Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, 24 Haziran'da HDP'nin barajı geçmemesi durumunda AKP-MHP ittifakının HDP'nin güçlü olduğu bölgelerden milletvekili çıkaracağını söyledi. Çözüm bekleyen Kürt meselesi hakkında Mumcu, "Millet İttifakı ve HDP, Kürt meselesine toplumun tamamını tatmin edecek bir çözüm bulabilir" dedi.
Mumcu'nun "Bir umut" başlığıyla (12 Mayıs 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Önümüzdeki seçimlerde parlamento seçimi cumhurbaşkanı seçiminin de belirleyicisi olacak. Şayet AKP ve Bahçeli ittifakı, Meclis’te çoğunluğu yitirirse ve seçim de ikinci tura kalırsa; AKP’nin adayının işi beklemediği kadar zorlaşabilir.
AKP adayı Erdoğan’ın kendisine oy verip de partisine oy vermeyecekleri “münafık” diye suçlayacak kadar kendinden geçmesi de iktidar cephesinin durumun ayırdında olduğunu gösteriyor.
Cumhurbaşkanlığını AKP adayının kazanması ancak Meclis çoğunluğunu muhalif partilerin elde etmesi durumunda da aday Erdoğan’ın işi kolay değil. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, Meclis’in aynı konuda çıkartacağı kanunlarla bertaraf edilebiliyor. Ayrıca cumhurbaşkanlığı kararnameleri kanunlara aykırı olamıyor.
Meclis’te olası bir çoğunluğu yakalamış muhalefet partileri bu sistemde bir başbakan belirleyip hükümet kurmayacak. Böylelikle belki de bazı konularda ortak davranarak kanun yapabilmeleri daha kolay olacak.
Şayet seçim ikinci tura gider ve ilk turda Meclis’te çoğunluk değişirse, seçmenin muhalefetin adayına yönelerek onu seçmesi mümkün. Bu durumda yeni cumhurbaşkanı ve Meclis’teki yeni çoğunluk uyum içinde çalışabilir mi?
Ülkenin demokratikleştirilmesi ve hukuk devletinin yeniden kurulması amacıyla yapılacak düzenlemelerde sorun çıkacağını zannetmem. Neticede Millet İttifakı’nın bir araya geliş amaçlarından biri bu. HDP de bu düzenlemelere destek olacaktır.
Pekiyi, bu aşamadan sonra yeni başkanla yeni muhalefet çoğunluğu ülkeyi idare edebilir mi? Böylesine parçalı bir yapı ülke yönetiminde ortaklaşabilir mi?
Şayet bu başarıya ulaşırsa, başkanlık sistemi değişikliği, kendisini getirenlerin hiç beklemediği şekilde ülkenin demokratikleşmesi ve toplumsal uzlaşının yerleşmesine yol açabilir.
Türk’ün, Kürt’ün, muhafazakârın, laikin ve bu toplumu oluşturan tüm unsurların, ortak çıkarları var. Kimlikleri aşan taleplerin oluşturulması hem milli birliği hem de solu geliştirir.
Bu ihtimalin gerçekleşmesi için HDP’nin barajı aşıp Meclis’e girmesi şart. Yoksa HDP’nin güçlü olduğu yerlerdeki milletvekilleri AKP’ye gidecek. Yani AKP-Bahçeli ittifakı, Meclis çoğunluğunu garantiye alacak.
Bir başka şartsa, yeni başkan ve yeni çoğunluğun Kürt meselesinde yapacaklarıdır. Millet İttifakı ve HDP, toplumun bütününü yansıtan bir seçmen desteğiyle, bu defa Kürt meselesine toplumun tamamını tatmin edecek bir çözüm bulabilir.
Elbette bunlar çok iyimser ihtimaller. Ancak imkânsız değil. En karanlık zamanlarından birinde, memleketin önünde bir umut yolu açık. O yolda kararlılıkla yürümenin çaresi, iyimser olunamasa da umudu kaybetmemekten geçiyor.