Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Öğrenci ve öğretmenlerin maske kullanmadığı, artık rahat bir şekilde, Covid-19 salgınından önce nasıl gidiyorlarsa okula, öyle gittikleri bir döneme girmiş olduk. Bu günlere kolay gelinmedi." dedi.
Bakan Özer, Karabük Valiliğinde düzenlenen eğitim değerlendirme toplantısının ardından yaptığı basın açıklamasında, Karabük'te 2022 yılında devam eden 300 milyon TL'lik yatırım olduğunu, bugün 250 milyon TL'lik ilave bir yatırım bütçesini daha verdiklerini söyledi.
Yatırımların Karabük'e hayırlı olmasını dileyen Bakan Özer, "Burada en büyük önceliği anaokullarına verdik. Karabük'e 6 yeni anaokulu yapacağız. Karabük'ün talep etmiş olduğu anaokulu yatırımlarının tamamını Milli Eğitim Bakanlığı olarak karşılayacağız. Bildiğiniz gibi Bakanlık olarak en öncelik verdiğimiz alanlardan bir tanesi okul öncesi eğitime erişim oranlarını, okullaşma oranlarını artırmak ve kolaylaştırmak. Bunun için bu sene Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı gibi 3 bin tane yeni anaokulu, 40 bin tane yeni anasınıfı yapacağız." diye konuştu.
Karabük'e yapılacak yatırımları sıralayan Özer, "Karabük gerçekten eğitimle ilgili sorunlarını çözmüş bir ilimiz. Çok daha iyi noktalara kendisini taşıyabilecek potansiyeli, fırsatı olan bir ilimiz. Bunu yatırımlardan da gördük. Gerçekten çok iyi mesafe alınmış. Hem derslik başına düşen hem öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, işte ulusal ölçekli sınavlardaki performansı Karabük'ün gerçekten çok iyi bir noktada olduğunu gösteriyor. Yüksek öğretimde de çok güzel açılımlar yapılmış şehrimiz. Şimdi yeni yatırımlarla da buradaki imkanı çok daha iyi noktalara taşımış olacağız." ifadelerini kullandı.
Valiliğin kentteki bir restoranda düzenlediği iftar programına da katılan Özer, burada yaptığı konuşmada, tüm İslam aleminin Kadir Gecesini kutladı.
"Bir gün kesintiye uğratmadan eğitimi bu günlere getirebildik"
Okullarda bugün maskesiz ilk defa yüz yüze eğitimin başlatıldığını belirten Özer, şöyle devam etti:
"Öğrenci ve öğretmenlerin maske kullanmadığı, artık rahat bir şekilde, Covid-19 salgınından önce nasıl gidiyorlarsa okula, öyle gittikleri bir döneme girmiş olduk. Bu günlere kolay gelinmedi. 6 Ağustos'ta görevi devraldığım zaman, devir-teslim töreninde özellikle okulların 1,5 yıl yüz yüze eğitime ara vermesinden sonra artık yüz yüze eğitime geçilmesi için vakaların sıfırlanmasını beklemeyeceğimizi deklare etmiştim. Okulların ilk açılması, son kapanması gereken yer olduğunu vurgulayarak 'artık Türkiye'de okulların yüz yüze eğitime kesintisiz bir şekilde devam etmesi bir eğitim meselesi olmaktan çıkmıştır bir milli güvenlik meselesi haline gelmiştir.' dedik.
6 Eylül 2021 tarihinde eğitim öğretime başladığımız zaman toplum eski alışkanlıklarından dolayı bu kararın sürdürülebilir olmadığına inanmıştı. Hatta İstanbul'da 25 bin servisin 15 bin tanesi servise çıkmamıştı. Çünkü 'bir hafta sonra okullar kapanacak' diye düşündüler. Tüm çalışma arkadaşlarımız ile birlikte öyle bir sistem kurduk ki, Sağlık Bilim Kurulunun da tavsiyelerini dikkate alarak, kurallara riayet ederek 7 ay içerisinde bir gün kesintiye uğratmadan eğitimi bu günlere getirebildik."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kapalı alanlarda maske kullanımının kalktığını deklare etmesiyle, kendilerinin ne kadar isabetli bir karar aldıklarının ortaya çıktığını kaydeden Özer, şunları aktardı:
"Bizim gibi doğal zenginlikleri olmayan ülkeler için en kalıcı sermaye beşeri sermayedir. Beşeri sermayenin becerilerini kazanmada telafi edeceği hiçbir dönem yoktur. Okul ortamları sadece eğitim-öğretimin yapıldığı değil öğrencilerin, gençlerin kişisel gelişimlerini psikososyal gelişimlerini, akran etkileşimlerini gerçekleştirdikleri mekanlardır. Dünyanın en güçlü, en dinamik, en zirvede olan dijital platformları da kullansanız hiçbir uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin sağlamış olduğu kazanımların yerine ikame edilemez."
"Milli Eğitim Bakanlığı olarak gurur duyuyoruz"
Bu süreci tek başlarına yönetmediklerini, bakanlık bürokratları, sürecin en büyük kahramanları 1,2 milyon öğretmen ile yönettiklerini ifade eden Özer, şunları söyledi:
"Maskelerle ders anlattılar, sağlık kurallarına riayet ettiler, sağlık kurallarının okullarda uygulanmasını takip ettiler ve en önemlisi aşıda sadece Türkiye'de değil tüm dünyada ortalamaların çok üzerinde aşılanma oranıyla topluma örnek teşkil ettiler. Tüm öğretmenlerimize canıgönülden şükranlarımı sunuyorum.
Öğretmenlerimiz sadece bu sürecin eğitim-öğretim kısmıyla da bir arada olmadılar. Aynı zamanda tüm illerde Valiliklerimizin organizasyonuyla yürütülen ve vatandaşlarımıza yardım eden vefa gruplarında da aktif yer aldılar. Öğretmenlerimiz gerçekten bu sürecin hem salgının önlenmesinde hem de sürecin aktif olarak yürütülmesinde en önemli aktörlerden bir tanesi oldu. Böylesine güçlü bir öğretmen kadrosuna sahip olmaktan Milli Eğitim Bakanlığı olarak gurur duyuyoruz. Öğrencilerimiz okulları ne kadar özlediklerini gösterdiler. O küçücük yavrularımız maskelerle, mesafelere ve hijyene dikkat ederek her gün okula maskeli gelerek 7 ay sabırlı bir şekilde bu süreci yürüttüler. Bu süreç bize bir toplumda olağanüstü vakalar olduğu zaman, salgınlar olduğu zaman en güvenli ortamların eğitim kurumları ve okullar olduğunu gösterdi."
"Türkiye bu süreçten çok güçlü bir şekilde inşallah çıkıyor"
Japonya'da, depremlerde toplanma merkezlerinin okullar olduğunu, Türkiye'de de son zamanlarda yapılan yık-yap çalışmalarıyla okulların bu merkezlere doğru gittiğini belirten Özer, "Ümit ediyorum ki bir daha böyle vakalar yaşanmaz, bir daha sadece eğitim sistemimiz değil ülkedeki tüm sistem, ekonomi, endüstri, ulaştırma, turizm ve tüm sektörler inşallah böyle devasa meydan okumalarla tekrar sınavdan geçmez. Bu dönemde şunu gördük. Ürettiğiniz zaman varsınız. Kritik zamanlarda eğer paranız olsa bile üretmediğiniz zaman o kritik ürünlere erişebilmeniz mümkün değil. Türkiye bu süreçten çok güçlü bir şekilde inşallah çıkıyor. Üretim kapasitesini artırarak, hizmet sektöründeki kapasitesini artırarak daha sonra gelebilecek olan her türlü sıkıntılı günlere çok daha dinamik, refleksleri gelişmiş olarak girme kapasitesine sahip olacak." değerlendirmesinde bulundu.
"Vatandaşlarımızın, çocuklarının eğitime erişimi kolaylaştırıldı"
"Son 20 yıl içerisinde eğitimden ulaştırmaya, kültürden turizme tüm alanlarda devasa yatırımlar oldu." diyen Özer, sözlerine şöyle sürdürdü:
"Vatandaşlarımızın tüm alanlarda hizmete erişimleri kolaylaştırıldı. Eğitimde de aynı devasa hizmetlerin yaşandığı bir dönemi deneyimledik. Artık eğitim sistemimiz 2000'li yıllarda 355 binler civarında olan derslik sayısından 855 bin dersliğin olduğu bir eğitim sistemine dönüştü. Okul öncesinde 5 yaşta okullaşma oranlarının yüzde 14 olduğu bir sistemden yüzde 90'lara ulaştığı bir sisteme dönüştü. Ortaöğretimde okullaşma oranlarının yüzde 44'ler seviyesinde olduğu bir eğitim sisteminden yine yüzde 90'lara ulaştığı bir eğitim sistemine dönüştü. Yani eğitimin tüm kademelerinde, okul öncesinden ortaöğretime, ortaöğretimden yüksek öğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde vatandaşlarımızın çocuklarının eğitime erişimi kolaylaştırıldı."
"Tüm arkadaşlarımızla çalışmaya devam ediyoruz"
2000'li yıllarda eğitim sisteminde 500 binler civarında öğretmen varken bugün bir milyon 200 bin öğretmenin olduğu bir eğitim sisteminden bahsettiklerini vurgulayan Özer, "Artık eğitim sistemimiz 18 milyon öğrencinin, bir milyon 200 bin öğretmenin bulunduğu devasa bir eğitim sistemidir. Bu kadar kısa sürede bu kadar hızlı yatırımların yapılması güçlü bir liderliği gerektiriyor. Sayın Cumhurbaşkanımız eğitimle ilgili konularda her zaman birinci önceliği diğer konular varken eğitime verdi. En büyük bütçe payını Milli Eğitim Bakanlığına verdi. Ben kendilerine Karabük'ten eğitime yapmış oldukları bu devasa yatırımlar için hem şahsım hem de Milli Eğitim Bakanlığı adına en içten şükranlarımı sunuyorum. Bugün elbette daha yapacağımız çok şey var. Okullarımızın imkan farklılıklarını azaltmak, eğitimde fırsat eşitliğini artırmak, eğitimin kalitesini çok daha iyi noktalara taşıyabilmek için tüm arkadaşlarımızla çalışmaya devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.