Korkusuz yazarı Can Ataklı, CHP-İyi Parti-Saadet Partisi ve Demokrat Parti'den oluşan Millet İttifakı'nın tüm partilerden en az birer kişiyi aday göstermesi gerektiğini söyledi. Ataklı, "Millet İttifakı tüm partilerden en az birer kişi aday göstermeli" dedi.
Ataklı bugünkü yazısında, bunun gerçeklemesi durumunda "Çok sayıda kişi tıpkı 2002'deki AKP'liler gibi seçilmelerinin şokunu ve sevincini yaşayacak" iddiasında bulundu. Ataklı şunları yazdı:
Seçimlere şunun şurasında 36 gün kaldı.
Bugün partilerin aday listeleri de bitmiş olacak. Bu listeler Yüksek Seçim Kurulu'nateslim edilecek.
Düzeltmeler sonunda artık kesinlik kazanacak son listeler için tarih ise 21 Mayıs.
O andan itibaren artık her parti adaylarını da belirlemiş biçimde sadece ve sadeceseçime kilitlenecek.
24 Haziran'da “bir ilki” yaşayacağız. Türk seçmeni ilk kez “bir başkan için” oy kullanacak. Önce çoklu adaylar arasında bir tercih yapacak ama asıl “ilk” olacak şey, bu adayların hiçbirinin yüzde 50'yi bulamaması halinde gidilecek ikinci tur.
Bu turda sadece iki aday yarışacak.
Vatandaş “Bu mu yoksa bu mu?” sorusuna cevap verecek.
Bu tür bir seçimi ilk kez yaptığımız için gördüğüm kadarıyla pek çok kişi seçimi hep ilk tura göre değerlendiriyor.
Kimin kime oy vereceğini veya vermeyeceğini tartışıyor birçok kişi. Ama sıra ikinci turagelince artık bu tartışmaların bir anlamı olmayacak. “Şu adaya oy vermem, buna oy vermem” diyenler aslında diğer alternatifin Erdoğan olduğunu bu turda anlayacaklar.
Muhtemelen asıl kararlar da bu aşamada hatta belki de sandık başında verilecek.
Ancak bu seçimin pek konuşulmayan ama asıl önemli yanı parlamento seçimleridir. AKP sırf Tayyip Erdoğan'ı tek adam yapabilmek için Meclis'i devre dışı bırakan bir sistem kurdu. Kendi hesaplarına göre Erdoğan seçileceğine göre Meclis'teki çoğunlukda elbette AKP'de olacaktı.
Oysa durumun hiç de öyle olmadığı geç de olsa anlaşıldı. AKP'nin Meclis'te çoğunluğusağlamasına artık neredeyse olanaksız gözüyle bakılıyor.
Bu aşamada muhalefet cephesine büyük görev düşüyor.
Üç parti güç birliği yaptı yapmasına ama başkanlık seçimlerinde daha etkili olabilmek için sağdaki ve soldaki küçük partilerin de hesaba katılması gerek.
Solda oy oranı açısından “marjinal” gibi görünmesine rağmen hayli etkin kadrolara sahip olan partiler asla ihmal edilmemeli. Başta DSP olmak üzere Komünist Parti, Özgürlük ve Demokrasi Partisi Meclis'e mutlaka girmeli.
Osman Pamukoğlu bu kez parlamentoda olmalı.
İdeolojik olarak farklılıkları olsa da Liberal Demokrat Parti'den örneğin Cem Toker'inCHP listesinden seçilmesi çok şık olacaktır.
Yine Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş'ın da Meclis'te olmasını CHP sağlamalıdır.
İYİ Parti ise ANAP, DYP, AP gibi eskiden var olan ama seçmenlerinin tamamı konjonktürel olarak AKP'ye kayan partilere mutlaka yer vermeli en azından genel başkanlarını Meclis'e taşımalıdır.
Şuna inanıyorum ki CHP ve İYİ Parti bu tür bir operasyondan büyüyerek çıkacaklardır.
Türkiye'de temsil edilen tüm siyasi görüşlerin olduğu gibi kendi seçmenlerinin de güvenini kazanacaklar, milli birlik ve beraberlik ruhunun lafta kalmadığını kanıtlayacaklardır.
Bu partilerdeki kimilerinin “Dışarıdan bu kadar çok kişi aday gösterilirse bize yer kalmayacak” endişesi de yersizdir bana göre.
Çünkü eğer o dip dalga geliyorsa bu iki partide alt sıralara yazılan çok sayıda kişi tıpkı 2002'deki AKP'liler gibi seçilmelerinin şokunu ve sevincini yaşayacaktır.