Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, son zamanların en çok beklenen enflasyon raporu sunumlarından birini gerçekleştirdi.
Yılın ikinci enflasyon raporunu sunan Çetinkaya, 2019 yıl sonu enflasyon tahminini değiştirmeyerek yüzde 14,6 olarak tuttu.
Çetinkaya'nın sunumuyla başlayan toplantıya dair en büyük beklentilerden biri, TCMB'nin döviz rezervleriyle ilgili yapacağı açıklamaydı.
TCMB'nin son dönemde net döviz rezervlerinde yaşanan düşüşün kaynağına yönelik bir açıklama olmaması, kurun oynamasına ve Türk Lirası'nın değer kaybetmesine yol açmıştı.
Diğer yandan geçen hafta faizleri değiştirmeyen TCMB'nin Para Politikası Kurulu kararında "ilave sıkılaştırma" ifadesini kaldırması, sıkı para politikasına dair soru işaretleri doğurmuş, bunun üzerine yine kur yukarı doğru oynamıştı.
Çetinkaya'nın sunumundan sonra ekonomistlerin ve gazetecilerin soruları da en çok bu konular etrafında düğümlendi.
Ancak çok sayıda analiste göre Çetinkaya'nın yanıtları tatmin edici değil. Bu da TCMB'nin iletişim stratejisinin hatalı olduğu değerlendirmelerinin yapılmasına neden oldu.
"Önce sakinlik, sonra iletişim"
Çetinkaya'nın bugün gerçekleştirdiği enflasyon sunumunun ardından gazeteciler ve ekonomistler, TCMB'nin veri paylaşımı ve iletişim stratejisi ile ilgili saptamalarda bulunarak bu konuyla ilgili sorular yöneltti.
Soru-cevap bölümünde ekonomist Haluk Bürümcekçi, yayınlanmayan verilerin varlığına dikkat çekerken Bloomberg haber ajansından Onur Ant, rezervler ve sıkı para politikası konularını Çetinkaya'dan netleştirmesini talep etti ve "Yoksa biz sizi yanlış mı anlıyoruz?" sorusunu yöneltti.
BloombergHT kanalının Ekonomi Koordinatörü Gökhan Şen ise "İletişim stratejinizde bir değişikliğe gitmeyi düşünüyor musunuz?" sorusunu sorarak, "Ciddi bir iletişim açığı var, malum güncel para politikalarının en önemli aracı iletişim olduğuna göre neden siz bundan bağımsız kalasınız" yorumunda bulundu.
Çetinkaya ise bu tespitlere yönelik olarak şöyle bir açıklamada bulundu:
"Burada bir sessizlik yok, olabilecek en yüksek ve net frekansta açıklamalara devam ediyoruz. Ama bir rehberlik ihtiyacı olduğunu gördüğümüz için ilave bilgilendirmeleri yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz."
Çetinkaya, piyasalarda oynaklığın olduğu zamanlarda ise iletişimden önce istikrara öncelik verdiklerini, "kargaşa ya da gürültü ortamında değil, sakinlik sağlandıktan sonra iletişim yapmayı" daha verimli bulduklarını söyledi.
"Neden daha önce açıklama yapılmadı?"
Marmara Üniversitesi Muhasebe ve Finansman Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova'ya göre gerçekleştirilen sunum ve verilen cevaplar doyurucu değil.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Arzova, bunun sebeplerini şu şekilde sıralıyor:
- Enflasyon hedefinin daha yükseğe çekilmesi gerekirdi.
- Bölgesel ve siyasi risklere değinilmedi.
- Merkez Bankası'nın rezervleriyle ilgili tatmin edici bir açıklama yapılmadı.
TCMB'nin iletişimini başarısız bulduğunu belirten Arzova, en çok Merkez Bankası'nın neden son faiz kararında ek sıkılaştırma ifadesini kaldırdığının ve net döviz rezervleriyle ilgili açıklamanın merak edildiğini, ancak bu ikisine de bir yanıt alamadığını söylüyor:
"Toplantının içerisinde ek sıkılaştırmanın devam edileceği söylendi. O zaman karar metninde neden bu kaldırıldı? Durup dururken herkesin bunu konuşmasına neden sebebiyet verdi?
"En önemlisi de rezervlerle ilgili neden tepki vermek konusunda bu kadar geciktiği konusunda bir açıklama getirmedi. Neden bugünü bekledi? Neden hemen anında yanıt vermedi? Günün en önemli konusu buydu."
Rezervlerdeki düşüş
TCMB'nin son zamanlarda net döviz rezervlerinde yaşanan düşüş ve bunun nedenleri büyük bir tartışma konusu oldu.
19 Nisan ile biten hafta itibari ile net uluslararası net rezervler 1,54 milyar dolar azalışla 26,873 milyar dolara geriledi.
Rezervler bir önceki hafta 28 milyar 440 milyon dolar olmuştu.
İngiliz Financial Times gazetesi ise TCMB'nin kısa vadeli borçlanma ve swap işlemleri yoluyla dolar rezervlerini artırdığını öne sürdü. Gazete, TCMB'nin net rezervlerinin açıklanandan daha düşük olduğunu, swap işlemleri dışarıda tutulduğunda net rezervlerin 15 milyar dolara kadar düştüğünü iddia etti.
Gazeteye göre bu yeni bir kur şoku karşısında TL'nin değerini korumak için TCMB'nin yeterli adım atıp atamayacağı konusunda yatırımcı ve analistlerin şüphe duymasına yol açıyor.
Çetinkaya: Brüt rezervlere bakın
TCMB Başkanı Çetinkaya ise bugünkü toplantısında bu iddialara karşı çıkarak Merkez Bankası'nın şeffaf bir biçimde rezerv verilerini yayınladığını ifade etti ve "SWAP piyasası işlemleri rezervleri destekleme amacıyla kullanılmıyor" dedi.
Çetinkaya, net döviz rezervleri yerine brüt döviz rezervlerine önem verilmesi gerektiğini vurguladı:
"Biz diğer merkez bankaları gibi rezervle ilgili iletişimimizi bugüne kadar hep brüt rezerv üzerinden gerçekleştirdik. Bu yaygın bir pratik. Net rezervin üzerinde mutabık kalınmış bir tanımlaması yok. Bizim ülkemiz gibi dolarizasyonun yüksek olduğu ülkelerde rezerv tartışmalarının brüt rezervler üzerinden yapılması en uygun olan yöntem."
TCMB'nin brüt döviz rezervi ise açıklanan son verilere göre 19 Nisan itibarıyla 1,39 milyar dolar azalışla 75,57 milyar dolara geriledi.
- Brüt rezervler: Bankaların Merkez Bankası'nda tuttukları döviz mevduatlar ile yabancı para cinsi zorunlu karşılıklar gibi kalemlerini de kapsayan tutar.
- Net rezervler: Merkez Bankası'nın kendi döviz rezervi birikimi.
Ekonomist Arzova ise brüt rezervlere önem verilmesi gerektiğine karşı çıkıyor:
"Brüt rezervin içinde senin kullanamayacağın paralar var, bankaların sana yatırmış oldukları bir ödünç para. Konu rezervlerin azalması değil, TCMB'nin bilançosunda meydana gelen fark, bu paranın nerede olduğu konusuydu. Bu konuya açıklama getirilemedi."
Ekonomist Vedat Özdan da rezervler konusunda Çetinkaya'nın yaptığı açıklamanın aydınlatıcı olmadığını söylüyor.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Özdan, rezervlerle yapılan açıklamanın tam tersine şüpheleri artırdığını aktarıyor:
"Sıkıştığınız zaman net rezerv bile bazen yeterli olmaz. Net rezervlerin bir kısmı da öyle bağlanmıştır ki hemen nakde çeviremezsiniz.
"Mesela Basel'de (İsviçre) TCMB'nin 17-19 ton altını var. Bunu rezerv olarak kullanabilir misiniz? 2-3 günlük bir atakta elinde ne kadar cephane var, ona bakılır."
"Piyasanın ve TCMB'nin enflasyon bekletisi arasında fark var"
Ekonomist Özdan, TCMB'nin iletişim ve kredibilite sorunu olduğunu söylüyor.
Özdan'a göre TCMB hedeflenen enflasyon oranına yaklaşamadığı gibi hedeflenen enflasyon da gerçekçi bulunmuyor.
TCMB'nin bir tahmin ve politika analizi sistemi olması gerektiğini söyleyen Özdan'a göre hangi modelin ve verilerin kullanıldığının bilinmemesi sorun yaratıyor:
"İletişim açısından bizim Para Politikası Kurulu toplantı tutanakları da çok zayıf. Alınan faiz kararının gerekçesinin neye dayandığını açık seçik bir şekilde görmemiz lazım, modeli, varsayımları, alternatif senaryoları görmemiz lazım.
"Piyasanın beklediği enflasyon ve Merkez Bankası'nın beklediği ve tahmin ettiği enflasyon arasında fark var. Bu fark yüzünden enflasyon beklentilerini çıpalayamıyoruz, böyle olunca da kur yükseliyor."
Enflasyon hedefi yüzde 5
Çetinkaya, 2019 yıl sonu enflasyon tahminini önceki sunumuna göre değiştirmeyerek yüzde 14,6 olarak tuttu.
Mart ayında yıllık enflasyon yüzde 19,71'e gerilemişti.
Enflasyonu düşürmeye odaklı bir para politikası izleyen TCMB'nin enflasyon hedefi ise yüzde 5.
Bugün yapılan sunumda bir tek gıda enflasyonu tahmini 2019 yıl sonu için bir önceki rapora göre yüzde 13 seviyesinden yüzde 16'ya çıkarıldı; 2020 yıl sonu için ise bu tahmin yüzde 10'dan yüzde 11'e yükseltildi.
Gıda enflasyonu Mart ayında yıllık olarak yüzde 29,77 gelmişti.
İletişim sorunu nasıl çözülebilir?
Ekonomistlere göre TCMB'nin iletişim sorunu güvenilirliğinin sarsılmasına neden oluyor.
Peki TCMB'nin bu sorununun üstesinden gelmesi için ne yapması gerekir?
Ekonomist Özdan, TCMB'ye bağlı Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü'nün kullandığı model, yaptığı varsayımlar ve kullandığı veri setinin ekonomistlerle şeffaf bir şekilde paylaşılması gerektiğini söylüyor.
Ekonomist Burak Arzova ise küresel ekonomiye entegre olması için TCMB'nin yabancı analist istihdam etmesi gerektiğini belirtiyor.
Ayrıca Arzova'ya göre Amerikan Merkez Bankası Fed'de olduğu gibi TCMB Başkanı ve Başkan Yardımcılarının medya ile iletişim halinde olması gerekli:
"Sadece başkan değil başkan yardımcılarının da piyasaları yönlendirebilecek önemli toplantılara katılması lazım. Merkez Bankası'nın Financial Times gazetesi gibi dışarıdan gelen tüm bu söylemlere karşı anında reaksiyon göstererek tepki vermesi lazım. Olayları geriden takip etmemesi gerekiyor."