Yandex'in CEO'su, Türkiye'nin en büyük medya grubu Doğan Yayın Holding İcra Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın eşi Mehmet Ali Yalçındağ, medyada yer aldığı sürece hükümetin kendisine müdahale etmediğini ifade etti.
Medyaradar'dan Alev Gürsoy Cimin'e konuşan Mehmet Ali Yalçındağ, röportajda, medyadan siyasete çok her soruyu cevapladı.
Yandex Türkiye'nin CEO'su olmak demek ve o CEO ne yapar?
Yandex yüksek teknolojide bir arama motoru. Dünyada ilk beş arama motorundan biriyiz diyebilirim. Bunlardan en büyük pazara sahip olanı bildiğiniz üzere google, ardından da biz geliyoruz. Dünyadaki toplam arama motor pazarı 5 grup tarafından yönetiliyor. Bunların hepsi birbirine yakın teknolojiler kullanıyor ve yine bunların hepsi birbirine çok yakın strateji ve vizyonlar izliyor. Bundan önce onlarca ülkede çok kez denense de toplamda sadece 5 arama motoru dünyayı yönetiyor. Yandex 1996 yılında Rusya da kurulmuş bir arama motoru ve 1997 yılında da Google kuruldu.
Yandex ile ilk tanışmanız nasıl oldu?
Açıkçası, dört yıl öncesine kadar adını ben de pek duymamıştım. Yandex sadece Kiril alfabesinin kullanıldığı Rusya, Beyaz Rusya, Ukrayna ve Kazakistan'da hizmet veren bir arama motoru. İlk defa "Kiril alfabesinin dışında bir dille Türkiye'den dünyaya yayılabilir miyiz?" sorusundan yola çıkarak Türkiye'yi incelemeye başlamışlar. Randevu isteyip geldiler.
"Türkiye nasıl bir ülke? Bize tavsiye eder misin? Türkiye'ye gelirsek nasıl bir rekabetle karşılaşabiliriz? Medyanın desteğini alabilir miyiz? 25 yaşın altında çok genç bir nüfus var, yeniliklere açık mıdır? İnternet kullanımı ne safhada" gibi sorular sordular… Uzun uzun sohbet ettik… Sonra Türkiye'de ortak aradıklarını duydum. Üçüncü ve dördüncü sohbetimizden sonra bana " Biz bu işi büyük gruplarla değil, sizinle yapmak istiyoruz. Çünkü siz Türkiye'yi, Türk insanını çok iyi tanıyorsunuz. Bu işi sizinle yapalım" dediler.
Peki, Mehmet Ali Yalçındağ'ın bu Yandex marka algısının gelişimine ne tür katkıları oldu?
Ben Yandex ile anlaştığımda dedim ki "Ben eski medyayım, size yardımcı olamam" Onlar da dedi ki " Hayır sen bize yardımcı olabilirsiniz" Çünkü gerçekte yeni medyanın düşünce sistematiği çok başka. Ben eski medyadan geldiğimi söylüyordum ısrarla. Onlar da Yandex'in podyuma çıkması gerektiğini vurguluyordu. "Bizim önce tanınmaya, meşhur olmaya ihtiyacımız var" diyorlardı. Ben Türkiye'nin en büyük medya kurumunu 22 yıl yönetmiştim. Onların deyimiyle de bu iş bir medya. Medya ama daha modern bir medya, medyanın yeni şekli. 22 yıl medyada yöneticilik yapmış biriyle çalışmayı çok arzu ettiklerini söylediler. Çok açık söylemek gerekirse ben Yandex'i bundan 4 yıl önce bilmiyordum. Fakat tanışınca, gidip inceleyince gördüm ki hakikaten bambaşka bir dünya. Ve kendimi şimdi çok şanslı hissediyorum; çünkü eski medyadan yeni medyaya geçiş yaptım. Teknolojinin tüm nimetlerini görüyoruz ve 10 yıl sonra nereye gideceğini de az çok tahmin ediyorum.
'Rus mühendislik yapısı, Amerikan mühendislik yapısından daha iyi'
Aslında kısa zaman oldu ama buna rağmen yandex'in bilinirlik oranı hayli yüksek. Ancak şöyle de bir durum var; hala bir google olamadı. Peki bunun nedeni nedir ve bir google olabilecek misiniz?
Tabii ki olacağız, iddialıyız… Rus mühendislik yapısının Amerikan mühendislik yapısından daha iyi olduğunu düşünüyorum. Farklı bir düşünce bir sistemi var. Bizim Yandex akademimiz var. Beyinleri alıp kendi akademilerimizde yetiştiriyoruz. Yandex 1996 yılında google'dan bir yıl önce kurulmuş. İlk kurulduğu zaman sadece Rusya, Kazakistan, Ukrayna ve Beyaz Rusya'da Kiril alfabesi ile çalıştırmışlar bu arama motorunu. Bir yıl sonrada google kurulmuş. Google İngilizce arama motoru çıkarınca dolayısıyla tüm dünya da o dönem onu seçti.
Siz Yandex'i yeterince tanıtabildiğinize inanıyor musunuz?
Siz mesela Yandex'i iyi biliyorsunuz. Ben biliyorum çünkü gazeteciyim. Bilmemem abest olurdu. Sokaktaki vatandaş biliyor mu, önemli olan bu?
Bilinirlik oranı yüzde 88'lerde. Sürekli araştırmalar da yapıyoruz. ileri teknoloji şirketlerinde hiçbir şeyi duygu ile tahmin ile yürütmüyorlar. Her şey matematik her şey araştırma. Ciddi bir bilinirliğimiz var.
Yandex Türkiye ekibi kaç kişiden oluşuyor ve bu ekip neler yapıyor?
77 kişiden oluşan bir ekibimiz var. Bazılar evden çalışıyor çünkü Yandex'in böyle de bir özelliği var. Önümüzdeki sene sonunda da 250 kişiyi bulacağımızı düşünüyorum. Dünyada bugüne kadar google'ın yüzde 99 hakim olduğu hiçbir ülkede, hiçbir arama motoru gelip de yüzde Beş Pazar payı alamamış. Bunu ilk biz yaptık, Yandex olarak. Yandex bundan çok memnun oldu… İddialıyız… Şu ana kadar geldiğimiz noktada Türkiye'deki internet kullanıcıların yüzde 50'si bizim ürünlerimizi bir şekilde kullanıyor, sürekli bize geliyor. 1 milyonun üzerinde de tutkulu kullanıcımız var.
Hedef kitleniz genelde kimler?
Aslında herkes, ama gençler biraz daha yoğun ilgili diyebilirim. Yandex'in Türkiye'yi seçme nedenlerinden biri de zaten yenilikçi ve genç bir nüfusa sahip olması.
'Google artık eskidi'
Sanki Google hâkimiyeti hala devam ediyor. Peki İnsanlar Google ile arama yapmaktan vazgeçip neden Yandex'e geçmeli. Yandex'in artı yönleri nedir?
Yandex'in insanların hayatını kolaylaştırma adına bir denklemi var. İnsanlar ne ararsa; bu bir tatil köyü ya da tarihten bir şey olabilir... Nöbetçi eczane ya da ucuz almak istediğiniz ürüne de Yandex kanalıyla ulaşabiliyorsunuz... Google artık eskidi. Yandex daha yeni ve daha yerli. Google o kadar büyük bir vücut ki hareket etmesi çok zor. Google arama kalitesi çok iyi değil fakat kullananlar zannediyor ki kendisi yanlış kullanıyor. Hayır, insanlar yanlış kullanmıyor google çok iyi değil. Biz şimdi google'ın o arama kalitesini yakaladık, Eylül'den itibaren de geçeceğiz.
Google sizi ya da siz google'u çok ciddi bir rakip olarak görüyor musunuz?
Elbette. Hiçbir zaman tek bir arama motoru olamaz. Rekabet olmadan da başarı olmaz diye düşünüyorum. Yandex'in Türkiye'de sevilmesinin en önemli nedenlerinden birisi de sadece bir arama motoru gibi hareket etmemesi.
Yandex'te ortaklığınız var mı?
Benim ortaklığım daha çok yeni. Bir ön anlaşma imzaladık, detaylar henüz netleşmedi.
'Hem gazete başlıkları hem de yazarlar çok siyasi oldu'
Gelelim birazda Türkiye gündemine. Öncelikle medyayı konuşmak isterim. Siz, bizden gideli epey oldu. 22 yıl gibi koca bir medya tecrübesi. Medya sizce o bıraktığınız yerde mi yoksa değişti mi?
Ben bıraktığımda çok farklı bir yerdeydi. Eski medya sahipleri de zaten değişti. Eskiden var olanlardan bir Doğan Grubu kaldı diyebiliriz. Medya çok fazla siyasi oldu. Bana göre hem gazete başlıkları hem de yazarlar çok siyasi oldu. Resmen kampanya yapılıyor. Tuttukları partinin her gün lehine ya da tutmadıkları partinin her gün aleyhine yazıyorlar. Bu okuyucuda güven erozyonuna neden oluyor. Bir yazar böyle olmamalı. Birçok yazar dostum var ama gidişattan çok da hoşnut olduğumu söyleyemem. Gazeteler bile artık ikiye ayrılır oldu. İktidara destek olan ya da iktidara sert muhalefet yapanlar. Eğer bu durdurulamazsa medya kendi kendini yok edecek.
Sizce hala yok olmadı mı?
Eski bir medya yöneticisi olarak bunu söyleyemem. Hala işini çok iyi yapanlar var çünkü. Kimseye haksızlık edemem.
'Doğan Grubu'nu seven bir hükümet görmedim'
Yıllarca Doğan Grubu gibi çok büyük bir grubu yönettiniz. Şimdiki iktidarın en çok eleştirdiği kurumların başında da sizin o yönettiğiniz kurum geliyor. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Evet gerçekten de çok eleştiriliyor ancak bunu engelleyemezsiniz. Medya demek genel hatlarıyla muhalefet eden demektir. Mesela eskiden yeni seçilen hükümetlere 6 ay süre verilir; kötü yanları görülmez ama 6 ay sonra muhalefet başlardı. Kimse "Şahane bir Başbakanımız var" demez, böyle bir medya dünyada yok. Böyle olunca siyasiler kızar, kızmaları da normal neticede onlar da insan. Bu arada ben henüz Doğan Grubu'nu seven bir hükümet görmedim.
Bizi her hükümet eleştirmiştir. 6 -7 hükümet gördük, Doğan Grubu hemen hepsini eleştirdi; hepsini kızdırdık, hepsiyle zaman zaman kavga ettik, küstük… Hepsi zaman zaman medyaya bir şekilde baskı uygulamak için kanun değiştirdi. Mesela Rahmetli Özal çok net hatırlıyorum bir gecede tuttu kâğıt ithalatına ekstra gümrük vergisi koydu. Mesela Tansu Çiller, oturdu bir gecede "artık medyada promosyon yasak" dedi. O dönem Milliyet çok önemli bir otomobil kampanyası yapıyordu 50 bin kişiye otomobil dağıtacaktık Tansu Hanım yüzünden kaldı...
'Yöneticilik yaptığım dönemde iktidardan baskı görmedim'
Peki ya bu iktidar döneminde durum ne?
Bu iktidar çok uzun bir süre kaldığı için yaptıkları iyilikler de kötülükler de hayli fazla. Eskiden iktidarlar en fazla 2 yıl kalırdı. Ama şunu net söyleyebilirim: Ben AK Parti iktidarı döneminde de medyada yöneticilik yaptım ve daha tek bir gün olsun en ufak bir baskı ya da müdahale görmedim.
Ağlayan medya patronlarını tapelerde gördük, size insaflı davranılmış sanırım?
Bakın her şey konuşularak çözülür. Ben de Sayın Başbakan ile çok kez bir araya geldim, oturup konuştuk. Önce insanların birbirini saygı çerçevesinde dinlemesi lazım. Sayın Başbakan bana sadece hakaret edilmesinden, hakir görülmesinden ve alay edilmesinden rahatsız olduğunu dile getirirdi. Bence haklılık payı da var; çünkü ağır yazılar kaleme alınıyor ve ağır hakaret ediliyor…
Ama ben Başbakan'ın haksız olduğu yerleri de kendisine söylüyordum. Olaya tek taraflı bakmamak lazım. Hep ben haklıyım diye bir şey yok. Sayın Başbakan'dan hiçbir baskı görmedim; ama oturduk, konuştuk, eleştirilerini dinledik biz de zaman zaman kendisini eleştirirdik. Ama diyalogumuz her zaman iyi olmuştur.
'Başbakan'a 'sen', 'Tayyip' diye hitap edemezsin'
Doğan Grubu'nda her zaman iktidara ve Sayın Başbakan'a sert muhalefet eden yazarlar oldu. Peki, siz hiç bu yazarları zaman zaman uyardınız mı?
Genelde uyarırdım. Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay müessesesi öncelikle devletin kurumlarıdır ve saygı duyulmalı diye düşünüyorum. Tayyip Erdoğan neticede Başbakan… Seversin ya da sevmezsin ama saygılı olmak zorundasın. Başbakan'a ismiyle mesela "Tayyip" diye, "sen" diye hitap edemezsin. O köşeler kişisel nefretleri yansıtacak vitrinler değil. Eleştiri her zaman olur ama saygısızlık asla...
Eğri oturup doğru konuşacak olursak, Sayın Başbakan'ın da üslubunun çok yumuşak olduğu söylenemez…
Siz olsanız sinirlenmez misiniz? O yazıları kim görse kızar, ben de, siz de. Neticede Başbakan da duyguları olan bir insan. Sizinle biri sabah akşam dalga geçse, hakkınızda karalayıcı yazılar yazsa ne yapardınız. Gidin bir gün Başbakanlık yapın da görün. Herhalde ben O'nun yerinde olsam daha beter olurdum. Köşe yazarının görevi Başbakan'a hakaret etmek değil, doğruları yazmaktır.
"İyi ki böylesine bir süreçte medyada değilim" dediğiniz oluyor mu, kendinizi şanslı hissediyor musunuz. Şu süreçte medyada hele de Doğan Grubu'nda olmak hiç kolay olmazdı galiba?
Medyada iletişim çok önemli. Ben her zaman bu ilişkilerime çok dikkat ettim, Aydın Bey de keza yine öyle. Hiçbir siyasi liderle yoğun bir polemiğe girmedim ama zaman zaman tartıştık. Büyük bir medya grubunu yönettiğinizde sonuçta çalışanlardan gelen eleştirilere de göğüs germek durumundasınız. Ya da çalışan fikir işçilerinizi sahiplenmelisiniz. Çok riskli bir iş medya.
Bir havuz medyası gerçeği var ama buna rağmen Doğan Grubu yine de iktidarı zaman zaman eleştiriyor. Bazen "dur" demesini biliyor sanki…
Bence hiçbir medya grubunun iktidara dur demek gibi rolü yok, olamaz. Her medya grubunun bir izleyicisi, bir fanatiği vardır, Hürriyet'in değişmez bir okur kitlesi, Kanal D'nin ayrı bir izleyicisi yapısı. İzleyici sizden her şey isteyebilir ama siz bunu yapamazsınız. Bir ülkenin Başbakanı ile Cumhurbaşkanı ile kavga etme yetkiniz yok, olamaz da… Türkiye'de muhalefet yeterli işlevini yapamadığı zaman muhalif düşünen insanların gazını alamıyorsunuz. O zaman gazetede çalışan muhalif yazarlar da akşama kadar muhalefet yapıyor, o görüşteki insanlar da bunu seviyor.
'Sözcü'nün yaptığı gazetecilik değil'
Mesela Sözcü Gazetesi. Muhalefetten bile daha etkin muhalefet yapıyor değil mi?
Sözcü kampanya yapıyor. Bu doğru değil. Ben onaylamıyorum, Ne gazetecilik ne de yayıncılıktır bunun adı. Bir gazete "Ben bunun tamamen karşısındayım ya da bunun düşmanıyım" diyorsa bunun gazetecilik olduğundan şüphe duyarım. İyiye de iyi demek, iyi yazmak lazım.
Peki, sahiden iyi mi AK Parti iktidarı?
Bakın 11 yıl oldu. Bu 11 yılın hepsine iyi diyemem ama AK Parti çok iyi ve çok önemli işler yaptı. Özellikle ekonomi alanında. Ülkeyi zenginleştirdi. Ülke nerden nereye geldi… Bunları kimse görmezden gelemez. Bir işadamı olarak ben bunları nasıl inkâr ederim?
Peki, hiç mi şikâyetiniz yok bu iktidardan?
Son iki yılda artan bu toplumsal gerilim beni de rahatsız ediyor. Sonuçta herkes AK Parti'ye oy versin ya da AK Parti'yi sevsin diyemeyiz. Toplumsal gerilimden dolayı siyaset sokaklara taşıyor. İnşallah yeni dönemde yeni bir sayfa açılır.
'Yüzde 54 Tayyip Erdoğan alır'
O halde gelelim o yeni döneme. Önümüzde çok önemli bir seçim süreci var. Artık sayılı günler kaldı, 864 rakımlı tepeye sizce kim çıkar?
Tabii ki Recep Tayyip Erdoğan.
Sizin favori adayınız kim?
Bakın bunu Sayın Başbakan'a da söyledim; yaklaşık son dört seçimde sayesinde 25-30 takım elbise kazandım. Birçok seçimde çok sayıda dostumla iddiaya girdim ve her zaman tahminlerim tuttu. Türk halkını iyi tanıyorum. Bence yüzde 54 Tayyip Erdoğan alır. Anketler de böyle söylüyor.
Anketlerin dilinden konuşmak istemiyorum, ben sizin oyunuzu merak ediyorum.
Eşime dostuma söylüyorum ama kamuoyunda oyumu müsaadenizle açıklamak istemiyorum. Ama benim gördüğüm Cumhurbaşkanlığı seçimi Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı ile bitmiştir.
Seçilirse her şey daha mı güzel olur yoksa söylenildiği gibi daha mı beter?
Bence seçim bittikten sonra her şey çok güzel olacaktır. Yeni bir Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız olacak. Ben işadamı olarak sakin olmak, iş yapmak ve büyümek, istihdam sağlamak istiyorum. Ben önümüzdeki 5 yılın Türkiye ekonomisi için muhteşem geçeceğini düşünüyorum.
Türkiye uzunca bir süredir iktidar-cemaat çatışmasına tanıklık ediyor. Tapelerde sizin de isminiz geçmişti, bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Evet benim de ismim geçti ve bu durumdan hiç hoşlanmadım, üzüldüm de. Merakla ne olacağını bekliyorum. Ben kavgadan yana değilim, hiçbir zaman da olmadım.
Cemaatte bir kan kaybı söz konusu mu?
Moralleri bozuldu, bozulmaması da mümkün değil. Neden böyle oldu? Bunun da inanın yanıtını hala bulmuş değilim. Cemaate yakın bir isim değilim ancak insanları çok seviyor, değer veriyorum. Kimseyi şucu, bucu diye ayırmıyorum. Ben 50 yaşındayım; görmediğim kavga kalmadı, kavgalardan bıktım. Bu kavgalar ülkeye zarar verir. Bitirsinler bu kavga gürültüyü de işimize bakalım. Ülke büyüsün, yürüyüp gidelim.
'Eşime çok aşığım'
Mehmet Ali Bey, Doğan Grubu'ndan ayrılışınızı sormadan röportajı bitirmek istemiyorum. Epeyce dedikodulara yol açmıştı. Neden yollarınız ayrıldı ve Aydın Doğan ile konuşmadığınız doğru mu?
Asla doğru değil. Biz Aydın Bey ile baba-oğul gibiyiz. Ben 1984 yılında Arzuhan'a aşık oldum. Hala da aşığım. Arzu'yu hiç tanımıyordum, bir dağ otelinin merdivenlerinde gördüm ve ilk görüşte çarpıldım. O günden bu yana da ona olan aşkım devam ediyor. İki de yakışıklı oğlumuz var. Ben 22 yıl boyunca profesyonelce Doğan Grubu'nda çalıştım. Bir kayınpeder-damat değil, bir baba-oğul gibi olduk ve hala da ilişkimiz bu şekilde. Medya kolay bir iş değil, ben 20 yıl boyunca bu görevi üstlendim ve gayet de başarılı bir şekilde yürüttüm ancak yoruldum. Bir değişikliğe ihtiyacım vardı çünkü artık rutine dönmüştü bazı şeyler. Hep aynı iş insanı yorar. Kötü bir şekilde ayrılmadık. Yandex ile karşılaşmam da benim için büyük bir şanstı.