Çeviri: Nil Karaca
Mısır’ın devrik Devlet Başkanı Muhammed Mursi taraftarları, Kahire’de günlerdir geniş çaplı bir oturma eylemi sürdürürken geçici askeri yönetimin bu eylemi dağıtmasına yönelik en yoğun talepler, liberal gruplardan geliyor. 12 Ağustos tarihli The Washington Post gazetesinde William Booth ve Şerif El Hurani tarafından kaleme alınan makalede, liberal aktivist ve politikacıların Mursi yandaşları ve Müslüman Kardeşler destekçilerinin Kahire Üniversitesi ve Rabia El Adeviye Camii civarında yapmakta oldukları oturma eyleminin sonlandırılması için askeri yönetime baskı yaptıkları kaydediliyor.
Mısırlı liberaller, askeri yönetim tarafından devrilen ve yeri bildirilmeyen Mursi görevinin başına dönünceye kadar dağılmayacağını açıklayan ve aralarında kadın ve çocuklar da bulunduğu grubun asker veya polis zoruyla dağıtılmasının katliama yol açacağının bilincinde olmasına rağmen grubun dağıtılmasının gerekliliğine inanıyorlar.
Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi, pazartesi günü BBC kanalına yaptığı açıklamada hükümetin üç haftadır protestocularla bir anlaşmaya varmaya çalıştığını, gerekirse göstericilerin dağıtılması için mahkeme kararı çıkarılacağını ileri sürdü.
Mısır İnsan Hakları Girişimi’nden Kerim Medet Enerah, protestolar karşısında alınacak önlemlere ilişkin olarak devlet, hatta güvenlik güçleri arasında yaklaşım farklılıkları olduğunu ifade ederek hükümetin şiddet uygulaması durumunda her iki taraftan da ağır kayıplar yaşanacağı uyarısında bulundu.
Ülkedeki bazı liberal gruplar oturma eylemlerine karşı daha ılımlı bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini dile getirse de bu grupların sesleri solcu ve liberal diğer gruplar tarafından bastırılmakta. Liberal ve solcu gruplar, gösterilerin sadece illegal değil, aynı zamanda yıkıcı eylemler olduğunu ve Mursi taraftarlarının yeni gerçekleri inatla reddetmesinden kaynaklandığını iddia ediyorlar.
Öte yandan Müslüman Kardeşler’in medya danışmanı Hani Salah El Din, Mısırlı liberalleri ikiyüzlülükle suçlayarak liberallerin maskelerinin düştüğünü, prensipten ve mantıktan yoksun olduklarını kanıtladıklarını kaydetti.
Mısır’da pek çok liberal, Mübarek’in devrilmesi ve ardından gelen askeri yönetimin gücünün sınırlandırılması için Müslüman Kardeşler’le birlikte hareket etmiş, geçtiğimiz yıl yapılan başkanlık seçimlerinde de kendi destekledikleri adayın ilk turda elenmesi üzerine Mursi lehine oy kullanmıştı. Oysa bugün liberallerin önemli bir çoğunluğu Müslüman Kardeşleri hain ve terörist bir organizasyon olarak görmekte, liderlerinin siyasetten menedilmesini talep etmekteler. Liberallere göre, Müslüman Kardeşler köken itibariyle dine dayalı ve mezhep kaynaklı şiddeti destekleyen bir grup.
The Washington Post gazetesinde aynı tarihli Max Fisher makalesi de Mısır’daki liberal grupların Müslüman Kardeşler’e yönelik “linç kampanyasını” ele alıyor.
Fisher makalesinde, liberallerin protestolara yönelik yaklaşımının liberal dürtülerden çok laik ulusalcı dürtülere dayandığını ileri sürüyor. Bugünkü kampanyanın 1950’lerde Mısır’ın ilk ulusalcı askeri lideri Nasır dönemi ile paralellikler gösterdiğini kaydediyor. Kahire meydanlarında General Sisi’nin posterlerinin Nasır ve ondan sonra gelen lider Enver Sedat posterleriyle birlikte satılmakta olmasına dikkat çeken Fisher, dünya tarihinde despot askeri liderlerin ulusalcı yaklaşımları ve bundan kaynaklanan ve kendi vatandaşlarına yönelik şiddet içeren eylemlerinin yer aldığını hatırlatıyor.
Fisher’in makalesinde, uzun süredir Mısır üzerine çalışmakta olan ABD Dışişleri Konseyi Steven Cook’a da yer veriyor. Cook, “sivil/laik/sözde liberal” olarak adlandırdığı grupların bazılarının eski rejimin kalıntıları ve askeri yönetimle ortak yanlarının olduğunu ve bunun da “demokratik” olma iddialarına önemli bir darbe vurduğunu dile getiriyor. Cook’a göre bu yaklaşımlar, liberal grupları devrim karşıtı güçlerin eski düzeni yeniden kurmaya yönelik oyunlarında potansiyel birer piyon haline getiriyor.
Mursi’nin kesinlikle demokrat olmadığını kabul ettiğini belirten Cook, hem Mursi’nin, hem de liberallerin Tahrir Meydanı’ndaki devrim umudunu boşa çıkardığı inancında. Cook daha da ileri giderek bir zamanlar “daha iyi bir Mısır” arzuladığını ileri süren insanların “bugün birer Bolşevik gibi davrandıklarını, askeri darbenin demokrasi açısından faydalı olduğunu savunduklarını” belirtiyor. Cook’a göre liberaller, otoriter bir rejim ve Müslüman Kardeşler arasında bir seçim yapmak durumunda kaldıklarında kesinlikle askerden yana tavır sergiliyorlar.
New York Times Kahire Bürosu şefi David Kirkpatrick de Mısırlı liberallerin darbe sonrası yaklaşımını 20. yüzyıl başlarında Avrupa’da yaşanan ultra-ulusalcı döneme benzetiyor. Kirkpatrick’e göre; Avrupa’da 20. yüzyılın başlarında faşizmin yükseliş döneminde yaşananlar da bunların benzeriydi. Bu süreç fazla uzun sürmeyebilir, sadece dönemsel bir ulusal histeri söz konusu olabilir. Ancak şu an Mısır’da olan şu ki, daha birkaç ay önce askeri idareye karşı olan insanlar askeri darbe karşısında heyecan duymakta.