T24-Ankara
TBMM Genel Kurulu'nda Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve KHK'larda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi görüşmelerinde 97 gündür azlık grevini sürdüren HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in durumu HDP’li vekiller ile Cumhur İttifakı üyeleri arasında tartışma çıkardı. Açlık grevinde olan bir vekilin bu kararından vazgeçirilmesi görevinin önce kendi grubuna ait olduğunu söyleyen AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, ”Bir terör liderinin tecridi kalksın diye açlık grevi yapan bir insana bu Meclisten önce sizin gidip de 'Bu yanlıştan vazgeçin' demeniz lazım" dedi. Tartışmalardan sonra kürsüye gelen MHP’li Cemal Enginyurt, “Leyla Güven'in açlık grevine son vermek diye bir görevim yok, ben Türk milleti adına görev yapıyorum. Leyla Güven açlık greviyle mutluluğuna devam etsin. Benim bir milletvekili olarak böyle bir görevim yok”dedi.
Genel Kurulda konuşmalar şöyle:
GARO PAYLAN (Devamla) - …bizler üzerinde, HDP üzerinde, HDP vekilleri üzerinde uyguluyor. Bu tecridi kırmak için ve Leyla'nın sesine ses katmak için dedik ki… Kamuoyu nasıl yaratacağız? Basın bize kapalı. Hiçbir televizyonda HDP'li vekili görüyor musunuz? Hayır. Her gün HDP hakkında konuşuyorsunuz ama bizler o televizyonlara çıkamıyoruz. Ne yapacak milletvekilleri, nasıl kamuoyu yaratacak? Dedik ki: "Yürüyelim, Taksim'den Galatasaray'a 50 milletvekili yürüyelim." Süleyman Soylu dedi ki: "Sizi yürüten, adam değildir." Ya, Anayasa madde 34'ü açın, okuyun, Süleyman Soylu'ya da okutun. Herkes önceden izin almadan yürüme hakkına sahiptir arkadaşlar, Anayasa madde 34. İçişleri Bakanı Anayasa ihlali yapıyor. Ya, bunu ona anlatmayacak mı bu Meclis? Bu Meclisin bir üyesinin derdine dert olmayacak mı? Bu anlamda, vicdanlar körelmiş arkadaşlar ama hepinizi vicdana ve adalete tekrar çağırıyorum, Leyla'nın sesine ses olalım diyorum, Leyla Vekilimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hatibin ısrarla "saray fermanı, sarayın freni boşalmış" tarzı -tırnak içerisinde- "sokak ağzı" diye ifade edeceğimiz bu ifadelerinin bu Meclisin mehabetine, gazi olmasına, olgunluğuna yakışmadığını düşünüyorum. Keşke daha nezih bir dille bu ifadeler kullanılsa. Keşke daha saygın bir yaklaşımla, dille eleştiri yapılabilse. Bu tarz ifadelerin hepsini reddediyoruz. Bununla ilgili daha önceki oturumlarda defaatle uyarılarımızı yaptık. Hiç kimseye bu dilin faydası yok Sayın Başkanım.
Onun dışında, Leyla Güven'le ilgili zaman zaman tüm vekilleri itham eden bir söylem söz konusu oluyor; işte "Vekil açlık grevinde, neden ilgilenilmedi?" gibi. Bakın, değerli arkadaşlar, açlık grevinde olan bir vekilin bu kararından vazgeçirilmesi görevi hepimizin hatibe, önce kendi arkadaşına, kendi partilisine terörle anılan Apo'nun, terörün lideri olan Apo'nun açlık greviyle bir bağlantısının kurulmaması, bununla ilgili bir gündem yapmaması kendisi için de partisi için de daha kıymetlidir diyebilsinler. Bizden önce onlara düşer. Bir terör liderinin tecridi kalksın diye açlık grevi yapan bir insana bu Meclisten önce sizin gidip de "Bu yanlıştan vazgeçin." demeniz lazım. Kendisi biliyorsunuz tahliye oldu. Bu tahliyeye rağmen "Apo'ya özgürlük" tarzı…
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Hayır, yanlış.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, özgürlük değil, yalan söylüyor. olmakla beraber önce kendi grubunundur. Ben de diyorum ki bize bu çağrıyı yapan kürsüdeki
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Hayır, öyle bir talep yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tecrit kalksın diye, tecrit.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Peki, "Apo'nun tecridi kalksın." diyeymiş, çok iyi bir şey yapıyormuş gibi… Bununla ilgili uyarı yapsınlar. Hiç kimse kendi sağlığından olmasın deriz biz ama bize demektense ona demesi lazım.
Sayın Bakan Soylu'nun ifade etmiş olduğu, o terörle ilgili propaganda imkânı bulan yürüyüşe izin vermeme yaklaşımı, her üniter devlette olacak olan yaklaşımdır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Burada üç aydır bir sorunu dile getirmeye çalışıyoruz ama genel olarak mantık, zihniyet böyle. Siz de üç yıl boyunca gidip görüştüğünüz, İmralı'da görüşmeler yaptığınız, çözüm süreci adını verdiğiniz, büyük mesailer açığa çıkardığınız, terörist demediğiniz, bu ülkenin barışına katkısı olacağını düşündüğünüz bir insanla görüştünüz. Leyla Güven Milletvekilimiz, bu insanın üç yıldır avukatları da dâhil ailesiyle görüşememesinin hukuki bir zemini olmadığını, tam tersi Anayasa'nın, yasanın, hukukun ihlali olduğunu söylüyor ve bunun ülkemizin barışına hizmet etmediğini bir savaşa hizmet ettiğini -o süreçle birlikte şu an Türkiye'de ağır bir tecridin- aslında yaşamın her alanında Türkiye'nin bir baskılamaya maruz kaldığını söylüyor. Bunu çarpıtmanın gereği yok. Şu an doksan yedi gündür Leyla'nın sesine ses vermek, mutlaka bu Meclisin temel görevi olmak durumundadır.
Sayın Bülent Turan'a şunu söylemek isterim: Arkadaşlar, Süleyman Soylu'nun savunulacak hiçbir yanı yok. Bu üslubu nasıl savunabilirsiniz? Bu bir mahalle, bir sokak kabadayısı üslubudur. Ben bunu bir bakana ağır bir itham ya da bir şey olarak söylemiyorum. Bakan eğer bunu kendisine yakıştırıyorsa biz de bu kürsüde bunu söylemek zorundayız. Daha önceki pratikleri de ortadadır. Doğubeyazıt'ta yaşanan bir cinayetle ilgili Genel Başkanımızı arıyor, çok ağır ithamlarda bulunarak "Artık siz bittiniz." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA KURTULAN (Mersin) - Bitireyim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Bir İçişleri Bakanı "Siz artık bittiniz." derken biz bundan ne anlamalıyız arkadaşlar? Bunu kabul ediyor musunuz, ettiniz mi? Vicdanınıza sığdı mı bu? Bunu yerleştirdiniz mi vicdanınızın bir yerine? Bunu gerçekten savunuyor olmanızı hiç anlayamıyoruz.
Süleyman Soylu da -sabah başlarken söylediğim gibi- anayasal bir dayanağı varsa, yasağın dayanağı varsa onu temellendirir. Bir İçişleri Bakanı, yürüten adam değildir, demez bunu, dememeli. Bunu başta bizden önce sizin eleştirmeniz, "Artık haddini bil be adam." demeniz lazımken, "Sokak kabadayısı mısın?" demeniz lazımken bunu söylemeyi bize bırakıyorsunuz, siz hâlâ onu savunuyorsunuz. Gerçekten size ne diyeyim, artık vicdanlara bırakıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Bir dakika…
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan, ben de bu Meclisin milletvekili olarak benim görevlerim arasında doksan yedi gündür açlık grevi yapan Leyla Güven'in açlık grevine son vermek diye bir görevim yok, ben Türk milleti adına görev yapıyorum. Leyla Güven açlık greviyle mutluluğuna devam etsin. Benim bir milletvekili olarak böyle bir görevim yok.
Tutanaklara geçsin.
BAŞKAN - Sayın Turan…
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yazıklar olsun. Tamam, seninle ilgili değil bu.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Hiç zahmet etmeyin, sizden bekleyen de yok.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Zaten söylemeyin o zaman, sürekli "milletvekili, milletvekili…"
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sizi vareste tutuyoruz.
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika…
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, İçişleri Bakanımızın, terör faaliyetine konu olacak bir yürüyüşle ilgili söylediği ifadenin içeriğini de anayasal güvenceyle beraber…
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ya, nasıl böyle bir şeye karar veriyorsunuz? Terörle ilgili olduğunu nereden çıkarıyorsunuz ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ama bir dakika… Durun bir arkadaşlar.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, ne terör gündemi ya, ne terör gündemi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - O zaman siz konuşun, biz susalım.
BAŞKAN - Arkadaşlar… Arkadaşlar… Kayıtlara geçiyor. Bir dakika… Sayın grup başkan vekili konuşuyor.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Nasıl bir konuşma bu ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakın, değerli arkadaşlar, Sayın Başkan; problem bu zaten. Hatibiniz konuştu dinledik, grup başkan vekilini dinledik. Toplam bir dakika konuşacağım. Bu gerginliğe gerek yok.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ayıp, ayıp bir kere!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Başkan, ama "teröristle ilgili" demesin ya!
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ayıp! Buna "ayıp" denir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Söylediğimiz şey şu: Leyla Güven "Apo'ya özgürlük." diyerek açlık grevi yapıyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Özgürlük" değil ya! Niye tekrar ediyorsun? Değil, değil…
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ne? Söyleyin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Tecrit kalksın." diyor, tecrit.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Ya, "Terör örgütü eylemi" diyorsun…
BAŞKAN - Arkadaşlar…
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - "Apo'ya tecrit kalksın." diye açlık grevi yapıyor. Doğru mu?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Doğru.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Dünyanın neresinde bir terör liderine açlık grevi yaptığı için Meclis göreve çağrılabilir? Tersten sorayım: Diyorlar ki "Yürüyüşümüz engellendi." Sayın Başkan, Avrupa'nın hangi caddesinde, hangi meydanında DEAŞ'la ilgili bir yürüyüşe izin verilebilir?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne alakası var?
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ne alakası var? "DEAŞ'la ilgili" ne alakası var?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Terörle ilgili her devlet gerekli tedbiri gösterir. Türkiye'de PKK var, DEAŞ var; Avrupa'da DEAŞ var.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ne ilgisi var?
BAŞKAN - Arkadaşlar…
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - HDP'yle ne ilgisi var bunun ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Şu ilgisi var…
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 6 milyon oy almış bir siyasi partiden bahsediyorsun, 6 milyon oy almış bir siyasi partiden bahsediyorsun!
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ayıp, hakikaten ayıp! Hiç yakıştıramıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakın, Türkiye'de demokratik bir yapı içerisinde parti mi olacak, kuyruk mu olacak? Buna karar verecekler Sayın Başkan.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Yani biri cezaevinde tecritte tutulabilir, öyle mi?