Dünya

Matteo Renzi: İtalya'da pandeminin ortasında hükûmet krizi çıkaran eski başbakan

14 Ocak 2021 15:29

Övgü Pınar- Roma

İtalya'da koronavirüs salgınının ve 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük ekonomik durgunluğun ortasında hükümet krizinin fitilini ateşleyen eski başbakanlardan Matteo Renzi, kendi çıkarları için ülkeyi kaosa sürüklemekle suçlanıyor.

Matteo Renzi dün, liderliğini yaptığı Yaşayan İtalya (Italia Viva) partisinin iki bakanını istifa ettirerek koalisyon hükümetinin parlamentoda çoğunluğu kaybetmesinin önünü açtı.

Yaşayan İtalya, büyük ortakları merkez-soldaki Demokratik Parti ile popülist 5 Yıldız Hareketi olan koalisyonun küçük ortakları arasındaydı.

Renzi'nin, Eylül 2019'da Demokratik Parti'den ayrılarak kurduğu parti, koalisyonun küçük ortağı olsa da 18 senatör ve 30 milletvekili ile parlamentoda çoğunluk dengesini değiştirme gücüne sahip. Öte yandan anketlere göre şu an bir seçim yapılsa Yaşayan İtalya oyların ancak yüzde 3 kadarını alabilecek.

"Kendi çıkarları için kriz çıkardı"

Yüzde 3'lük desteğe sahip bir partinin lideri ve yüzde 11 ile İtalya'nın en az sevilen siyasetçileri arasında olan Renzi, bu son hamlesiyle yeniden siyaset sahnesinin spot ışıkları altında yer edinmeyi başardı.

Ancak bu hamle İtalyan halkı tarafından takdir edilmemiş gibi görünüyor. Ipsos tarafından yapılan bir ankete göre her 10 İtalyandan 7'si pandeminin ortasında hükümet krizi çıkarılmasından "öfke" ve "endişe" duyduklarını söylüyor. İtalyanların yüzde 73'ü de Renzi'nin bu krizi ülkeyi düşünerek değil, "şahsi çıkarları ya da siyasi cephesinin çıkarları için" çıkardığını düşünüyor.

Egoist bir politika yapma şekline sahip olduğu suçlaması Renzi'ye ilk kez yöneltilmiyor. "Hurdaları eve gönderelim" sloganı nedeniyle adı "hurdacı" olarak da anılan eski başbakan siyasi kariyeri boyunca, müzakere yerine kapıyı çarpıp çıkmayı tercih eden bir lider görüntüsü çizdi.

İtalya'nın en genç başbakanıydı

Matteo Renzi'nin ulusal siyaset sahnesine ilk girişi, sonraki adımlarının habercisi gibiydi. Renzi, Aralık 2013'te Floransa Belediye Başkanlığı yaparken Demokratik Parti genel sekreterliğine seçildi. O dönem başbakanlık koltuğunda aynı partiden Enrico Letta oturuyordu. Parti liderliğine gelen Renzi önce başbakana "Enrico rahat ol" diyerek yerinde gözü olmadığı mesajını verdi, birkaç gün sonra ise parti içi darbe diye nitelenen hamlelerle başbakanlık koltuğuna oturdu.

Bu vakanın ardından, "Rahat ol" tabiri İtalyan siyaset literatürüne güvenilmezlik ve ihanet ifadesi olarak geçti.

Parlamentoda yer almadığı ve genel seçimlerle değil parti için ayak oyunlarıyla başbakanlık koltuğuna oturduğu gerekçesiyle Renzi hem kendi partisinden hem de muhalefetten tepki de çekti.

2014'te 39 yaşındayken ülkenin en genç başbakanı olan Matteo Renzi, 1000 günden uzun süre iktidarda kalarak İtalya'nın cumhuriyet tarihinde en uzun süreli hükümetlerden biri olarak da tarihe geçti.

Ancak Renzi'nin o dönemde de iddialı bir çıkışta bulunması ve istediği olmazsa gitme resti çekmesi iktidarının sonunu getirdi.

2016'da kapsamlı bir anayasa reform paketi hazırlayan Renzi, bu paket referandumda kabul edilmezse siyaseti bırakma sözü verdi. Paket halk tarafından referandumda reddedilince Renzi siyaseti bırakmasa da başbakanlıktan istifa etti.

Renzi'ye o dönem yapılan eleştirilerin başında da itirazları dinlememesi ve reform projesini şahsileştirmesi geliyordu.

2018 genel seçimlerinde Demokratik Parti'nin hezimete uğraması üzerine Renzi parti genel sekreterliğinden istifa etti.

Koalisyon hükümetinin kurulmasını sağlamıştı

Eski başbakan ayı zamanda, dün yıkılmasının yolunu açtığı koalisyon hükümetinin kurulmasına önayak olan isimdi. Ağustos 2019'da 5 Yıldız Hareketi'nin aşırı sağcı Lig ile kurduğu hükümet çökünce, Lig liderliğindeki sağın kazanması beklenen erken seçimleri önlemek için Renzi devreye girdi.

O dönem Demokratik Parti içinde siyaset yapmaya devam eden Renzi, partisini o güne kadar "ezeli düşmanı" olarak görülen 5 Yıldız Hareketi ile koalisyon kurmaya ikna etti. Eylül 2019'da bu koalisyonun kurulmasının ardındansa Renzi, Demokratik Parti'den ayrılarak kendi partisini kurdu.

Bu hamle, mevcut parlamentoda çoğunluk için karar verici rolü üstelenebilmesini sağladı. Yaşayan İtalya ismini verdiği parti, koalisyonun küçük ortaklarından olsa da çoğunluk dengesini değiştirebilecek parlamenter sayısına sahip olması nedeniyle Renzi'ye orantısız güç kazandırdı.

Yaşayan İtalya, dünkü hamleyle hükümet krizine yol açması nedeniyle basında ve sosyal medyada "Ölen İtalya", "Giden İtalya" gibi isimlerle anılmaya başladı.

İtalya siyasetine reform vaatleriyle giren Renzi'nin 2014'ten bu yana sürdürdüğü "hurdaya çıkarma" yaklaşımı, dünkü çıkışının ardından uluslararası basın tarafından da eleştirel yorumlarla karşılandı.

Reuters haber ajansı Renzi'nin hükümetten çekilme kararını değerlendirdiği bir haberde "Renzi, reformcudan yıkıcıya dönüşümünü tamamladı" ifadesini kullandı.