Gündem

Mehmet Altan: Karaman'daki rezaleti neşterleyecek sistem, AKP'nin beceriksiz kalecileri gibi davranıyor

"Siyasal İslamcıların her türlü ahlâksızlığını görmezden geliyorlar"

25 Mart 2016 18:56

Mehmet Altan*

Muhafazakâr ahlak ve Karaman

Önceki gün haberlerin içinde dolanırken “Türkiye'yi sarsan skandal-600 yıl hapsi isteniyor” başlıklı bir haber gördüm.

Okuyunca, Karaman'da 10 çocuğa tecavüz etmekle suçlanan öğretmenden söz edildiğini anladım.

Hani bazı konular vardır ya, göz ucuyla bile değmek istemezsiniz, bu da benim için öyle bir olaydı. Duymak ve görmek istememiştim.

Ama haber bütün ağırlığıyla yüzüme çarpınca artık kaçamadım, başlangıçtan sona bütün gelişmeleri tüm ayrıntılarıyla okudum, yüzlerce haberi taradım.

‘Muhafazakârlık, ahlâk, yüzleşme' konularında Türkiye'nin ne durumda olduğunu bir daha gördüm.

***

Muhafazakârlara bakılırsa ahlâklı olmak için ‘dindar' olmak yeterlidir…

Ama siyasal İslamcıların iktidarında olup bitenler, bu kanaatin hiç de doğru olmadığını her gün yeniden kanıtlıyor.

Tarihimizin belki de en büyük yolsuzluk dönemini yaşıyoruz ama Cuma'yı kaçırmayanlardan bir itiraz yükselmiyor.

Siyasal İslamcıların her türlü ahlâksızlığını görmezden geliyorlar…

Dinle ahlâk arasındaki bağı inat ve istekle kopartıyorlar.

***

Muhafazakârlar kendi içlerinde çok derin bir ‘ahlâk' hesaplaşmasını şimdilik fısıldaşarak götürüyorlar, bu dönem bittiğinde daha korkusuzca ve daha hesapsızca bu utanç verici duruma eğileceklerdir herhalde…

Şimdilik Karaman'daki korkunç olay hakkında bile öyle açıktan konuşamıyorlar.

Zaten olayın bir daha yaşanmaması için dipli köşeli bir temizlik yapmak yerine anında ‘yayın yasağı' konması da, meseleyi bir tek kişiye indirerek kapatma yoluna gidildiğini göstermekte…

***

Karaman'daki pespayelik, ‘yüzleşme' açından önemli bir örnek…
Yönetim kademesine de kente de hâkim olan zihniyet, bu hastalığın kökünü kazımak yerine üstünü örtmekten yana…
Okuduğum resmi ve gayrı resmi açıklamaların ortak noktası, ‘neler olduğunu' değil, ‘neler olmadığını' açıklama gayretini sergilemesi.

Örneğin Cumhuriyet Başsavcılığı mağdur çocukların sayısı konusundaki iddiaları şöyle yanıtlıyor:

“Yine ilgili haberlerde yanlış olarak mağdur sayısının 45 olarak bildirildiği görülmekte olup Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma kapsamında ilgili şüphelinin, Karaman'da 10 küçük mağdura farklı zamanlarda cinsel istismarda bulunduğu kanaatine varılmış olup bu konuda Karaman Ağır Ceza Mahkemesi'ne kamu davası açılmıştır.”

Kamu yöneticileri de kentteki utanç verici dramın tedavisi gayretinde değil, ‘aman siyasal İslamcı yönetime halel gelmesin' diye çırpınan avukat kimliğinde görünüyorlar…
Azim ve gayretle müdafaa halindeler…

Aile Bakanı'nın açıklamalarına ve AKP'nin dün mecliste önce reddettiği sonra da zoraki kabullendiği  ‘çocuk istismarı' önergesi kepazeliğine hiç değinmiyorum.
***
Bugüne kadar yapılan ‘resmi' açıklamaları topluca okuyun, sanık öğretmen, olayın vuku bulduğu mekânlar, bu işe doğrudan ya da dolaylı bulaşmış olanlar hakkında hiç bir açıklama bulamaz, bilgi edinemezsiniz…

Resmi olarak anlatılan senaryo ‘bir öğretmenin sekiz - on yaşlarındaki öğrencilere tecavüz ettiği…'
Hâlbuki olay, içe kapalı yaşayan, çok ahlâklı olduğunu iddia eden, dindar olmanın temiz olmaya yettiğini ileri süren bir yapı içinde cereyan ediyor…

Hâlbuki mahkemece kabul edilen ve dün basına yansıyan iddianameye göre, 2012-2013 ve 2014'te, üç yıl boyunca, Ensar Vakfı'na ait yatılı evde 3, daha sonra Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği'nin pansiyonunda 7 olmak üzere 10 çocuğa cinsel istismarda bulunulmuş. Çocuklar, kendilerine cinsel istismarda bulunulduğunu anlatırken; Adli Tıp Kurumu'nun raporu da bu anlatımları doğrulamış.

Bunu sorgulayacak, cerahati akıtacak, bu rezilliği teşrih masasına yatırıp neşterleyecek olan sistem ise bir devletin cerrah titizliği yerine AKP'nin din istismarının beceriksiz kalecileri gibi davranıyor.

Ama nihayetinde sistematik ve organize olduğu kuşkusu yaratan bu ahlâksızlık tedavi edilmeden bırakılıyor.

***

İçiniz kaldırmasa da kendinizi zorlayıp Karaman'daki durumu yakından izleyin.

Yaşadığımız bu görülmemiş yozlaşmış ortamı, toplumsal çöküntünün boyutlarını ve yolsuzluk yamyamlığının ahlâkı ne hale getirdiğini daha iyi göreceksiniz…

Bu dönemin en büyük mağdurları gerçek dindarlar olmalı…
Nerelerdeyseler artık.


* Bu yazı Özgür Düşünce'de yayımlanmıştır