T24 Haber Merkezi
Gezi davası hükümlüsü Tayfun Kahraman'ın eşi Meriç Kahraman, 5 yaşındaki kızlarının mektubunu paylaşarak, "Vera hayattaki ilklerini babası Tayfun Kahraman’dan ayrı, hep biraz buruk öğrendi. Vera en çok da babasını özlemeyi öğrendi. Ama 2.5 senedir ne Vera ne Türkiye öğrenemedi. Tayfun Kahraman'ın suçu ne?" dedi.
Gezi Parkı davası kapsamında İstanbul’un Silivri ilçesindeki Marmara Kapalı Cezaevi’nde olan Tayfun Kahraman eşi Meriç Kahraman, 5 yaşındaki kızları Vera'nın babasına yazdığı mektubu X sosyal medya hesabından paylaştı. Meriç Kahraman, paylaşımında şunları kaydetti:
"Vera 5 yaşında. 2.5 senedir babasını eve bekliyor. Mama sandalyesinden indi, yemek yemeyi öğrendi. Kendi başına tuvalete gitmeyi öğrendi. Resim yapmayı öğrendi. Bisiklete binmeyi öğrendi. Adını soyadını yazmayı öğrendi. Yeni yeni okumayı öğrendi. Ödev yapmayı öğrendi. Hayattaki ilklerini babası Tayfun Kahraman’dan ayrı, hep biraz buruk öğrendi. Her öğrendiğini babasına göstermek için heveslenip, o hevesi kursağında kalmayı öğrendi. Vera mektubunda soruyor, 'Haftaya okula gitmeyip sana geleceğim baba, orada parende atmama izin verirler mi? Görsen beğenir misin baba?' Vera en çok da babasını özlemeyi öğrendi. Ama 2.5 senedir ne Vera, ne Türkiye öğrenemedi. Tayfun Kahraman'ın suçu ne?"
Meriç Kahraman'ın, kızı Vera'nın yazdığını belirttiği mektupta şu ifadeler yer aldı:
"Canım babacığım seni çok seviyorum, seni çok özledim. Artık okul başladığı için telefonla görüşmeye gelemiyorum. O zaman da seni çok özlüyorum. Haftaya okula gitmeyeceğim seninle kahvaltı yapmak için yanına geleceğim. Baba, artık az kaldı değil mi gelmene? Babacığım gerçekten çok uzun zaman oldu sen eve gelmeyeli. Biliyor musun ben artık parende atıp amuda kalkabiliyorum. Sana gösterebilmeyi çok isterdim. Annem çok iyi olduğunu söylüyor ama acaba sen ne derdin bilmiyorum. Sence orada gelince perende atıp amuda kalkmama izin verirler mi?
Babacım sen de beni özledin mi? Bu kez ilk defa bu kadar uzun oldu sanki. Telefonda okulu sormuştun, çok iyi gidiyor, ben zaten okulu çok seviyorum. Artık ödevlerim oluyor, onları da annemle yapıyorum. Merak etme.
Baba umarım yakında seni bırakırlar. Elimden mektup yazmak ve resim yapmak dışında bir şey gelmiyor. Ama sahiden artık hemencecik gelivermeni diliyorum her akşam uyurken. Seni çok seviyorum." (ANKA)
'Gecenin Kıyısı'nda taraf tutmanın anlamsızlığı üzerine bir hikâye |