Diyarbakır Lice’de 28 Haziran 2013’te kalekol yapımını protesto eylemi sırasında askerler tarafından açılan ateş sonucunda yaşamını yitiren Medeni Yıldırım davasının 3. duruşmasında ateş emri veren komutanın sanık değil tanık olarak ifade verdiği ortaya çıktı. Duruşmada hâkim, sanığın tutuklanması ve tüm sorumlu rütbelilerin sanık olarak yargılanması taleplerini reddetti.
Evrensel'den Hasan Akbaş'ın haberine göre, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3. Duruşmaya Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Yıldırım, ağabeyleri Mehmet Yıldırım ve Ersin Yıldırım, kardeşi Ubeydullah Yıldırım ile Gezi direnişinde öldürülen Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı ve dayanışma üyeleriyle birlikte çok sayıda vatandaş katıldı.
“Sanık olmalı”
Mahkeme Başkanı Mehmet Selim Eren, Karakol Komutanı Mustafa Öztürk’ün tanık olarak dinlendiği bildirdi. Bunun ortaya çıkmasıyla Yıldırım ailesi avukatlarından Mehmet Emin Aktar duruma itiraz etti. Aktar, “Mustafa Öztürk Kayacık Karakolu komutanıdır. Soruşturma evresinde alınan beyanında ateş etme talimatının kendisi verdiğini, olay esnasında havaya üç el ateş ettiğini söylemiştir. Şu an şahıs hakkında Lice Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yürütülmektedir. Sanık olarak dinlenilmesi gereken kişi tanık olarak dinletilmiştir” dedi.
O dönem Lice’de askerlik yapan tek sanık Adem Ç. duruşmaya SEGBİS (Ses ve görüntü bilişim sistemi) yoluyla bağlandı. İfadesinde özetle şunları söyledi, “İfademde 6 nolu kulübede nöbet tuttuğumu söylememiştim. Ancak kayıtlara yanlış geçmiş. Ben nizamiyede ikinci katta nöbet tutuyordum. Medeni Yıldırım’ın öldüğü yer bellidir. Eğer o silah o tarafa dönüyorsa ben her türlü suçlamayı kabul ediyorum. Bixi silahı o tarafı görüyorsa ben tüm suçlamaları kabul ediyorum.” Adem Ç’nin avukatı Sait Yılmaz da, “Müvekkilim, maktulün öldürüldüğü kurşunun 6 nolu kulübeden ateş edilmiş olabileceğini söylemiştir. Bu nedenle uzman kişiler eşliğinde keşif yapılması gereklidir” dedi.
Mahkeme heyeti duruşma kararında sanığın tutuklanma, yeniden keşif yapılması ve rütbeli askerlerin mahkemeye getirilerek ifade vermesi taleplerinin hepsini reddetti. Hâkim Eren, “sanığın tutuklanma talebinin reddine gerekçe olarak, ‘somut bir delil bulunmamasını” gösterdi.