Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, IŞİD üyelerinin Türkiye’deki hastanelerde tedavi edildiği yönündeki iddiaları değerlendirirken, "Biz PKK’lı teröristi, bir saat önce askerimize silah çekmiş teröristi, bize yaralı olarak getirildiğinde tedavisini yaptık. Bizim görevimiz adli kolluk gücü görmek değildir. Kimin ne yaptığını değil, biz hastayı tedavi etmek, yaralıyı tedavi etme gibi bir görevimiz var." diye konuştu.
Cihan Haber Ajansı’nın haberine göre, Trakya Üniversitesi’nin 2014-2015 akademik açılış yılı törenine katılmak üzere Edirne’ye gelen Müezzinoğlu, Balkan Kongre Merkezi’ndeki törenin ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Bir gazetecinin, IŞİD militanlarının Türkiye’deki hastanelerde tedavi görüp görmediği sorusu üzerine Müezzinoğlu, bu sorunun muhatabının sağlık bakanı olmadığını söyledi.
Müezzinoğlu, "Sağlık kuruluşları insanı, yaralı, hasta, şu veya bu, biz hiç kimsenin kimliğine, dinine, ırkına, rengine, mezhebine, işine filan bakma noktasında değiliz." dedi.
Müezzinoğlu, daha önce kendilerine yaralı olarak getirilen teröristi tedavi ettiklerini de vurgulayarak, "Daha önce de çok net söyledim. Biz dağda, teröristi, yani PKK’lı teröristi bir saat önce askerimize silah çekmiş teröristi bize yaralı olarak getirildiğinde tedavisini yaptık. Sonra da emniyete ve adliyeye teslim ettik. Bizim görevimiz adli kolluk gücü görmek değildir. Kimin ne yaptığını değil, biz hastayı tedavi etmek, yaralıyı tedavi etme gibi bir görevimiz var" şeklinde konuştu.
Gelen yaralının IŞİD mensubu olup olmadığının bilinemeyeceğini de aktaran Sağlık Bakanı, "Peki IŞİD diye baktık çıkmadı. Bir Suriyeli vatandaş çıktı. Bunun suçunu vebalini vicdan hukuku sormayacak mı? Meslek hukuku sormayacak mı? Normal hukuk sormayacak mı? Soracak. Bizim görevimiz kimin hangi işi ve suçu işlediği değil, hastayı tedavi edip etmemektir. Bizim, hekimlerin dünyanın neresinde olursa olsun hekimlik yemini odur. Hiçbir ayrımı gözetmeksizin tedaviyi yapar" ifadelerini kullandı.
Suriye’den gelen sığınmacıların maliyeti
Bakan Müezzinoğlu’na, Suriye’den ülkemize sığınan iki milyon insanın sağlık alanında ülkeye maliyeti ile ilgili bir soru sorulması üzerine ise, "Biz bunun sağlığa ayrı bir maliyetini hesaplamıyoruz. Çünkü bunu AFAD bütçesi içerisinde bir payı var. O paydan gerekli payı da bakanlık bütçesine aktarıyoruz. Mesele burada aldığım pay değil biz, bize tedavi ve sağlık hizmeti için kim oluyorsa, kendi insanımıza verdiğimiz değer gibi insana değer verme anlayışı ile sağlık hizmetlerini sunuyoruz. Şu ana kadar onlara verdiğimiz sağlık hizmetleri dolayısıyla ne ülke insanımıza verdiğimiz sağlık hizmetinde bir aksama ne onlara verdiğimiz bir sağlık hizmetinde şu ana kadar bir sorun yaşamadık. Büyük bir milletiz. Büyük bir ülkeyiz. Filistin’den yine hastalarımız geldi. Biz sağlık diplomasisi diye bir diplomatik bu milletin gücüne güç katacak bir vizyonun da mensubuyuz. Dolayısıyla sağlığın diplomasisini de kullanarak ülkemizi büyük önderin bize vaziyet olarak bıraktığı muasır medeniyetler seviyesinin üzerindeki hedefe götürürken onu da mutlaka değerlendireceğiz." cevabını verdi.