Gündem

'Milli Eğitim Bakanı Avcı'nın dershane düzenlemesinden haberi bile yoktu'

Abdullah Bozkurt: Erdoğan'ın küçük danışman grubu, görünene göre Bakanlar Kurulu üyelerinden ve Meclis’teki AK Parti’li milletvekillerinden de daha güçlü

23 Kasım 2013 14:40

Today's Zaman gazetesi Ankara Temsilcisi Abdullah Bozkurt, AKP hükümeti ile Gülen cemaatini karşı karşıya getiren dershane tartışmalarıyla ilgili kalem aldığı yazısında, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yla ilgili çarpıcı iddialarda bulundu.

Abdullah Bozkurt, Gülen cemaatinin İngilizce yayın organı Today’s Zaman gazetesindeki yazısında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarını “gölge hükümet” olarak nitelendirerek, “Zaman’ın dershane yasağı ile ilgili yasa taslağını ortaya çıkardığı günün erken saatlerinde çalan telefon Nabi Avcı'yı uyandırdığında, hattın diğer ucundaki AKP kurmayına düzenlemeyle ilgili hiçbir fikri olmadığını söyledi” görüşünü dile getirdi.

Abdullah Bozkurt’un, dershane düzenlemesinde Nabi Avcı’nın karar mekanizmasının dışında bırakıldığını öne sürdüğü, “Erdoğan’ın Türkiye’deki danışmanları” (Erdoğan's advisors in Turkey) başlıklı yazısının bir kısmı şöyle:

İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’den sızan bilgiler, Başbakan ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın çevresindeki küçük bir grubun “gölge hükümet” gibi hareket ettiğine dair kasvetli bir tablo çiziyor. Bakanlar Kurulu üyeleri toplumdan gelen eleştiriler karşısında paratoner rolü görürken, Erdoğan’ın danışmanlarının çoğu “gölgelerin ardında” çalışarak, hükümetin fikrinin, görüşünün ve politikalarının şekillenmesinde önemli bir rol oynuyor.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın hükümetin dershanelerin yasaklanmasıyla ilgili tartışmalı planı hakkında açıklama yaparken kendini yalanlar gibi görünmesi de bu yüzdendi, çünkü bu süreçte çoğunlukla karar alma sürecinin dışında bırakılmıştı.

Türkiye’nin en yüksek tirajlı gazetesi Zaman’ın dershane yasağı ile ilgili yasa taslağını ortaya çıkardığı günün erken saatlerinde çalan telefon onu uyandırdığında, hattın diğer ucundaki AKP kurmayına düzenlemeyle ilgili hiçbir fikri olmadığını söyledi. Nabi Avcı’nın, o sabah açıklama yapmadan önce bilgi almak için acilen bakanlığa gitmesi gerekti.  Avcı’nın birbiriyle çelişen ve hatta yanlış açıklamalarının açıklıktan çok kafa karışıklığı yaratması, diğer yetkililerin sahne alarak hükümetin niyetinin ne olduğunu açıklamasına yol açtı.

Bu küçük danışman grubu, görünene göre Bakanlar Kurulu üyelerinden ve Meclis’teki AK Parti’li milletvekillerinden de daha güçlü…

Gelen bilgilere göre, hükümeti “kilit adamlar” (müsteşarlar, müsteşar yardımcıları ya da bakan yardımcıları) yoluyla, bürokrasiyi bypass ederek ve standart prosedürleri çiğneyerek idare ediyorlar.
Aynı zamanda, AKP Genel Merkezi’ndeki diğer danışman gruplarıyla da iletişime geçerek, partinin dışa açılan yüzünü şekillendirip, partiye yardım etmek için devlet kaynaklarından da faydalanıyorlar. Örneğin, AK Parti’nin sosyal medya takımının şef koordinatörü, pazartesi günü bakanlıklara ve resmi dairelere direktifler göndererek, memurlara Twitter’da dershane anlaşmazlığıyla ilgili neler yazmaları gerektiği hakkında tavsiyelerde bulundu. Bu hareketin hem yasalara hem de güçler ayrılığı ilkesine aykırı olduğunu iddia eden muhalefet, Meclis’te bir soru önergesi verdi.

Ekonomiden, dış politikaya, sosyal politikadan eğitime kadar alınan birçok kararda büyük etkilerinin olması, Erdoğan’ın danışmanlarının profilleri ve karakteristik özelliklerini de Türkiye’de siyaseti izleyelenler için büyük bir mesele haline getiriyor.

 

'İsrail uşakları' çıkışı

 

Çoğunun İslamcı geçmişleri olan, batı karşıtı Milli Görüş - Necmettin Erbakan tarafından liderliği üstlenilmiş, eski kafalı politik İslami bir akım -  ideolojisinden geldiğini söyleyebiliriz.

Dolayısıyla bazı danışmanların ABD ve Batı karşıtı ve bazılarının açıkça anti Semitik düşünceleri desteklemesine şaşırmamak gerek.

Örneğin, daha bu hafta Erdoğan’ın baş danışmanlarından biri, dershanelerin kapatılmasına karşı tavır sergileyenleri Twitter’“İsrail’in uşağı olmakla suçlayarak”, gelen anti Semitizm suçlamaları üzerine sözlerinin arkasında durdu.

 

'Patron Erdoğan'

 

Bu takımın içinde, Erdoğan hükümeti çok yakından idare ediyor ve bakanların görevi olan alanlara müdahale ediyor. Bu sadece Kabine üyeleri arasında değil, parti içinde de huzursuzluk yaratıyor çünkü, destekçilerini düşün seçilmiş yetkililerin aksine bu danışmanlar, Erdoğan’a yakın bir kişisel bağlılık içindeler ve sadakatlari sadece onunla, başka hiçbir şeyle değil. Sonuçta, onlara bu pozisyonu öneren kişi Erdoğan’dı ve nihayetinde işte kalmalarına ya da kovulmalarına karar verecek kişi de Erdoğan.