Hürriyet gazetesi yazarı Mehmet Yakup Yılmaz, “Darbeye zemin hazırlıyor” denilerek 2010 yılında iptal edilen EMASYA protokolünün yeni bir düzenlemeyle yürürlüğe konulması için Başbakan Binali Yıldırım imzasıyla TBMM’ye sunulmasına ilişkin “O gün EMASYA’yı kaldırmak mı yanlıştı, bugün başka bir formülle yeniden ihdas etmek mi?” dedi. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde TRT’de yayınlanan bir programda “EMASYA Protokolü'nü bir defa gündemimizden çıkaracağız. Yani EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz. Olmayacak. Bunların adımını atıyoruz, atacağız. Şu anda arkadaşlar hazırlıklarını yapıyorlar ve bu işi bitireceğiz.” sözlerini hatırlatarak, “Büyük Usta' hep böyle: Ya kandırılıyor, ya yanlış yapıyor! Ama hiçbir zaman bunlardan sorumlu da olmuyor.” ifadelerini kullandı. "Erdoğan protokolün kaldırıldığı gün mü kandırılmıştı, bugün mü kandırılıyor?" diyen Yılmaz, EMASYA protokolünün yeni teklifle kılık değiştirerek karşımıza çıkacağını da belirtti.
Mehmet Yakup Yılmaz’ın bugün (9 Mayıs 2016) yayımlanan “Yine mi kandırıldı yoksa?” başlıklı yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan olduğu dönemde TRT 1'de uslu gazetecilerin sorularını yanıtlarken şunu söylemişti:
"EMASYA Protokolü'nü bir defa gündemimizden çıkaracağız.
Yani EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz. Olmayacak. Bunların adımını atıyoruz, atacağız. Şu anda arkadaşlar hazırlıklarını yapıyorlar ve bu işi bitireceğiz.” (31 Ocak 2010)
Erdoğan’ın bu sözleri o tarihte yandaş medyada ve AKP’de heyecan ve alkışlarla karşılanmıştı.
Aralarında “EMASYA’nın kaldırılması gerçek demokratik bir zaferdir. Türkiye’de sivilleşmenin önündeki en önemli engellerden, en önemli yapılardan birinin kaldırılması demektir” diye yazanlar da vardı, isimleri lazım değil.
EMASYA Protokolü olarak bilinen belge İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında 7 Temmuz 1997’de imzalanmıştı. 28 Şubat rüzgârlarının sert estiği günlerde yani.
“Emniyet–Asayiş–Yardımlaşma” ifadelerinin kısaltılmışı olan EMASYA Protokolü, İller İdaresi Kanunu’nda yapılan değişiklikten kaynaklanmıştı.
Askerin, polisin yeterli olmadığı durumlarda toplumsal olaylara müdahale etmesine olanak sağlıyordu.
Valilik talep etmese de askere, gerekli gördüğü durumlarda toplumsal olaylara müdahale yetkisi veriyordu.
AKP iktidara geldikten sonra bu önemli gündem maddelerinden biri olarak hep tartışıldı ve sonunda 4 Şubat 2010 tarihinde yürürlükten kaldırıldı.
Ve dün gazetelerde bir haber yayınlandı: Terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri’ne topyekûn görev verildiğini duyuran bir haber.
Buna göre terörle mücadelede askerin görevlendirilmesi ile ilgili yeni bir düzenleme yapılıyor.
Asker ile polis ve jandarma birlikte operasyon yaparsa yetki askeri komutanda olacak.
“Gecikilmesinde sakınca olan hallerde” askeri komutanın emriyle ev, işyeri, kapalı alanlar aranabilecek.
Bu operasyonlar sırasındaki suç iddialarıyla ilgili olarak askerlerin yargılanabilmesi için personelin rütbe ve durumuna göre Başbakan’ın, Milli Savunma Bakanı’nın ya da İçişleri Bakanı’nın izni gerekecek.
Böylece, EMASYA, kılık değiştirmiş olarak bir kez daha karşımıza çıkmış oluyor.
İnsan haliyle merak ediyor: O gün EMASYA’yı kaldırmak mı yanlıştı, bugün başka bir formülle yeniden ihdas etmek mi?
Erdoğan protokolün kaldırıldığı gün mü kandırılmıştı, bugün mü kandırılıyor?
“Büyük Usta” hep böyle: Ya kandırılıyor, ya yanlış yapıyor! Ama hiçbir zaman bunlardan sorumlu da olmuyor.