Sosyal medyanın en popüler adresi olan Twitter’ı Çin’den sonra yasaklayan ikinci ülke olarak kayıtlara geçen Türkiye’de, internete ilişkin düzenlemeler ülke gündemindeki en sıcak tartışma konularının başında geliyor. Muhalefetin itirazlarına karşın hükümetin meclisten geçirdiği Torba Yasa tasarısında yer alan düzenlemeler internet üzerindeki denetimi artırıyor.
Mevcut durumda internet kullanıcılarının trafik bilgileri 6 aydan 2 yıla kadar erişim sağlayıcıları tarafından zorunlu olarak saklanıyordu. Trafik bilgisi ancak bir suç soruşturması dahilinde erişim sağlayıcıdan alınarak, mahkemeye sunulabiliyordu. Ancak yeni tasarıyla bu durum değiştirildi. Tasarıda, internet trafik bilgilerinin TİB’de saklanması öngörülüyor. Trafik bilgileri, mahkeme kararıyla başka kurumlarla da paylaşılabilecek. Hükümet yetkilileri bu düzenlemeyi “Hakim karar verdiğinde internet konusunda daha hızlı hareket edilebilecek” sözleriyle savunuyor.
Torba Yasa tasarısındaki bir diğer değişiklik de TİB Başkanı’nın ‘milli güvenliğin sağlanması ve kamu düzeninin korunması’ gerekçesiyle internet erişimini engelleme yetkisine sahip olacak olması. TİB Başkanı, bu gibi durumlarda internet servis sağlayıcılara erişimi engelleme talimatı verebilecek. TİB Başkanı’ndan talimat alan erişim sağlayıcı, bu talimatı 4 saat içinde yerine getirecek. Erişimi engelleme kararı 24 saat içinde mahkemeye sunulacak, hakim de kararını 48 saat içinde açıklayacak.
'Özgürlükler ihlal ediliyor'
Peki bu düzenleme Türkiye’de iletişim özgürlüğü ve insan hakları açısından ne anlama geliyor? Bu soruyu Deutsche Welle’ye yanıtlayan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden İnsan Hakları uzmanı İbrahim Kaboğlu, “Türkiye, çok korkunç bir durumla karşı karşıya” diyor ve düzenlemeyi şöyle analiz ediyor:
“Bir kere bu düzenleme siyasal iktidarın kendi kendisiyle çeliştiğini göstermiştir. Siyasal iktidar daha önce TİB Başkanı’na çok yetki verilip, hata yaptığını söylemişti. Ancak şimdi, yetkiler alabildiğine genişletiliyor. İkincisi; Türkiye 2015 seçimlerine giderken yeni yeni trajikomik durumlarla karşılaşıyor. Çarşı grubunun darbe girişimiyle suçlanmasının ardından internette sansür uygulamaları gündeme geliyor. Bunun üzerinde herkesin oturup, düşünmesi gerekir. Türkiye’de ifade özgürlüğüne doğrudan bir müdahale siyasal iktidar tarafından yapılıyor. İnternette böylesi bir düzenleme anayasaya da aykırıdır.”
Kaboğlu, TİB’e internete erişimi engelleme yetkisinin verilmesinin ‘ifade özgürlüğü ve kişisel verilerin güvenliği’ açısından nasıl tehlikeli olduğunu da şöyle açıklıyor:
“TİB, Batı’da olduğu gibi hükümetten bağımsız bir kuruluş değil. Özerk değil. Tamamen hükümete bağlı hareket eden bir kuruluş. Böylesi bir durumda, siz ifade özgürlüğünü onun eline teslim edemezsiniz. Anayasaya aykırı olan bu düzenlemeye karşı Anayasa Mahkemesi gereğini yapmalı ve Türkiye’de hukukun üstünlüğünü gösterebilmelidir.”
Yasaklar delinir mi?
Erdal Aksünger bir bilişim uzmanı. CHP’nin milletvekillerinden. İnternetle ilgili tüm gelişmeler, teknolojideki değişimler onun özel çalışma alanı. Torba Yasa tasarısı ile ilgili Deutsche Welle’ye konuşan Aksünger, CHP’nin bu düzenlemeye dayanak olan tüm maddeleri daha önce zaten Anayasa Mahkemesi’ne götürdüğünü ve mahkemenin karar aşamasında olduğunu hatırlatıyor. Mahkemenin ne yönde bir karar vereceğini merakla beklediklerini anlatan Aksünger, “Türkiye bir cunta uygulamasıyla karşı karşıya. Hükümet, toplumda yaptığı algı operasyonunun ağını daha da genişletme çabasında olduğunu açıkça göstermiştir. İnsanların internet üzerindeki her hareketini takip etme çabası bir korkunun eseridir. Türkiye’de iletişim özgürlüğü hükümet tarafından engellenmektedir” diyor.
İnternet üzerinde ne kadar yasak olursa olsun, yeni iletişim teknolojileriyle bu yasakların mutlaka aşılacağına dikkat çeken Aksünger, bu teknolojilerden haberdar olan halkın yasakları delerek dünya gündeminde yer alacağını belirtiyor.
ODTÜ'den Siyaset Bilimci Ayşe Ayata, Deutsche Welle’ye “Bir siyasi iktidar neden internette böylesi düzenlemelere gider” sorusunu yanıtlarken, “Hiç şüphe yok ki; bu tür düzenlemeler toplumu kontrol etmenin bir yoludur ve otoriter bir adımdır” diyor. Yaklaşan genel seçimler öncesinde siyasal iktidarın bu tür uygulamalara gitmesinin ancak ‘demokratik açıdan geri kalmış ülkelerde’ görüldüğüne vurgu yapan Ayata, Türkiye’de internet kullanımının giderek yaygınlaştığına ve bu yaygınlığın da daha çok iktidarın oylarına talip olduğu gençler arasında görüldüğünü söylüyor.
“Sosyal medya kullanımının da giderek daha çok yaygınlaştığını dikkate alırsak, siyasal iktidar kendi yöntemleriyle toplumu kontrol etme gücünü pekiştirmeye çalışıyor” diyen Ayata, “İnternette yeni düzenlemelerin gündeme gelmesiyle birlikte iktidarın kendi mesajlarını yaygınlaştırmaya çalışmasından çok protest eğilimleri önleme çabasını artıracağını da söyleyebiliriz. Bugün Türkiye’de ne kadar siyasal iktidar yanlısı bir grup varsa, bir o kadar da muhalif grup var ve neredeyse hepsi de sosyal medya üzerinde örgütleniyor. Siyasal iktidar kontrolü artırdıkça, kullanıcılar da yasakları delme eğilimini artıracaklardır” yorumunu yapıyor.
40 milyon kullanıcı
Türkiye’de internet kullanıcı sayısının 40 milyonu aştığı belirtiliyor. Her 4 kullanıcıdan 3’ünün sosyal medyada bulunduğunu dile getiren yetkililer, internet kullanıcı sayısında ‘ciddi patlama’ beklentisi içinde olduklarına dikkat çekiyor. Türkiye’de internet yasakları en çok Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde kendi hükümet kabinesi ve yakınları ile kimi işadamlarının telefon konuşmalarının internette yayınlanmasıyla bu yılın başlarında gündeme gelmişti. Kasetlerin kaynağının hükümetini devirmeye çalışan Fethullah Gülen Cemaati olduğunu söyleyen Erdoğan, Twitter’ı ‘baş belası’ olarak nitelemişti. Twitter yasağıyla dünyanın gündeminde ilk sıraya oturan Türkiye’de, diğer sosyal medya platformlarına da yasak gelmişti. Büyük tepkiyle karşılanan yasaklar bir süre sonra kaldırılmıştı.