Gündem

Muhalefetten torba kanun teklifin şerh; “IMF bile daha insaflı!”

12 Temmuz 2023 09:08

AKP’nin memur, emekli maaş zammı, ek motorlu taşıtlar vergisi, Kovid-19 izninde olan hükümlülerle ilgili infaz düzenlemesi gibi birçok düzenlemeyi içeren kanun teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. CHP, Yeşil Sol ve İyi Parti, teklife muhalefet şerhi koydu. Yeşil Sol Parti, kanun teklifini, "milli talan paketi" olarak nitelendirirken; İyi Parti, “Gelir ve harcama kalemlerindeki sorunlu alanlar direkt göze çarpmaktadır. Alım gücünün bu kadar düştüğü, ekonominin bu kadar darboğazda olduğu bir yerde IMF’nin bile daha insaflı bir gelir politikası önereceğini söylemek mümkündür” eleştirisi getirdi.

Torba kanun yöntemine itirazlarını sık sık dile getiren muhalefet şerhlerinde, "torba yasaya torba yasa eklendiğini” ifade etti.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, CHP'nin muhalefet şerhinde kanun teklifinin gerekçesinde depreme vurgu yapılmış olmasına rağmen deprem için kullanılan kamu kaynakları ve toplanan yardımların nereye harcandığına ilişkin bilgi verilmediği belirtilirken, “Kanun teklifinin depremlerin yol açtığı ekonomik kayıpların telafisi için getirildiği belirtilmekte ise de kanun teklifindeki madde içerikleri bu kayıplar sadece vatandaşa ve şirketlere yüklendiğini göstermektedir” denildi. Teklifi Anayasa’ya uygunluk açısından inceleyen CHP, muhalefet şerhinde, “Anayasa'ya uygunluk incelemesi yapılmayan ve üstelik torba öneri tarzında hazırlanan ve kabul edilen yasalar, Anayasa'ya aykırıdır” değerlendirmesini yaptı.

“Devletin 100 yılda biriktirdiği borcun yarısına yakın borçlanma yetkisi isteniyor”

Cumhurbaşkanı'nın bütçeden net borç kullanım yetkisinin üç katına çıkarılmasına ilişkin düzenleme için şerhte, “Hazine'nin en son açıklanan borç stoku (iç ve dış) Mayıs 2023 sonu itibariyle 4 trilyon 734 milyar lira düzeyinde bulunuyordu. Teklifle istenen net borçlanma limiti borç stokunun da yüzde 46’sı kadar bir büyüklük oluşturuyor. Diğer bir benzetmeyle devletin 100 yılda biriktirdiği borcun yarısına yakın bir net borçlanma yetkisi istenilmektedir” ifadeleri kullanıldı. Bu düzenlemenin TBMM’ye, “Ek Bütçe” tasarısı ekinde sunulması gerektiği kaydedilen şerhte, “Konunun ek bütçe yasası ile çözümlenmemesi TBMM’nin elinden bütçe hakkının alınması anlamına gelmektedir” denildi.

“Gizli zam paketi!”

CHP şerhinde, "Milli Dayanışma Paketi" diye sunulan bu teklifin aslında gizli bir zam paketi niteliğinde olduğu, böylesi önemli vergi düzenlemeleri içeren bir teklifin memur zammı yapacağız denilerek kamuoyunu yanıltıcı bir şekilde oldubittiye getirilerek geçirilmeye çalışılması bir algı çalışması örneğidir” ifadeleri kullanıldı.

“Deprem oldu, para lazım” denmiş oldu

Torba yasa usulünü eleştiren Yeşil Sol Parti’nin muhalefet şerhinde ise bakan ve Cumhurbaşkanı tarafından artırılan net borç kullanım tutarının üç katı olmasını düzenleyen 11. maddenin bütçe hakkının ihlali olduğu ifade edildi ve benzer bir düzenlemenin 2021’de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği hatırlatıldı.

Söz konusu maddenin gerekçesinde, "deprem afetleri nedeniyle ortaya çıkan ilave finansman ihtiyacının karşılanmasının" öne sürüldüğü belirtilen şerh metninde bu gerekçenin kabul edilemez olduğu belirtilerek, “Amiyane tabirle ‘deprem oldu, para lazım’ denmiş oluyor” ifadesine yer verildi.

“Milli dayanışma paketi değil, milli talan paketi”

Torba yasanın “memur maaş zammı müjdesi” olarak sunulduğu kaydedilen metinde, şöyle denildi:

"AKP-MHP iktidarı bu torba yasada bir yandan memur maaşlarına yoksulluk sınırının altında zam yaparken diğer yandan da yeni vergiler ihdas etmektedir. Yani çay kaşığıyla verdiğini kepçeyle geri almaktadır. Üstelik bu torba yasa teklifi, iktidar tarafından "Milli Dayanışma Paketi" olarak adlandırılmıştır. Ancak bu torba yasa asla ve asla bir Milli Dayanışma Paketi değildir. Olsa olsa "Milli Talan Paketi"dir.”

'Deprem vergilerinin amaca uygun kullanılmadığının itirafı'

İyi Parti’nin muhalefet şerhinde de parlamentonun yasama sorumluluğunun giderek ciddiyetten uzak bir noktaya sürüklendiği ifade edildi. Teklifin deprem dolayısıyla bütçeye gelen yükü hafifletme amacı taşıdığının ifade edildiği belirtilen İyi Parti şerhinde, deprem vergileri hatırlatılarak, “Bu teklif 1999 depremi sonrası toplanan deprem vergilerinin ve diğer vergilerin amaca uygun kullanılmadığını itiraf eden ve hükümetin süreci yönetmekte yetersiz kaldığını gözler önüne seren bir teklif olmaktan öteye geçemeyecektir” denildi.   

'Merkez Bankası para basacak, enflasyon yükselecek'

Teklifle Kur Korumalı Mevduat Sistemi kapsamında yaklaşık 100 milyar Türk Lirası’nın Merkez Bankası'na aktarılmasının öngörüldüğü belirtilen şerh metninde, “Merkez Bankası'nın bu 100 milyar TL'yi para basarak karşılayacağı ortadadır. Bu durum, enflasyonu yükseltecek ve vergi olarak tekrar karşımıza çıkacaktır” ifadeleri kullanıldı.

'IMF bile daha insaflı bir gelir politikası önerecektir'

İyi Parti, teklifin bütçe tarafına ilişkin değerlendirmelerini sunarken, “Gelir ve harcama kalemlerindeki sorunlu alanlar direkt göze çarpmaktadır. Alım gücünün bu kadar düştüğü, ekonominin bu kadar darboğazda olduğu bir yerde IMF’nin bile daha insaflı bir gelir politikası önereceğini söylemek mümkündür” görüşünü kaydetti.

Cumhurbaşkanı'na ekstra bütçe: Nerede kullanılacağı meçhul 

Borçlanma limitine ilişkin düzenleme için de şerhte, şunlar kaydedildi:

“Net borçlanma limitini yüzde 330 oranında artırmak, Cumhurbaşkanı'na ekstra bir bütçe vermek anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda Meclisimizin bütçe hakkına da paralellik oluşturan ve gasp eden bir anlayışı ifade etmektedir. Diğer boyutuyla Cumhurbaşkanı'na üç katı kadar borçlanma limiti vermek ve vatandaşa yeni vergiler yüklemek depremin yaralarını sarmayı hedefleyen bir politika olamaz. Bu vergilerin nerede kullanılacağı, hangi harcamaların yapılacağı ise meçhuldür.”  

İyi Parti şerhinde maaş zamlarına ilişkin düzenleme ile bozulan iş huzurunun daha da perçinleneceği kaydedilirken, “Bu teklife bakıldığında gelir tarafında insafsız bir IMF politikası, harcama tarafında büyük bir başıbozukluk mevcuttur. Devlet memurlarına yapılan artışlar iş huzurunu olumsuz etkileyecek bir yaklaşımı yansıtırken, özel sektörün istihdam yaratmasını arka plana atmaktadır” ifadelerine yer verildi.