Gündem

Montrö bildirisi soruşturmasında 99 emekli amiralin ifade işlemi tamamlandı

11 Haziran 2021 14:10

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 103 emekli amiralin hazırladığı bildiriye ilişkin soruşturma kapsamında, 1'i emekli tuğgeneral, 98'i emekli amiral 99 kişinin ifade işlemi tamamlandı. Şüphelilerden 5'inin ise sağlık sorunları nedeniyle ifadesi alınamadı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 104 emekli amiralin yayımladığı 'Montrö bildirisi' hakkında, 'Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 316/1 maddesinde yer alan 'devletin güvenliğine ve anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma' suçundan 4 Nisan'da resen soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında, ilk aşamada bildiriyi hazırlayan ve yayımlanma sürecinde aktif faaliyet gösteren 14 emekli amiralin ifadesi alındı. 14 emekli amiral, emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede sulh ceza hakimliğince adli kontrol hükümleri uygulanarak, serbest bırakıldı.

Başsavcılık, daha sonra gruplar halinde, bildiride imzası bulunan şüphelileri ifadeye çağırdı. Başsavcılık kaynaklarından alınan bilgiye göre, bugüne kadar 99 şüphelinin ifade işlemi tamamlandı.

Şüphelilerin tamamının ifadelerinin ardından çıkarıldığı mahkemece adli kontrol hükümleri uygulanıp, serbest bırakıldığı öğrenildi. Sağlık sorunları nedeniyle şüphelilerden 5'inin ise ifadesi alınamadı.

Öte yandan şüphelilerin ev ve iş yeri aramalarında ele geçirilen dijital materyallerin ve HTS kayıtlarının incelenmesine devam edildiği belirtildi. 

Ne olmuştu?

103 emekli amiral imzasıyla, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne ilişkin sözleri sonrası başlayan tartışmalara ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın "takke ve cübbe" giydiği bir fotoğrafının basına yansımasına ilişkin olarak ortak bir bildiri yayımlandı. Bildiride "Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir" denilirken, Tuğamiral Sarı'nın görüntülerine ilişkin olarak da "Kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur" ifadesi kullanıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun bildiriye "Haddinizi bilin" sözleriyle tepki gösterirken, TBMM Başkanı Şentop da bildiri için "darbe çağrışımlı" nitelemesi yaptı.

3 Nisan 2021 Cumartesi saat 22.54'te, imza listesindeki emekli amirallerden Cem Gürdeniz, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünal'ın da yazarları arasında bulunduğu VeryansınTV'de paylaşılan, 103 emekli amiralin adı eşliğinde yayımlanan 4 Nisan tarihli bildiride şu ifadelere yer verildi:

"Yüce Türk Milletine,

Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye'nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz'i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye'nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK'nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.

Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.

Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan'ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk'ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız."