşıldığını gösterdi),
– Uluslararası haber kaynaklarının "Türkiye aleyhine yapacağı haberleri" yansıtırken Türkiye’nin milli menfaatlerinin gözetilmesi,
– Siviller yönelik saldırı olduğuna dair bilgi kirliliği yaratan ve teyit edilemeyen görüntü ve açıklamalara itibar edilmemesi, sivillere zarar verilmemesi konusunda silahlı kuvvetlerin gösterdiği hassasiyetin hatırlatılması,
– TSK’nın Afrin’de yaptığı operasyon sadece PKK/PYD’ye yönelik değil IŞİD'e yönelik olduğunun da ön plana çıkarılması,
– Özellikle görsel medyada sıcak çatışma bölgesine girerek askerlerin can güvenliğinin ateşe atılmaması,
– Operasyonun Türkiye’nin yerli ve milli silah üretimi ve kabiliyetiyle olduğunun hatırlatılması,
– Mehmetçiğin can güvenliğini tehlikeye sokacak görsellere yer verilmemesi, TSK’nın taktik bilgilerinin paylaşılmaması,
– Karşı taraf adına istihbari bilgi içeren detaylara girilmemesi,
– Yurt içinde PKK ve uzantılı siyasi oluşumların Afrin operasyonuna karşı düzenleyeceği eylemler ve açıklamaların ön plana çıkarılmaması,
– Olası şehit haberleri verilirken titiz davranılması,
– Yabancı basında yapılan operasyon haberlerinin ulusal basına aynen taşınmaması (Binali Yıldırım bu konuda PYD/YPG’nin yabancı basınla temasının çok fazla olduğunu başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere deformasyon kabiliyeti olduğunu hatırlattı),
– Bu operasyona karşı PKK ve PYD’nin TSK’yı “işgalci” gösterme gayreti olduğunu ifade eden Yıldırım, “Bilgisi ve tecrübesi olan insanlardan görüş alınabilir” dedi. Yıldırım konuya dair Türkiye’ye karşı olumsuz algı yaratacak kişilerden görüş alınmamasını önerdi.
– PKK/PYD’nin moralini yükseltecek haberler yapılmaması,
– Operasyon süresince kamuoyunu bilgilendirmek için hem hükümetin hem AKP’nin görevlendirmiş olduğu Bekir Bozdağ ve Mahir Ünal’la her türlü kanaldan temas kurularak basının doğru bilgiye ulaşması gerektiğini vurguladı.