Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen ve kamuoyunda “Amiraller Bildirisi” olarak bilinen soruşturma hakkında iddianame hazırlanarak, Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
"103 emekli amiralin “Devletin Güvenliğine veya Anayasal Düzene Karşı Suç İşlemek için Anlaşma” suçundan 12'şer yıl cezalandırılmaları talep edildi.
Açıklamada, haklarında gözaltı kararı verilen bir kısım şüphelinin dijital materyallerinin incelendiği ve suça konu olduğu iddia edilen yazışmaların iddianameye eklendiği bilgisi yer aldı.
Soruşturma kapsamında, 5 Nisan'da Ergun Mengi, Atilla Kezek, Alaettin Sevim, Ramazan Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç, Türker Ertürk, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal gözaltına alınmış, Engin Baykal, Cemil Şükrü Bozoğlu, Mustafa Özbey ve Atilla Kıyat'a ise emniyete gelmeleri için tebligat yapılmıştı.
Emekli amiral Gürdeniz: Montrö’yü savunmayı bir darbe teşebbüsüne kadar yorumlamak akla ziyan bir durum
İddianameye ilişkin olarak bildiride imzası bulunan Gürdeniz, "Türkiye böylesine ciddi bir jeopolitik bir kuşatma ve ciddi bir ekonomik kriz konjonktüründeyken böyle bir iddianamenin yayınlanması akla çok değişik düşünceler getiriyor. Bu normal bir şey değil. Balyoz kumpasında da hatırlarsınız iddianame yayımlanmıştı, arkasından yaşananları hepimiz biliyoruz. Türkiye bu tip süreçleri yaşamış ,bundan acılar çekmiş bir ülke ama ders çıkarmamışız. Buradan bu sonuç çıkıyor. 104 amiral basın bildirisinin anayasanın vermiş olduğu haklar çerçevesinde yapılmış bir bildiri. Masum bir bildiridir." dedi.
Halk TV yayınına bağlanan Gürdeniz şu ifadeleri kullandı:
"Böyle bir olaydan, böyle bir iddianamede çıkarmanın içinden hukuk çıkarmak mümkün değil. Montrö hakkında yapılan tartışmaları hatırlatan Cem Gürdeniz, "Ben Montrö'yü savunan amirallerden biriyim. Daha iki gün önce Rusya'da verdiğim bir konferansta Montrö'nün Karadeniz'e sağladığı avantajlardan bahsettim. O dönemde Montrö'nün aleyhinde yorumların yapıldığı bir dönemde Montrö'yü savunmayacaksanız ne zaman savunacaksınız. Montrö’yü savunmayı bir darbe teşebbüsüne kadar yorumlamak akla ziyan bir durum. Tanrı Türk Milleti'ne yardım etsin.
Balyoz Kumpası'nda da günlerce TRT spikerlerine iddianameyi okuttular. Utanç duyduk. Olmayan şeylerden suç üretmek neyse bu da odur.15 gün içinde iddianame kabul edilirse mahkeme başlar. Umarım başlar. Bu fırsatta verilir, Montrö ve sarıklı amiral hakkında konuşma hakkımız doğar"
Ne olmuştu?103 emekli amiral imzasıyla, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne ilişkin sözleri sonrası başlayan tartışmalara ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın "takke ve cübbe" giydiği bir fotoğrafının basına yansımasına ilişkin olarak ortak bir bildiri yayımlandı. Bildiride "Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir" denilirken, Tuğamiral Sarı'nın görüntülerine ilişkin olarak da "Kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur" ifadesi kullanıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun bildiriye "Haddinizi bilin" sözleriyle tepki gösterirken, TBMM Başkanı Şentop da bildiri için "darbe çağrışımlı" nitelemesi yaptı. 3 Nisan 2021 Cumartesi saat 22.54'te, imza listesindeki emekli amirallerden Cem Gürdeniz, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünal'ın da yazarları arasında bulunduğu VeryansınTV'de paylaşılan, 103 emekli amiralin adı eşliğinde yayımlanan 4 Nisan tarihli bildiride şu ifadelere yer verildi: "Yüce Türk Milletine, Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır. Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye'nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz'i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye'nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz. Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK'nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir. Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir. Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan'ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk'ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız." |