Mehmet Altan*
Silivri Cezaevi’ndeki 21 aylık mahpusluk döneminde tuttuğum günlük notlar kocaman bir dosya oluşturuyor. Bu notları epeydir yayınlıyorum. Yayınlanmamış olanlar çok azaldı.
Ancak, geçen hafta yayınladıklarımla bugünküler Silivri’den tahliye olmadan önce aldığım son notlar.
Tahliyeden önceki son bir ay içinde hiçbir not almadığımı fark ettim. “Beton Çiftçiliği”ne de ara verdiğimi gördüm.
Bu, hapishanede gittikçe daha fazla kendini tekrarlayan hayat nedeniyle olabilir. Herhalde kendi izime düşmekten korktum.
***
Geçen hafta yayınlanan “Koğuşta Cenaze” notlarını aldığım gün, peçete temizliği de yapmış, alelacele peçetelere aldığım epeyce birikmiş bölük pürçük notları temiz kâğıda geçirmişim.
Bir de ayrı bir kâğıtta DMAX kanalında izlediğim belgesellerle ilgili birkaç satır var. 27 Mayıs 2018 tarihli peçete notlarım şöyle:
1. Türkiye basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 157. sırada.
2. 2018 yılı devlet kasasının parasal ihtiyacı 241 milyar dolar.
3. AKP Devlet Partisi mi oldu, devletin partisi mi?
4. Külliye’nin metrekaresi 290 bin m2
- Topkapı Sarayı 90 bin m2
- Çin Yasak Kent külliyenin yarısı
- Versailles Sarayı 67 bin m2
- Putin’in Kremlin Sarayı 24 bin m2
5. 16 yılda alınan borç 630 milyar dolar, bunun 550 milyar doları inşaata gitmiş. Üstelik ev sahipliği oranı bu süreçte artmadı, zenginler gayrimenkul üzerinden gelir elde etmeye yöneldi.
6. “Meşe ağacı 50 yaşından önce palamut vermez.”
7. Türkiye’de kişi başına düşen, yılda tüketilen ortalama balık 8 kg.
8. İlk daktilo ile yazılan kitap Tom Sawyer.
***
Televizyondan, gazetelerden ilgimi çeken kitapları da rastgele peçetelere kaydetmişim:
9. a) Ahmet Emin Yalman, Modern Türkiye’nin Gelişim Sürecinde Basın 1813-1913, T. İş Bankası
b) Büyük Çöküş, Dary Cumighan, Yapı Kredi Yayınları
***
Peçete notları devam ediyor:
10. Rus lideri Putin’in ulusa seslenişi: “Nükleer su altı dronu geliştiriyoruz”
11. ILO Raporu: “Dünyada çalışanların yüzde 60’ı sosyal güvencesiz. 1.260 milyon çalışandan 740 milyonun sosyal güvencesi yok.”
***
2018 yılının Ramazan ayında, “İftar Sohbetleri”nden birinde kulağıma çarpan Fecr Sûresi’nden de bir cümle kaydetmişim: “Rızkım azalınca rabbim beni önemsemedi.”
***
Silivri Notları’nı yazarken Fecr Sûresi’nde yukarıdaki cümle ve devamına tekrar baktım;
16. Buna karşılık onu darlıkla sınayıp da rızkını kısıverince: “Rabbim beni rezil, perişan etti” der.
17. Hayır! Doğrusu siz Allah’tan ikram bekliyorsunuz ama kendiniz yetime değer vermiyor, ona ikram etmiyorsunuz.
18. Muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
19. Mirastan ne gelse, helâl-haram demeden alabildiğine yiyorsunuz.
20. Malı mülkü de sınırsız bir sevgiyle seviyorsunuz.
***
Gene aynı pazar günü Silivri Notları başlığı ve tarih koyarak yeni bir sayfanın sol üst köşesine DMAX TV’den diye yazmışım. İzlediğim belgesellerde ilgimi çeken birkaç satır şöyle:
1. Akordeon nasıl akord edilir?
2. Vasabi nasıl yetişir?
Bu başlığın altına bir parantez açıp şunları yazmışım: (Suyun saf ve ılık olması gerek, 13 derecede sabitlenmesi gerekir) Altına da “vasabi çikolatası yapılıyor” diye yazmışım.
***
Üç numaralı notum ise şöyle:
3. Ördek düdüğü imalatı. Yaban ördeği avı, ördek düdüğü avı.
***
Son notun en son cümlesi:
“Köpek balığı derisinden rende”, bu cümleyi kutu içine alıp, bir okla iki numaralı nottaki “vasabi çikolatası yapılır” cümlesine bağlamışım…
Bağlamışım çünkü sushi lokantalarındaki sosların huysuz kraliçesi vasabi, “Japon turbu” olarak da biliniyor. Vasabi sert bir hardaldan daha acı. Çok yoğun bir tat içeriyor.
Japonya’daki vadi ve nehir yataklarında ham kök hâlinde bulunduğunu da biliyorum. Kullanılır hâle gelmesi için rendelenmesi lazım. Rendelenip tüp macun hâline gelip satılıyor...
Geleneksel hazırlanışında ise kurutulmuş köpekbalığı derisi rende kullanılıyor.
***
Belli ki, kurutulmuş köpek balığı derisinden edinilen rendeyle rendelenmiş vasabinin çok sert acısından çikolata imalatı dikkatimi çekmiş…
“Bu terkibi bir yaşam becerisi hâline getirebilir miyiz acaba?” diye de düşünmüşümdür muhakkak…