Amberin Zaman
(HaberTürk /07 Şubat 2012)
Medyadaki zehirli baskı iklimi karşında hükümete yakın duran isimlerden dahi "Artık yeter" sesleri yükselmeye başladı. Bu kervana en son Yeni Aktüel yazarlarından Fikri Akyüz katıldı. Yeni Aktüel, Çalık Grubu'na ait Turkuvaz Medya bünyesinde yer alıyor. Başında Başbakan Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın abisi Serhat Albayrak var. Akyüz birkaç gün önce dergiden istifa ettiğini açıkladı. Sebebi ise Albayrak'tan yediği sansür ve onuruna sindiremediği fırça.
Dün medya sitesi gazeteciler.com'dan Özlem Gürses'e konuşan Akyüz'ün sözleri gerçekten kayda değerdi. Kendisini mertçe "yandaş" ve "muhafazakâr" olarak tanımlayan ve Erdoğan'a devam eden sempatisini gizlemeyen hukuk kökenli Akyüz bakın neler demiş: "Türkiye'de eskiden kartel medyası hükümet kurup hükümet devirirdi. Muhafazakâr medyanın çok büyük çoğunluğu o dönemde bu şantajcı medyayı yerden yere vururdu... Şimdi muhafazakâr basının hepsi değil ama önemli bir bölümü tipik bir 28 Şubat medyası gibi pozisyon aldı. Artık hükümet kurup hükümet devirmiyorlar ama kurulmuş olan ve kısa vadede de gitmeyecek olan hükümete yaslanarak muhalif ve muvafık pek çok yazarın kurulu köşelerini yerle yeksan ettiler. Bu, bir rövanşist duygunun yansımasıdır ve en hafif tabirle ayıptır."
Akyüz'e katılıyorum. Kullandıkları dil öylesi hırçın, çirkin ve kibir dolu ki darbecilere, haramilere sırtlarını yaslayan ve bugünlerde yüzsüzce mağdurları oynayan eski düzenin medya cellatlarını aratmaz oldular.
SINIRÖTESİNE TAŞINCA
İşlerinden kovulan ve İngilizce bilen muhalif yazarlar artık dertlerini yabancı medyada anlatmaya başladılar. İktidar yanlıları ise bunlara cevap yetiştirmek üzere yine İngilizce yazılar döşeniyorlar. İngilizce yazıyorlar ama çoğunlukla Türkçe düşünüyorlar. Bu da yazılarında feci halde sırıtıyor. En ufak abartıya tepeden bakıldığı Anglosakson kültüründe, birini fikirlerinden ötürü eleştirmek adına Norveçli katil Breivik'e benzetirseniz (İngiliz The Times ve muhabirliğini yürüttüğüm The Economist için Etyen Mahçupyan "Today's Zaman"daki köşesinde aynen böyle bir yakıştırmada bulunmuştu) inandırıcı olmayı bırakın gülünç hale gelirsiniz.
'TERÖRİST GAZETECİLER'(*)
Hani hapiste bulunan yüzü aşkın gazeteci yazılarından ötürü değil "terör" bağlantılarından dolayı içeride ya. Buyurun bazıların aleyhlerindeki "delillere" bir göz atalım.
Ragıp Zarakolu:
Gazeteci-yazar, Belge Yayınları'nın sahibi Halen iddianamesi hazırlanmadı. Kocaeli 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. Polisin ve savcılığın sorularından anlaşıldığı kadarıyla, yasal bir parti olan Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) yasal olarak kurduğu Siyaset Akademisi'nin açılışına davet ediliyor ve sembolik olarak bir kez ders veriyor. Polis ve savcı, BDP'nin Siyaset Akademisi'ni KCK yapılanması olarak değerlendirdiği için Zarakolu "yasadışı KCK örgütü" üyesi olmaktan tutuklanıyor. Ayrıca Zarakolu'na neden çok yurtdışına gidip geldiği de sorulmuş.
Sedat Şenoğlu:
Atılım Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü. Eylül 2006'dan bu yana 5.5 yıldır tutuklu yargılanıyor. Edirne 1 No'lu F Tipi Cezaevi'ndedir. Tutuklu gazeteciler arasında en uzun tutuklu olan birkaç gazeteciden birisidir. İddianamede Atılım Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek'e bağlı olarak çalıştığı, Atılım Gazetesi'nin "yasadışı MLKP örgütünün" yayın organı olduğu, İbrahim Çiçek ve Sedat Şenoğlu da Atılım Gazetesi'nde çalıştığına göre MLKP'nin yöneticileri oldukları suçlamasıyla yargılanıyorlar. Tabii Atılım Gazetesi 1994 yılından bu yana yasal olarak yayımlanıyor. İbrahim Çiçek 17 Mayıs 2011 tarihinde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken ona bağlı olarak gazetede çalışan Sedat Şenoğlu tahliye edilmiyor.
Naciye Yavuz:
Yürüyüş Dergisi muhabiri. 14 aydır cezaevinde. Ankara Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. İddianamede 2010 yılında 1 Mayıs'a, Güler Zere'nin cenazesine ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'yle ilgili mitinge katılmak, "yasadışı DHKP-C örgütü" üyeliğinin kanıtı olarak gösteriliyor.
Yoruma gerek var mı?
(*) Kaynak: Necati Abay, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Sözcüsü.