Vergiden kaçınmanın tek neden olmadığını belirten Türk, 'İYV'nin uluslararası denizcilik kurallarına aykırı olarak ya da kuralları arkadan dolaşarak onca insanın hayatını tehlikeye atma hakkını nasıl kendisinde bulduğunu da sormak gerekiyor' dedi.
Toker'in bugünkü (4 Haziran 2010) yazısı şöyle:
Kısa mesafe yolculuklar için tasarlanmış bir gemi, uluslararası sulara çıkabilir mi?
Çıkabilirse hangi koşullarda?
Mavi Marmara olayı, hukuk fakültelerinde rahatlıkla deniz ticaret hukuku final sorusu olacak nitelikte.
Prof. Hikmet Sami Türk'e (ki aslında deniz ticaret hukukçusudur) İstanbul'dan Avşa'ya tatilci taşırken, kendisini 'gaza' yollarında bulan Mavi Marmara'yı sordum.
Türk'ün değerlendirmesine göre, Mavi Marmara'nın Komor bayrağı taşımasının birden fazla anlamı var. (Komor'un orijinal adı aslında ay anlamına gelen 'kamer'miş.)
Akla ilk gelen 'vergiden kaçınma' saiki, Mavi Marmara'ya Komor bayrağı çekilmesinin tek sebebi değil.
ISPS (International Ship and Port Security) bunların en önemlisi. Geminin güvenli koşullarda sefer yapabilmesinin zorunlu koşullarını belirliyor.
Mavi Marmara'nın,15 yıl boyunca Avşa'ya sefer yaparken taşıyacağı yolcu sayısıyla, Gazze'ye giderkenki yolcu sayısı aynı olamıyor. Bu çerçevede aynı olmaması gerekir. Bu doğrultuda, geminin bir güvenlik planı hazırlaması gerekiyor. Bunun için de Denizcilik Müsteşarlığı'nca görevlendirilen güvenlik kuruluşlarından biriyle çalışması gerekiyor.
İkincisi: Türkiye'nin kısa adı SOLAS olan, Denizde Can Güvenliği Uluslararası Sözleşmesi'nde imzası var. Solas için de ayrı bir belge gerekiyor.
Fazla yolcu nedeniyle Türk makamları ISPS'yi reddetti mi?
İYV'nin gemiye Komor bayrağı çekmesinin arka planında, bu zorunlu standartlardan kaçmanın da olduğu anlaşılıyor ve alınması gerekli sertifikalar var. İnsani Yardım Vakfı'nın bu sertifikaları da Türkiye'den değil, Komor'dan aldığı belirtiliyor. Prof. Türk, bu tür adaların, işlemler konusunda liberal olduğunu, baştan yüksekçe bir ücreti ödedikten sonra kuralları denetlemediğini söylüyor.
Yani İYV, sertifikaları Türkiye'den alacak olsa, belki de gemiye o kadar insan binemeyecek. Çünkü Türk makamları, gemiye yüklenecek kişi sayısını öğrenince -haklı olarak- bu sertifikayı vermekten kaçınmış.
Komor bayrağı taşıdığı için geminin bir Türk gemisi sayılamayacağı ve yaptırım isteyemeyeceğimiz bir kenarda dursun...
Asıl İYV'nin uluslararası denizcilik kurallarına aykırı olarak ya da kuralları arkadan dolaşarak onca insanın hayatını tehlikeye atma hakkını nasıl kendisinde bulduğunu da sormak gerekiyor.
Prof. Türk, İsrail'in her koşulda insanlığa karşı bir suç işlediğinin altını çiziyor ancak İYV'nin Mavi Marmara'nın kapasitesinin çok üzerinde yolcu almaktan dolayı da hukuken sorumlu tutulabileceğini vurguluyor.