Marib dolu. Avrupa'nın zengin ülkeleri, yüzlerce mülteci konusunda kriz yaşarken, Arap dünyasının en yoksul ülkesindeki bir kent, Yemen'deki iç savaşın 2015'te başlamasından bu yana, yaşamlarını kurtarmak için kaçan, sayıları bir milyona yaklaşan kişiyle başa çıkmak zorunda kaldı.
Eylül ayından bu yana ise, kendi ülkelerinde evlerinden olan 45 bin kişi daha çöldeki bu kente ulaştı.
Savaşın baskısı, Marib'de yaşamın her alanında görülebiliyor.
Kent merkezindeki hareketlilik kimseyi aldatmamalı. Çünkü savaşlar iş fırsatları yaratır. Kalabalık caddeler, meyve, sebze ve et satan tezgahlar, buranın savaşın tam ortasında olduğunu ve nüfusun büyük bölümünün yiyecek satın alacak parası olmadığı gerçeğini saklamamalı.
Açlık kliniğindeki doktorlar, her 100 çocuktan 10'unun yetersiz beslendiğini söylüyor. Bu 10 çocuktan ikisinde de aşırı yetersiz beslenme söz konusu.
Taqua Tarish'in annesi hastanede çocuğuyla yer bulabilecek kadar şanslıydı. Taqua altı aylık ve 2,5 kilo. Yani birçok yeni doğandan bile daha hafif. 10 gün önce yatmasından bu yana sadece 100 gram alabildi.
Kentte, aşırı yetersiz beslenme yaşayan çocukların tedavisi için 11'er yataklı iki tesis var. İki tane daha vardı ama Husi isyancıların ilerlemesiyle cephe hattının gerisinde kaldı.
Ameliyatların yapıldığı hastane aşırı yoğun. Hastane çocuklarla, sivillerle ama asıl olarak hükümet güçlerinin askerleriyle dolu.
Action for Humanity adlı yardım kuruluşundan, daha önce Suriye ve Gazze'de de çalışmış, savaş yaralanmaları konusunda uzman bir İngiliz cerrah ekibi Kasım sonunda Marib'de bir hafta geçirdi.
Salford kentinden cerrah Mounir Hakimi "Doktor eksikliği var ve buradaki yerel doktorlar tükenmiş halde. Uzun saatler çalışıyorlar ve karşılaştıkları yaralanmalar çok zorlu. Dolayısıyla, ellerindeki temel malzemelerle minimum bir tedavi sağlayabiliyorlar" diyor.
Şiddetli çatışmalar
Marib için iki yıl önce başlayan yıpratma savaşı, Yemen'de başkenti ve ülkenin kuzeyinin büyük kısmını kontrol eden, İran ile ittifak içindeki Husilerin saldırısına dönüştü. Saldırıların temposu, yaz aylarından bu yana arttı.
Husiler mevzi kazanıyor. Yemen ile uğraşan bir diplomatik yetkili, Suudi Arabistan'ın hükümet güçlerine hava saldırıları desteği olmasa, Marip çabucak düşebilir. Başkentteki Husi Savunma Bakanlığı, Haziran'dan bu yana, bir çoğu hava saldırılarında olmak üzere 14.700 askerinin öldüğünü kabul ediyor. Bunların çoğu büyük ihtimalle, silah taşıyacak yaşta bile olmayan, zorunlu askerlik yaptırılan erkek çocukları.
Yemen uzun süredir istikrarsız, kırılgan ve şiddetin içinde. Ancak Husi isyancıların uluslararası alanda tanınan hükümeti devirmesinden sonra savaş bataklığına daha da battı ve dünya üzerindeki en kötü insani krizinin pençesine düştü.
2015'te Suudi Arabistan'ın öncülüğündeki, ABD ve İngiltere'nin desteklediği bir koalisyon, Husilerle savaşa girişti, ancak eski yönetimi işbaşına getirmeyi şu ana dek başaramadı.
Suudi Arabistan, en büyük bölgesel rakibi İran'ın, arka bahçelerinde bir kukla yönetimle, ileri üs oluşturma planlarını durdurmak için müdahale ettiğini savunuyor.
Suudiler, Husileri, Lübnan'da İran'ın yardımıyla devlet içinde devlet kuran Hizbullah ile kıyaslıyor.
Husiler ve İran'ın müttefik olduğunu söylemek aslında daha doğru. Husiler, Tahran'dan gelen emirlere otomatik olarak uymadan, giderek daha gelişmiş silahlar alıyor.
Bu savaş, Suudi Arabistan'ın tartışmalı Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ilk yabancı macerasıydı.
Çabuk ve kolay bir zafer umuyordu ama Yemen bir kez daha yabancı güçler için bataklığa dönüştü. Suudiler bir çıkış yolu arıyor hatta İran'ın nabzını bile yokladılar ama şu ana dek bataklığın içinde sıkışıp, kaldılar.
Kaçmak zorunda kalanlar
Kirli bir savaş oldu. Suudiler hava saldırılarında birçok kez sivilleri öldürmekten ve sivillerin ihtiyaçlarının getirilmesini önlemekle suçlandı.
İnsan hakları grupları Husileri de Marib'deki saldırılarında sivil alanları top ve füze ateşiyle vurmakla suçluyor.
Kamplarda konuştuğum çok kişi, ilerleyen Husilerin saldırılarından kaçtıklarını söyledi. En son gelenler, kentin kıyısındaki kilometrelerde uzanan, kurak düzlüklerde yaşıyorlar.
BM Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) son verilerine göre Marib ve etrafında 137 kamp var. Daha çok tükenmiş, travma geçirmiş, aç insanlar ulaştıkça ve Husi güçleri hükümetin elindeki bölgelerin kıyısındaki kampları ele geçirdikçe, kamp sayısı değişiyor.
El Samya kampında, yüzlerce aile son birkaç haftadır kum tepelerinin üzerinde toplanıp, barınma, gıda ve korunma arayışında.
Abdullah adlı bir adam konuşmak istiyor. Beni branda ve karton parçalarıyla yaptığı kampa götürüyor. Gündüzleri sıcak ama geceleri giderek daha da soğuyor.
İki hafta önce, eşi Latife ve altı çocuğuyla birlikte yaşadığı yere ulaştığında, ailesinden uzakta, gündelik işçilik yapıyordu.
Ailesini kurtarmak için gece vakti savaş alanına geri döndü. Eşyalarını geride bırakıp, kaçtılar.
Abdullah "Tüm bu savaş, bombalar, patlamalar ve neden olduğu her şey, hayattan ümidimi kesmeme yol açtı. Bundan sağ çıkacağımızı sanmıyorum" diyor.
Eşi Latife de konuşmaya katıldı.
"Savaş uçakları ve saldırılar, çocuklarımı dehşet içinde bırakıyor. Soğuk, çok soğuk. Durum zor. Isınacak bir şeyimiz yok. Şiltemiz yok. Çadırımız kartondan yapılma. Hiç bir şeyimiz yok"
Uluslararası Göç Örgütü, kamplarda sıkı çalışıyor ama ihtiyacı olan fonun sadece yarısını alabilmiş durumda.
Yerlerinden olanlara yapılan yardımları organize eden Sharon Wanga, yeterli para olmamasının, Marib'e ulaşan herkese yardım etmeyi imkansız hale getirdiğini söyledi.
"Uluslararası toplumdan, bağışçılardan, gereken yardımı yapabilmemiz için devreye girmelerini istiyoruz, çünkü bu çok zorlu bir iş
"İki aydan kısa sürede 45 binden fazla kişi geldiğinde, kesinlikle kaygılanmanız gerekiyor ve şu anda yaşadığımız durum tam da bu"
Bölgesel rekabet
Marib izole bir yer. Beş saatlik Suudi Arabistan'a giden tek karayolu üzerinde ve Husiler bu yolu kesmek istiyor. Marib'in etrafındaki bölge de, Yemen'in petrol endüstrisinin merkezi ve kuzeydeki tek petrol rafinerisi de burada.
Ülkelerindeki savaşın ne zaman sona ereceğine Yemenliler karar vermeyecek. Yemen'in sadece bir parçası olduğu Ortadoğu'daki güç oyunlarına, büyük güçler müdahil oldu.
Bölgenin stratejik fay hatlarından biri, Yemen'den geçip, Körfez'e, Irak'a, Suriye'ye ve Lübnan'a doğru devam ediyor.
Bir yanda Suudi Arabistan ve ABD'nin dostları var ve bu ittifaka Yemen'in uluslararası alanda tanınan hükümeti de dahil. İsrail de İran şüphesinin birleştirdiği bu ittifakın bir parçası.
Kampta Abdullah'a, yaşadıkları sefaletten kimin sorumlu olduğunu soruyorum.
"Kimseyi suçlayamam. Bizim ve tüm Yemenlilerin kaderi bu. Bu mesele büyüklerin meselesi, bizim gibi sıradan insanların değil"