Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, devletin büyük bir israf içinde olduğunu söyleyerek, “Bin kere maalesef Diyanet Başkanımız bile aşırı lüks otomobille geziyor” dedi.
“Peki Müslüman sorumlular bu kadar israfı nasıl yapıyor, nasıl normal karşılıyor, bununla nasıl övünüyor?” diye soran Eygi yazısında , “Eline imkan geçiren devlet personeli resmî konaklamalarda en pahalı, en lüks, en afilli otellerde konaklıyor. Haramdır haram…” ifadelerini kullandı.
Mehmet Şevket Eygi’nin Milli Gazete’de “Korkunç İsraf” başlığıyla yayımlanan (11 Ocak 2016) yazısının ilgili bölümü şöyle:
İslam’a, Kur’ana, Sünnete, hikmete (bilgelik) göre israf kesinlikle haramdır ve bugünkü İslam toplumunun bir kısmı gırtlağına kadar bu harama batmıştır.
İsrafın zamana ve mekana göre bir dereceye kadar esnek kriterleri vardır.
Doyduktan sonra yemek her yerde her zaman haramdır. İstisnaları olabilir. Bir ziyafete çağrıldınız, ev sahibi çok ısrar ediyor, biraz (çok fazla değil) daha fazla yiyebilirsiniz. Kesin ölçü şudur: Yemek için yaşamamak, yaşamak için yemek şartıyla beslenme ihtiyacınızı karşılamak.
Mesken hususunda da israf haramdır. Yüz metre karelik bir eve ihtiyacı olan aile, hiç lüzumu olmadığı halde iki yüz metre karelik evde yaşarsa israf etmiş olur. İsraf haramdır.
Bu evle övünürse, gururlanıp kibirlenirse, karsındakine “Benim evim 200 metre kare, ya seninki ne kadar?” diye beyinsizce sorular yönlendirirse, israf haramına bir de gurur ve büyüklenme haramı ilave etmiş olur.
Devletimiz büyük bir israf içindedir. Bilhassa yolculuk ve konaklama konusunda. İngiltere Başbakanı geçen yaz bir dış ülkede tatil yapan yakınlarına ulaşmak için, sıradan bir uçak şirketinden ucuz bir bilet alıp, herkesin içinde ve arasında yolculuk yapmıştı. Bizde, eline fırsat ve imkan geçiren küçük bürokratlar bile, üç misli pahalı business class’ta seyahat ediyor.
Eline imkan geçiren devlet personeli resmî konaklamalarda en pahalı, en lüks, en afilli otellerde konaklıyor. Haramdır haram…
Türkiyenin her yeri lüks sosyal tesislerle, lojmanlarla dolduruldu. Korkunç bir israf var.
Ya resmî otomobil saltanatı… Lüks ve israf…
Devletin, ülkenin, halkın milyarlarca doları her yıl israf çukurlarına dökülüyor.
Bir de bununla övünenler var.
Maalesef, bin kere maalesef Diyanet Başkanımız bile aşırı lüks otomobille geziyor.
Ateistler âhirete, hesaba kitaba, helale harama inanmıyor; peki Müslüman sorumlular bu kadar israfı nasıl yapıyor, nasıl normal karşılıyor, bununla nasıl övünüyor?
Müsrifler birkaç kategoriye ayrılır. Hanedan bir aileye aittir, öteden beri israf içinde yaşamaktadır ama medenî bir müsrif olduğu için bununla övünmez.
Sonradan görmüş, türedi, ne oldum delisi müsrif (savurgan) ise; hem israf eder, hem de övünür, böbürlenir, şecaat arz ederken sirkatin söyler.
Böyleleri Abdurrahman Dilipak dostumuzun dediği gibi, haram yerken üstlerine başlarına dökerler.
Bir dinsizin, bir ateistin, bir imansızın israf etmesini anlarım da; Müslüman, sofu, dindar geçinen birinin israfını asla kabul edemem.
Evinin koridorunu, mutfağını, banyosunu en pahalı Brezilya graniti ile döşeyen ve bununla övünen kimse ne kadar sefildir.
Benim otomobilim seninkinden daha lüks, daha pahalı, daha israflı… Benim evim dubleks, seninki sadece bir kat… Ben uçakların pahalı kısımlarında lüks yolculuk yaparım… Ben yedi yıldızla otellerde yatarım… Ben, adam başına yüz liralık kahvaltı ederim… Böyle konuşanlar ruh sefaleti çeken zavallılardır.
Paraları var ama ruh asaletine sahip değiller, çünkü asalet parayla satılmaz, satın alınmaz.