Serdar, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yüzde 98'inin deprem kuşağında yer aldığına işaret ederek, DASK'ın 1999 Marmara Depremi'nin ardından hayata geçirildiğini belirtti.
DASK'ın kendine has bir idari yapısı olduğunu, 7 kişilik Yönetim Kurulundan oluşan kurumun, otomobili, demirbaşlarının olmadığını anlatan Serdar, kar amacı gütmeyen DASK'ın bu şekilde teşkilatlanmasının amacının zorunlu deprem sigortasını ucuz hale getirmeye yönelik olduğunu vurguladı.
Kendisinin Hazine Müsteşarlığı Genel Müdür Yardımcısı olduğunu ve DASK Yönetim Kurulu Başkanlığını ek görev olarak yaptığı belirten Serdar, diğer üyelerin de aynı şekilde kurumdan seçilen insanlar olduklarını ifade etti.
Türkeyi'deki zorunlu deprem sigortasıyla ilgili bilgi veren Serdar, sigortanın 1 yıllık yapıldığını ve her yıl tekrarlandığını belirterek, sigortanın olası bir depremde evlerde oluşan hasarı karşıladığını belirtti.
Zorunlu deprem sigortası poliçesinin Türkiye'deki sigorta şirketleri, onların acenteleri ve sigorta şirketlerinin acenteliğini yapan bankaların yazdığının altını çizen Serdar, “Örneğin 1. derece deprem bölgesinde 100 metrekarelik betonarme bir binanın yıllık pirimi 131 liradır. Aylık primi yaklaşık 10-11 lira, günlük primi ise 30-31 Kuruşa denk gelmektedir” dedi.
Mümkün olduğu kadar çok düşük bir primle yüksek teminat sağlandığını vurgulayan Serdar, şöyle devam etti:
“Şuanda sahip olduğumuz poliçelerin ortalamasını aldığımız zaman, ortalama teminat 55 bin liraya geliyor. Bu prim olarak da 96-97 liraya denk gelmekte. Primlerin her yıl yenilenmesi ile büyük bir fon birikimi oluşmuş oluyor. Bu oluşan fonla biz dışardan sigorta teminatı alıyoruz. Çünkü DASK'ın aldığı sigorta teminatının hepsini üzerinde tutması mümkün değil. DASK da kendisini sigortalıyor. Herhangi bir büyük depremde oluşan hasarın karşılanması için bu paranın neredeyse tamamı yurt dışından gelecek. Dünyadaki afet sigorta sistemi bu şekilde işliyor.”
EN ÇOK ANKARALILAR SİGORTA YAPTIRMIŞ
Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu, 1999 Marmara depreminde ciddi can ve mal kayıpları yaşandığını hatırlatan Serdar, bu gerçeğe rağmen zorunlu deprem sigortası yaptıranların sayısının düşük olduğunu vurguladı.
Depremin yıkıcı etkilerinin en çok hissedildiği, Bolu'da zorunlu deprem sigortası yaptırılan meskenlerin oranının yüzde 52,13, Düzce'de yüzde 40,77, Sakarya'da yüzde 36,46, İzmit'te yüzde 31,88, İstanbul'da ise yüzde 34 olduğunu bildiren Serdar, bu oranın Samsun'da yüzde 15, İzmir'de yüzde 29,77, Ankara'da ise yüzde 57,16 olduğunu açıkladı.
Ankara'nın bir memur kenti olması, düzenli yapılaşma nedeniyle bu oranın yüksek olduğunu ifade eden Serdar, “Tüm Türkiye'de zorunlu deprem sigortasına konu olan meskenlerin şu aşamada sadece yüzde 26'sı sigortalı. İnsanlarımız sigortayı bilmiyorlar. Bu bilinçle ilgili bir süreçtir. 10 yılda yüzde 26'ya kadar gelebiliyoruz. Tanıtımlara daha da ağırlık vereceğiz. Yeni bir alan araştırması araştırma yapacağız” dedi.
DASK'IN ÖDEME GÜCÜ
DASK'ın ödeme gücünün şuan itibariyle 3,6 milyar lira civarında olduğunu söyleyen Serdar, “Allah korusun büyük bir deprem olması halinde DASK'ın bir defada ödeyebileceği tutar 3,6 milyar lira” diye konuştu.
Depremde ortaya çıkan hasar durumunun eksperler tarafından raporla belirlendiğini, rapora göre ödeme yapıldığını anlatan Serdar, bugüne kadar 10 bin üzerindeki hasar dosyasına 20 milyon lira civarında tazminat ödediklerini kaydetti.
Serdar, toprak kayması, sel gibi diğer afetlerle ilgili sigortaların da kapsama alınması için Mecliste bir yasanın beklediğini sözlerine ekledi.
PRİMLERDE YÜZDE 40 İNDİRİM
Zorunlu deprem sigortasının yaygınlaştırılması için fiyatların düşüklüğünü ön plana çıkardıklarını söyleyen Serdar, poliçesini yenileyene yüzde 20, özellikle apartman ve sitelerde toplu başvurularda, en az 8 konut için yüzde 20, toplamda yüzde 40 gibi bir indirimin söz konusu olabildiğini vurguladı.
Türkiye'nin deprem gerçeğinin hiçbir şekilde değişmeyeceğine dikkat çeken Serdar, bu gerçeğin dikkate alınarak konutların depremin vereceği zarara karşı güvence altına alınabileceğini kaydetti.