Zaman gazetesinde dün (18 Aralık 2012) yayımlanan internet andıcı davası ile ilgili haberde, Genelkurmay tarafından hazırlanan yazıları köşesinde yayınladığı iddia edilen Mehmet Y. Yılmaz köşesinden yanıt verdi. Hürriyet yazarı, Zaman'ı doğruları yazmamakla ve bilgiyi karartmakla suçladı.
İşte Mehmet Y. Yılmaz'ın "zaman gazetesindeki yalan habere yanıtımdır" başlıklı yazısından bri bölüm
FETHULLAH Gülencilerin resmi yayın organı sayılabilecek Zaman gazetesinde dün içinde benim ismim de geçen bir haber yayımlandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve Ergenekon davası ile birleştirilen internet andıcı davası nedeniyle mahkeme, Genelkurmay’dan hard diskleri istemiş.
Hard diskleri inceleyen naip hâkim Hüsnü Çalmuk, sonucu bir raporla mahkemeye bildirmiş.
Haber bu raporla ilgili ve şöyle bir bölümü var:
“Alınan bilgilere göre hazırlanan raporda, öncelikli olarak bazı üst düzey gazeteciler ile askerler arasında sıkı bir ilişkinin olduğu belirtiliyor. Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi tarafından hazırlanan makalelerin de bu isimler üzerinden kamuoyuna ulaştırıldığının altı çiziliyor. TSK tarafından gönderilen metinlerin, bazı köşe yazılarından birebir çıktığı savunuluyor.”
Haber şöyle devam ediyor: “Raporda, bilgi gönderilen diğer gazeteciler arasında Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök, Milliyet’ten Mehmet Y. Yılmaz ve Fikret Bila, Cumhuriyet’ten İlhan Selçuk, Radikal’den İsmet Berkan, Akşam’dan Serdar Turgut, Posta’dan Rifat Ababay, Vatan’dan Tayfun Devecioğlu ile Yeniçağ’dan Hayri Köklü ve Arslan Bulut’un yer aldığı ifade ediliyor.”
“Vay anasına sayın seyirciler” haberi yani.
Genelkurmay bizi doldurmuş, hatta bazı makaleler hazırlamış, ben de bunları kendi köşeme kendim yazmış gibi koymuşum!
Şunu söyleyeyim önce: Zaman gazetesi bu konuda yalan yazıyor.
...
Olay şöyle cereyan ediyor:
AKP hükümetine yönelik psikolojik savaş yürüten internet sitelerinin çok okunmadığı ve haberlerin dikkat çekmediği anlaşılınca Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı’ndan, Harekât Başkanlığı’na bir bilgi notu gönderiliyor.
Bu bilgi notu şöyle: “Yukarıda bahsedilen sakıncanın giderilmesi amacıyla, haber niteliği bulunan konular genel ağ sitelerinde yayımlandığında, belli başlı gazete ve köşe yazarlarına haberin yer aldığı site adına elmek (e–posta demek istiyor) gönderilmesi haberin daha geniş bir çevreye yayılmasına olanak sağlayabilecektir.”
...
Peki, naip hâkimin raporunda bir kişi hariç, kendisine gönderilen bu e–postaları kullanan, aynen ya da kısmen tekrarlayan herhangi bir köşe yazarından söz ediliyor mu?
Hayır.
...
Naip hâkimin raporunda, Zaman gazetesinde ifade edildiği gibi, “Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi tarafından hazırlanan makaleleri benim üzerimden kamuoyuyla paylaştığına” ilişkin bir bilgi var mı?
Hayır.
..
Ama Zaman bunları yazıyor işte. Başlığını da şöyle atmayı ihmal etmeden: “Gazetecilerin köşe yazısı Genelkurmay’dan.”
Allah çarpar diyeceğim ama belli ki Allah’tan da korkmuyorlar, gözlerini hırs bürümüş, ellerindeki pisliği olabildiği kadar çok insana sürebilmek için debelenip duruyorlar.
Ve bir “tarihsel gerçeklik” notu:
Naip hâkimin raporundan anlaşıldığına göre Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi bu faaliyetlerini 2007–2008 yıllarında yapmış görünüyor. Benim adımın da geçtiği belgenin üzerinde bir tarih yok ama bu faaliyetin önerildiği belgenin üzerindeki tarih 2007.
Milliyet’teki son yazım 4 Ağustos 2005 tarihinde yayımlandı.
Milliyet’te çalıştığım sürece e–posta adresim mehmet.yilmaz@milliyet.com.tr şeklindeydi, Genelkurmay’ın m.yilmaz@milliyet.com.tr şeklindeki kaydı yanlış, dolayısıyla bana bir e–posta göndermiş olmaları da mümkün değil. Zaten o tarihte de Milliyet’te değil, Hürriyet’teydim. Hürriyet’teki ilk yazım 29 Eylül 2005’te yayımlandı. O günden beri de e–posta adresim hurriyet.com.tr uzantılı.
Ve son bir not daha:
Naip hâkimin raporunda 20 gazetecinin e–posta adresinin Genelkurmay bilgisayarında bulunduğu belirtiliyor. Zaman gazetesi ise haberinde 12 gazetecinin ismini vermiş. Geri kalan sekiz isim karartılmış!