Gündem

Milat: Bülent Arınç, Erdoğan'a mektup gönderdi, FETÖ konusunda helallik istedi

Serdar Arseven: Arınç, Erdoğan randevu talebini kabul etmeyince mektup gönderdi

21 Ocak 2017 17:43

Milat Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Serdar Arseven, AKP kurucularından, eski Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a bir mektup yazarak helallik istediğini iddia etti.

Arınç'ın mektubunda "17-25 Aralık sürecinde FETÖ'nün gerçek yüzünü göremediğini, bu konuda çok yanıldığını, yanıltıldığını; menfur 15 Temmuz darbe girişimiyle bütün gerçeklerin gün gibi ortaya çıktığını" yazdığını öne süren Arseven, "Bülent Arınç'ın daha önce Sayın Erdoğan'dan randevu talep ettiğini ancak bu talebinin o süreçte karşılık bulmadığını biliyoruz. Randevuyu alamayan Bülent Arınç'ın Sayın Erdoğan'a mektup göndermesi bu bilgiye ilave" ifadesini kullandı.

Arınç, 17-25 Aralık sürecinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümeti eleştiren bazı yaklaşımlarda bulunmuştu. Erdoğan da Arınç'a sitem içeren ifadelerle tepki göstermişti. Arınç, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından verdiği bir röportajda "Silahlı terör örgütünün Fethullahçı olduğunu o gece öğrendim, bana ahmak diyebilirsiniz" ifadesini kullanmıştı.

Arseven'in Milat'ta "Bülent Arınç Reis'ten 'helallik' istedi" başlığıyla yayımlanan (21 Ocak 2017) yazısı şöyle:

Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç, “FETÖ”yü kavramakta bu kadar geç kalmış olmasından dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan, yazdığı mektupla helallik istedi.

Sağlam kaynaktan ulaşan bilgidir.

Kulis'ten ötesi….

AK Parti kurucularından Eski Meclis Başkanı, Eski Bakan Bülent Arınç, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği mektupta,  “FETÖbaşı”nı anlamakta çok çok geç kaldığını itiraf etti ve  “helâllik” istedi.

Bülent Arınç,  17-25 Aralık sürecinde FETÖ'nün gerçek yüzünü göremediğini, bu konuda çok yanıldığını, yanıltıldığını…

Menfur 15 Temmuz darbe girişimiyle bütün gerçeklerin gün gibi ortaya çıktığını ifade etti ve Recep Tayyip Erdoğan'dan “hakkını helâl etmesini”istedi.

Bülent Arınç'ın daha önce Sayın Erdoğan'dan randevu talep ettiğini ancak bu talebinin o süreçte karşılık bulmadığını biliyoruz.

Randevuyu alamayan Bülent Arınç'ın Sayın Erdoğan'a mektup göndermesi bu bilgiye ilâve.

Bir bilgi daha var ama verdiğim sözlerden dolayı müsaadenizle şimdilik yazmayayım.

Evet…

“Helallik istemek.” güzel.

“Pişman olmak.” güzel.

Bununla birlikte…

Sayın Arınç'ın,“cübbesini giyerek FETÖ sanıklarını savunmak istediğini söylemesinin üzerinden” fazla vakit geçmedi.

Sayın Arınç, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın en zorlu günlerinde en yaman hücumlarıyla dikkat çekmişti.

Zor durum.

Ben bugüne kadar Sayın Arınç'a çok tepki gösterdim…

Çeşitli vesilelerle tepkilerimi dile getirirken, “yaşını, kıdemini” ve “Millî Görüş Hareketi'ndeki yerini”göz önünde bulundurarak, üslubuma çok dikkat ettiğimi de kıymetli okuyucularım bilir.

Ne var ki ben bile bazen çok sert laflar etmekten alamıyorum kendimi!

Sayın Arınç, bugüne kadar çok önemli makamlarda, mevkilerde bulunmuş bir devlet adamıdır.

Büyük sorumluluklar üstlenmiştir.

Çok açık bir şekilde ifade etmek isterim ki, yönettiği alanlarda belirgin “iz”ler bırakamamıştır.

Kubbede hoş sadâ bırakamamıştır.

Onun yönetimindeki TRT'nin FETÖ'cüler tarafından ne pis işlerde kullanıldığını nasıl unuturuz?

 Oradaki “Böken Saltanatı”nı nasıl unuturuz?

Unutmak kolay değil elbet.

Bununla birlikte Sayın Arınç'ın büyük hatalarına sebep olan faktörlerden bazılarının ne kadar ciddi olduğunu da biliriz.

Yüce Allah hepimizi, “yakın çevre”nin yanlışlarına kapılıp gitmekten muhafaza buyursun.

Sayın Arınç'ın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan “helâllik” istemesi ve ne kadar büyük hatalar yaptığını itiraf etmesi güzel bir gelişme.

Buna, bir güzellik daha eklese ve dönemine dair “FETÖ gerçeklerini” gözler önüne sermek suretiyle Bağımsız Yargı'ya destek verse…

Bunu yapsa, bu güzelliği bir adım öteye taşır.

İnsan üzülüyor be, hey gidi Bülent Abi.

Bu “FETÖ tezgâhı” ne değerlerimizi yedi, bitirdi!

Batsın şu kompleksiniz!

CHP'nin agresif yöneticilerinden biri kürsüde…

“Köşe yazısında, Atatürk'ün kurduğu CHP'yi terör örgütleri arasında gösteren AKP Milletvekili Aydın Ünal'ı şiddetle kınıyorum!” yollu  bağırıyor, hançeresini yırtarcasına.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dâvâ arkadaşlarından Aydın Ünal böyle mi demiş;

Yani…

“CHP, PKK gibi bir terör örgütüdür!” mü demiş?

Ya da bu anlama gelen bir şeyler mi söylemiş?

“Bir kadeh içki haram değildir!” fetvasının (!) sahibi olanCHP'li yöneticininişaret ettiği köşe yazısına baktık…

“CHP, PKK gibi bir terör örgütüdür!” iddiasının iması bile yok.

Şöyle demiş, CHP yöneticisinin  kızdığı bölümde:

“CHP: Kimi zaman ‘solcu' maskesiyle, kimi zaman da mezhep taassubuyla Türkiye'deki sol terör örgütleriyle arasına mesafe koymuyor. Kuruluşundan gelen ‘Batılılaşma' ideolojisiyle Avrupa paralelinde hareket ediyor; Türkiye ve Avrupa arasında sorun olduğunda kayıtsız şartsız Avrupa yanında yer alıyor. PKK ve DHKP-C ile solculuk ve mezhep taassubu zemininde kesişirken; FETÖ ile ‘Batı ve Üst Akıl' zemininde buluşuyor. Ayrıca terör örgütlerinin iç politikayı etkileme, siyasi tercihleri değiştirme gücünü kendi lehine kullanmak için fırsatları değerlendiriyor. Tam da terör örgütlerinin planladığı çerçevede, her DEAŞ, PKK, DHKP-C ve FETÖ eylemi sonrasında Hükümeti, Cumhurbaşkanını suçlayarak teröre siyasi lojistik sağlıyor. Politikaları ve söylemi terör örgütleriyle birlikte Avrupa ile de bire bir örtüşüyor.”

Evet, kıymetli kardeşlerim, o bölümü olduğu gibi yansıttım, siz de okudunuz…

Bu ifadelerden “CHP'nin terör örgütleri arasında sayıldığı” sonucu çıkar mı?

Ne kadar sündürürsen sündür, ne kadar sağa sola çekersen çek, çıkmaz.

CHP'nin izlediği politikalarla Türkiye'ye zarar verdiğini güçlü vurgularla anlatıyorAydın Ünal.

O kadar, fazlası yok.

Doğrusunu isterseniz, bir CHP'linin saldırılarına cevap olsun diye yazmıyorum bunları.

CHP'lilerin ne dediği, ne yaptığı benim için hiç de önemli değil.

En marjinal görüşlerin bile temsil edilmesinden yana olan bir vatan evlâdı olarak, “Bırakınız konuşsunlar, bırakınız bağırsınlar, bırakınız kendilerini istedikleri yere zincirlesinler!” diyorum.

Benim derdim bu değil.

Ben, bugünkü yazımın bu bölümüne “Batsın şu kompleksiniz!” başlığını oturttum ya…

Oradan devam edeceğim.

Bir agresif CHP'li, Cumhurbaşkanımızın dava arkadaşlarından Aydın Ünal'a böylesine saldırınca efendim…

Çoğu vakit olduğu gibi “AK Partideki” muhafazakar tiplerden biri çıkıyor ve Aydın Ünal'a çakıyor!..

Efendim, CHP memleketimizin en saygın, en köklü partilerinden biriymiş.

Böyle bir partinin terör örgütleri arasında sayılması kabul edilemezmiş!..

Tamam da ey muhafazakâr;

Sen o yazıyı okudun mu da konuşuyorsun!

“Aydın” takılan bir AK Parti yöneticisi olarak, ille de CHP'nin tepkisine dair bir açıklama yapacaksan…

Kendini (nedense) buna mecbur hissediyorsan…

Bunu yapmadan önce, Aydın Ünal'ı  hedef haline getiren  o yazıyı okuman gerekmez mi?

Yok hayır!..

Ne gerek var!..

Al CHP'liden rolü, vur kendi adamına!..

Kompleks ki ne kompleks!..

Yazının başlığında dediğimiz gibi “batsın bu kompleks!”

Aydın Ünal'a “CHP'linin sözünün doğruluğuna peşinen iman etmek suretiyle saldıran” AK Parti önde gelenini dikkatle izledim o gün…

Çok hoş bir tavrı vardı,  CHP sıralarına doğru şöyle bir baktı…

O bakıştaki “Nasıl beğendiniz mi, gözünüze girebildim mi, iyiyim di mi” kıvamını çok iyi bilirim.

Ben, nice ezik-büzük muhafazakâr tanırım!..

Üzücü işler.

Bu çirkinliğe muhatap olmanın üzüntüsüyle şunları yazmış Aydın Ünal;

“ (Yazıma dair) Orantısız tepkideki vaveylayı görünce, CHP'li Meclis Başkan Vekili ve AK Partili bazı ‘arkadaşlar' da ‘tabii efendim, CHP nasıl terör örgütleri listesinde olabilir? Kınıyoruz, kabul etmiyoruz'kabilinden açıklamalar yapıverdiler. Yapsınlar. Alışığız. Elhamdülillah,‘kıra kıra' yürüyenlerden değil; ‘kırıla kırıla' büyüyenlerdeniz. Yeni bir gönül kırıklığının lafı bile olmaz.”

Açık…

“Biz dostlardan nice kelek gördük… Nice kırıldık ve yine kırıldık” demeye getiriyor Aydın Ünal…

Kahrolası aşağılık kompleksine isyan ediyor.

TERÖR DESTEKÇİSİ KANALLARA ÇIKMAK DA NESİ!..

Aşağılık kompleksinden girmişken…

Kimi AK Parti yöneticilerinin, ülkesine, milletine, o milletin “REİS”ine ölesiye düşman bir “kanal”da boy gösterdiklerini gördükçe nasıl sinirlendiğimi dile getirmiş olayım.

Bir “oğlan”, karşısına alıyor kimi AK Parti yöneticilerini…

Çatır çatır sıkıştırıyor.

Kimi Ak Partililer de, nice seçim zaferinden sonra...

Bunların karşısında süt dökmüş kedi!..

AK Parti'nin ilk yıllarında, AK Parti düşmanı televizyonlara, gazetelere o kadar büyük ilgi gösterildi ki…

Bu televizyonlar, bu kanallar AK Parti iktidarının her türlü desteği ile o kadar büyütüldü, o kadar büyütüldü ki…

Günün birinde, Türkiye'nin, Reis'in ve Ak Parti'nin “uçurumun” kenarına getirilmesine yol açma güç ve cüretini buldular kendilerinde!..

Ak Parti, boğazına geçmek için bekleyen ipi yağladı durdu!    

Kendisini parçalayacak canavarı besledi durdu!..

Bugün de o tavırlardan izler görüyorum!..

Benden dost uyarısı!..