Başkent Berlin'de bir terasta bir kahve içiyorsunuz ve iktidarın merkezinden bir anda bir helikopter geçiveriyor. Bu aralar bu sahneye hemen her gün tanık olmak mümkün. Angela Merkel güney, batı, kuzey ve genellikle de doğu Almanya'ya doğru seçim kampanyası için seyahat halinde.
Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı, 24 Eylül tarihine kadar 50'den fazla seçim etkinliğini tamamlayacak. Gittiği yerlerde birkaç binlik bir dinleyici kitlesine hitap ediyor ve genellikle birkaç kişi, bazen sayısı birkaç yüzü bulan sağ popülist ya da aşırı sağcılar tarafından rahatsız ediliyor.
63 yaşındaki siyasetçi, CDU'nun tüm etkinliklerinin ve bütün seçim kampanyasının da merkezinde yer alıyor. Ve 2013 ve 2009 yılında olduğu gibi, 2005'e nazaransa çok daha fazla olmak üzere, konu Merkel'in kendisi. Hükümet partisinin seçim mücadelesi aslında başbakanın seçim mücadelesi. Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) Konrad Adenauer dönemlerinden bu yana "başbakan seçme derneği" olarak karikatürize ediliyor.
Kritik konu sığınmacı krizi
Berlin Cumhuriyeti'nin iktidar merkezinde başbakanlık dairesi var. O nedenle Merkel kimi zaman Almanya'nın cumhurbaşkanıymış gibi bir etki bırakıyor. Konuşmasında içerik olarak önemsediği, bütün; yani Almanya. Güvenlik, Almanya'nın dünyadaki rolü, yeni vatandaşların uyumu, ayrıca -kabaca söylemek gerekirse- Almanların kendi ülkelerinde kendini iyi hissetmesi... "Sığınmacı" konusundan her zaman bahsetmiyor, açacak olursa da daha ziyade Avrupa perspektifinden söz ediyor. 2015 yılı yüz binlerce sığınmacının kabulüyle onun açısından da siyasi bir kader yılıydı.
Helikopter misali bir başbakan olarak muhalefetin konularını da seçim mücadelesi içerisinde savunuyor. Tıpkı 2005 yılından beri başbakan olarak başarılı ve faydacı bir biçimde her türden siyasi rengin temel konularını ele aldığı gibi... Ve Merkel sayısız ve fiziksel olarak zahmetli seyahatleriyle aynı zamanda da bir baş diplomat. Bir ara yeni Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olacağı dahi ileri sürülmüştü.
2015 yılında "Yılın Gençlik Sözcüğü" için önerilen kelimeler arasında "merkeln" (merkellemek) de yer almıştı. Sözcük "hiçbir şey yapmamak, karar almamak" anlamına geliyordu. Ancak kısa süre sonra Merkel sığınmacıların kabulü gibi güçlü bir karar aldı. "Merkellemekten" haklı olarak vazgeçti. Toplumsal temel ve tartışmalı konularda siyasi pozisyonlar kendi adıyla ilişkilendiriliyor. Örneğin zorunlu askerliğin kaldırılması, nükleer enerjiden vazgeçilmesi ve son olarak eşcinsel çiftlerin evlenebilmesini öngören düzenlemenin meclisten geçmesi. Merkel konuyla ilgili bu hafta içinde yaptığı bir açıklamada "toplumsal tartışmanın tatmin edilmesine katkı sağladığı izlenimi edindiğini" söyledi.
Büyük bütün
Parti açısından da kendilerinin "CDU'nun temel değerlerine" bağlı kaldıklarını ifade ederek "Bunlar siyasetimizi besleyen kökler" diye konuştu. Bu da büyük bütüne bakışına uygun.
O zamandan beri "merkellemek" de Merkel tarafından farklı bir biçimde piyasaya sunuluyor. Başbakan 2015 ve 2017 yılında YouTube'daki genç yıldızlara mülakat veriyor. Gençlik kültürüyle temas kurmak, bir ödev. Yaş ortalamasının 60 olduğu partisi CDU, kendi seçim programını vatandaşlara Berlin Mitte'de bir mekân içerisinde "gezilebilir program" konseptiyle tanıttı. Evi uzakta olmayan Merkel de buraya birkaç kez uğradı.
Merkel yaşlılıkla birlikte yeni yetişenler karşısında da yeni ve bütünüyle rahat bir ciddiyet kazanıyor. Onlar onu meraka, araştırmaya ve yeniliğe teşvik ediyor. "Şimdi nine yine savaştan bahsediyor diye düşüneceksiniz" sözüyle kendisiyle eğleniyor.
Böylece başbakanlıktaki dördüncü görev dönemine de adımını atmak istiyor. 2000 yılından beri CDU genel başkanı olan Merkel 2005'ten beri başbakan. Bugünlerde verdiği bir mülakatta "Birçok şeyin dönüştüğü bir zamanda yaşıyoruz" demişti. Almanya'nın 20 yıl daha iyi durumda olmaya devam edip etmeyeceğinin günümüzde belli olacağını vurgulayan Merkel şöyle konuşmuştu: "Tüm tecrübemle bu dönemi öyle şekillendirmek istiyorum ki, ülkemiz gireceği rayları doğru belirlesin."
©Deutsche Welle Türkçe
Christoph Strack